|
Yok mu bir 90 dakika daha?

Ligin son dönemeci, başına ve ortasına benzemez. Düşenler, kalkanlar, Avrupa kupalarını kovalayanlar... Hem oynayan hem de izleyen için başka bir boyuta geçilmiştir artık. Telafisi olmayan maçlar stresten strese sokar insanı. Yani normal şartlarda böyle olması lazım. Sergen Yalçın'ın Beşiktaş'ı normalin dışına çıktığı için bu stresi yaşamıyor. Yaşıyorsa da izleyene hissettirmiyor. Bu da ayrı bir meziyet. Sezonun dörtte üçü geride kaldı. Uzun zamandır yapılamayanları yaparak mutlu sona doğru ilerliyor Beşiktaş. Derbi performanslarından tutun da, en zorlandığı deplasmanlara kadar suyun yönünü değiştire değiştire buraya kadar geldi siyah-beyazlılar.

Mevcut durumuna rağmen kimse için kolay değil Başakşehir deplasmanında oynamak.

Öne geç yakalan, öne geç yakalan, maçın son bölümünde girilsin, strese girmeden maçın başıymış gibi temponu devam ettir, "Bu gol de yenir mi" dedirtecek, bireysel hatalardan iki gol yemene rağmen gardın düşmesin, pastan rakibinin başını döndür, maçın bir bölümünde bırak kaleni; rakibini orta sahaya bile yaklaştırma, her maç hem kendinin hem Süper Lig'in bir istatistiğini rekor kırarak yukarı taşı, Rafael ceza sahasında, VAR'daki ekip Riva'da çelme taksın... Ama sen bitiş düdüğünden sonraki sevinçlerinle, Kaptan Necip'in Aboubakar ve Josef'e sarılışıyla, maçtan sonra tribündeki hocanı selamlamanla, adeta "Yok mu bir 90 dakika daha, onu da oynayalım" de...

Beşiktaş derbi öncesi, en az derbi kadar kritik bir virajı kayıpsız dönerek "Şimdi ben değil Fenerbahçe düşünsün" dedi. Gerçekten de öyle. Bu puan tablosunda derbiyi Sergen Yalçın'dan çok Erol Bulut düşünecektir. Biz de hafta boyu üzerine konuşacağız. Futbol güzel oyun. İyi ki var...

#Beşiktaş
#Süper Lig
3 yıl önce
Yok mu bir 90 dakika daha?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle