Türkiye ekonomisinin ekonomik büyüme rakamları 29 Mart Perşembe günü açıklanacak.

Bu verilerden hem Türkiye’nin 2017 yılı 4. çeyrek büyüme rakamlarını hem de Türkiye’nin 2017 yılı tamamında ne kadar büyüdüğünü de öğrenmiş olacağız.

Diğer yandan, 2017 yılı için açıklanacak ekonomik büyüme verileriyle, dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri olan başta da Çin ve Hindistan ile Türkiye’nin kıyaslamasını yapacağız ve en önemlisi de Türkiye’nin kişi başı gelir rakamını öğrenmiş olacağız.

Ekonomi büyüme rakamı, bu açıdan çok önemli bir veri. 2018-2020 Orta Vadeli Programlarında (OVP) yapılan tahminlerde Türkiye’nin 2020 yılında kişi başı gelirini 13.000 dolar üzerine çıkartacağı ve bulunduğu orta gelirli ekonomilerden yüksek gelirli ekonomiler grubuna yükseleceği beklentisi var.

Dünya Bankası’nın ülkeleri gelirlerine göre yaptığı sınıflamada, 1.005 doların altında olan ülkeler düşük gelirli ekonomiler, 1.006-12.235 dolara sahip olan ülkeler orta gelirli ekonomiler ve 12.235 dolardan yüksek olan ülkeler ise yüksek gelirli ekonomiler olarak sınıflandırılıyor.

İşte bu yüzden Türkiye’nin yüksek gelirli ekonomiler içerisinde yer alması için 2016 yılında sahip olduğu 10.883 dolar kişi başı gelirini yükseltmesi ve daha hızlı büyümesi gerekiyor.

2017 yılı ilk üç çeyrek ekonomik büyüme rakamlarının yüzde 7.4 olması nedeniyle birçok kurum ve kuruluş ekonomik büyüme beklentilerini revize etmek zorunda kaldı.

Mesela IMF Dünya Ekonomik Görünüm raporlarında, Türkiye için büyüme beklentilerinde sürekli revizyona gitti. En son geçtiğimiz hafta bu yıl ve önümüzdeki yıl için Türkiye’ye yönelik büyüme beklentisini 4.3 olarak revize ederken 2017 yılı için de büyüme tahminini yüzde 5.1’den yüzde 6.3’e yükseltti.

Bu revizyonları diğer uluslararası kurum ve kuruluşlarda da gördük. Dünya Bankası da Türkiye’nin 2017 yılı ekonomik büyüme beklentisini yüzde 3.5 olarak açıkladıktan sonra ilk olarak yüzde 4’e ardından yüzde 6.7’ye çıkardı.

Anlaşılan o ki, bir çok kurum ve kuruluşun ekonomi k büyüme beklentileri düşük olsa da sonunda gerçek rakamlara yaklaşıyorlar.

Açıkça söylemek gerekirse 2017 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 7’nin üzerinde büyüyerek dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olacağı konusunda kuvvetli bir beklenti var.

2017 yılı son çeyrekte öncü göstergeler başta da sanayi üretiminin üç aylık ortalamasının yüzde 7.6 olması yıllık bazda ekonomik büyümenin yüzde 7.00-7.50 arasında geleceğine yönelik güçlü bir öngörü mevcut.

Bu büyüme beklentisi gerçekleştiğinde Türkiye 2017 yılında yüzde 6.9 oranında büyüyen Çin’i ve 2017 yılının son çeyreğinde yüzde 7.2 oranında büyüyen Hindistan’ı geride bırakarak dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olacaktır.

2016 yılının Temmuz ayında hain darbe girişimine maruz kalan Türkiye ekonomisi, içeriden ve dışarıdan oluşturulmaya çalışılan tüm olumsuz şoklara rağmen sergilediği bu muazzam performans ile ne derece sağlam bir yapıya sahip olduğunu bizlere gösteriyor.

Bu kapsamda Türkiye’nin bir taraftan dışarıda oluşan şokların etkisini azaltırken diğer taraftan da içeride yapması gereken reformlara odaklanması ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği için geniş bir alan oluşturacaktır.

Türkiye ekonomisinin yakaladığı bu büyüme oranlarının sürdürülebilirliği için öncelikle son yıllarda üzerine ciddi manada odaklanılan enerjide dışarıya bağımlılığın azaltılması, ardından yeni finansal araçların hayata geçirilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi son olarak da yüksek teknolojili ürün üretimi konusunda çalışmaların yoğunlaştırılması gerekmektedir.

Tüm bu reformlar Türkiye ekonomisinin yüksek büyüme performansının sürdürülebilirliği için olmazsa olmazlardan.