|
Usta terzi...

Daha önceki yazılarımda sık kullandığım bir cümledir; Usta terzi dar kumaştan bol gömlek diker... Hayatın içerisindeki imkansızlıklardan imkanlar çıkartarak, gerekçelere sığınmadan maharetini konuşturmak, yazılan başarı hikayelerinin ana fikridir... Konuyu Şenol Güneş’e getireceğim. Daha önce Beşiktaş’ta çalıştığı dönemlerde eli daha boldu Şenol Hoca’nın. Hatta kulübeye baktığın zaman bile gözlerin kamaşıyordu... İyi teknik adamın, elindeki imkanlar iyiyken ortaya başarılı bir iş çıkarma olasılığı daha yüksektir elbette. Yalnız bu dönemi çok da öyle değil Güneş’in. Rekabeti rakiplerle birlikte değerlendirmek lazım. Bir yanda Galatasaray’ın, bir yanda Fenerbahçe’nin bir yanda da Beşiktaş’ın kadrosu... Ben “Beşiktaş kadrosu kötü” demiyorum. Ancak kabul edelim ki kadrosunun derinliği Galatasaray ve Fenerbahçe’ye göre çok daha kısıtlı. Bunu oyuna giren çıkan oyunculardan anlayabilirsiniz. Misal, son 3-4 maçı açın, 3 teknik adamın yaptığı / yapabildiği oyuncu değişikliklerine bakın. Farkı bariz bir şekilde göreceksiniz.

İşte iyi teknik adam meziyeti böyle durumlarda lazım. Bu durumdan şikayet etmeden, mevcut malzeme ile takım olgusunu oluşturmak, öz güven aşılamak önemlidir. Şenol Güneş geriye düştüğü maçları kulübeden soktuğu Tayfur Bingöl, Onur Bulut, Necip Uysal, Welintonlar’la çevirmesini beceriyor. Bu futbolcular Beşiktaş’ta oynadıklarına göre elbette kıymetliler, lakin Beşiktaş’ın rakiplerinde Zaniolalar, Pedrolar kulübeden geliyor... O yüzden başarı ölçütü koyarken bunları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Zaten çalıştığı her yerde iz bırakmış, hem takım oyununa hem de bireysel performanslara ciddi dokunuşlar yapmıştır Şenol Güneş... Bir örneğini de bu dönemde sergiliyor. Sonradan bir takımın başına gelip, 4-5 oyuncuyu da sezon ortasında takıma katıp, şampiyonluk potasına girmek mühim mesele...

Diğer tarafta ise lige şampiyonluğun favorisi olarak giren, iyi bir takımın üzerine 2 takım daha kuracak kadar transfer yapıp dünya çapında bir hoca getiren Fenerbahçe... Jorge Jesus, lige geldiğinde büyük sükse yapmıştı. Ancak kadro dinamiğini bir türlü oturtamaması, ideal 11 çıkartamaması ve adeta varlık içinde yokluk çektirmesi Portekizli’nin zaafları oldu. Şampiyon takımlara baktığınız zaman ilk 11’in en az 9’unu bir çırpıda saymanız lazım. Her maçta 5-6 farklı oyuncuyla oynamak, herkesi hazır tutmak anlamına gelmiyor. Aksine ritminizi kaybediyorsunuz. Oyuncuların forma adaletini sarsıyorsunuz. Dünyanın her yerinde aslar ve yedekler vardır. Fenerbahçe’de Jesus’un oluşturamadığı şey bu. Bir hafta harika oynayan, maç kazandıran adam ertesi hafta kendini kulübede buluyor. Elbette Jorge Jesus da usta bir terzi. Belki şampiyon da olacak. Ancak ayağına gelen bu kadar şansı böyle kolay harcaması, kadro ve oyun şablonu konusunda inat etmesi, Fenerbahçe taraftarına son dönemde maçlarda adeta ızdırap çektirmesi bazı maharetlerinin köreldiğini de gösteriyor. Oysa yaş itibariyle, yıllar içerisinde biriktirdiklerini, en tecrübeli dönemi olarak Fenerbahçe’de daha farklı ortaya koyacak imkanları da vardı. Kendisine duyulan güveni kaybetti...

#Spor
#Futbol
#Galatasaray
#Fenerbahçe
#Ergin Aslan
1 yıl önce
Usta terzi...
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı