Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin berabere bitmesi ve 2'şer puan bırakmaları bu maça artı 4 puan yazacaktı. Başakşehir'in de şampiyonluk yarışında Beşiktaş'ın direkt rakibi olması, mücadeleyi altın değerinde kıymetli bir hale getiriyordu. Abdullah Avcı, her zaman olduğu gibi Beşiktaş maçına çok çok iyi hazırlanmıştı. Başakşehir, Beşiktaş'ın panzehiri olan önde baskıyı ilk yarıda kusursuz uyguladı. Emre'nin yokluğu avantaj olarak görülse de İrfancan, Mahmut ve Mossoro 3'lüsü hiç aratmadı kendisini. Beşiktaş orta sahasında Atiba ve Tolgay alan paylaşımı olarak birbirinin üzerine binip, Talisca da oralı olmayınca, siyah-beyazlılar orta sahada 3'e 2 kaldı. Göbekte oyunu alan Başakşehir, özellikle Elia ile kanat, Adebayor'la da hücum akınlarını da kusursuz yaptı. Başakşehir savunmasında Epureanu'nun yokluğunu kullanacak bindirmeleri de yapamadı Beşiktaş. Bu bağlamda, bu sezon doğru düzgün forma göremeyen Da Costa'yı zorlayacak etki de olmadı. Quaresma'nın yokluğunda oyun liderliği görevini alan Babel de maçın uzun bir bölümünde markaj yedi ve oyuna giremedi. Beşiktaş'ın oyuna konsantre olamadığını, belki de bu sezon hiç yapmadığı kadar pas hatası yaptığını söyleyebiliriz. Özellikle Tosic, Tolgay, Adriano 3'lüsü topu fazlasıyla rakibe verdi. Başakşehir'in 10 kişi kalması avantaj gibi görünse de, aslında tamamen ceza sahasına yaslanmasına da neden oldu. İkinci yarıda önde oynayan Beşiktaş, göbekten açamayınca kanattan doldur boşalta döndü. Ancak iş işten geçmişti. Şenol Hoca, son haftalarda ezbere dönen ve maç kazandıran Caner değişikliğini 80'de yaptı. Hoş, erken yapsaydı şu konsantrasyon eksikliğiyle işe yararmıydı, çok öyle görünmüyor. Başakşehir ilk yarıda hücumu ikinci yarıda savunmayı çok iyi uyguladı ve galibiyeti aldı.