|
Devrim geç kaldı!

Devrim! Ne kadar romantik bir kelime, insanı büyüleyen bir mit. İki yüzyıla varan bir tanışıklığımız var bu büyüyle. Önce Fransız ihtilalı için İhtilal-i Kebir dedi cedlerimiz. Sonra inkılap ve arkasından da devrim. Asker de devrim dedi, komitacı da, 68 kuşağı da. Hatta Devrim arabamız bile oldu! O kadar çok meraklısı olduk devrimin.

Herkes devrimle bir şey istedi. Özgürlük, eşitlik, otorite… Herkes devrim diyerek ülkeyi kurtarmak için yola çıktı. Askerde, öğrenci de, militan da... Farklı meslekler ve farklı ideolojiler. Kimi egemen kimi egemene tabi olan. Ama hepsi de aynı mana peşinde koştu: Bir sihirli değnek ile memleketi kurtarmak!

İster öğrenci ister general desin; ister sosyalizm için, ister eşitlik, isterse anarşiden kurtulmak için densin; sonuçta devrim Türkiye"de darp etmektir. Yani şiddeti kullanarak değişimi yapmak… Asker şiddeti, öncü şiddeti, cunta şiddeti. Hepsi aynı kapıya çıkar.

Devrim, naif bir düşünce. Ergenlik dönemini aşamayan toplumların peşinde koştuğu hülya. Yeryüzünde cenneti kuracaklarını sananların ütopyası. Devrim, paradoksaldır. Bu nedenle naif olduğu kadar sert bir harekettir. Komitacıların, baskın düzenleyenlerin, insan asanların ve fişleyerek göz altına alanların bir tarzıdır.

Sivil darbe, askeri darbe, cunta darbesi…

Çeşit çeşit darbeler var. Hepsi farklı farklı renkler taşıyor. Ancak hepsinin tek ortak özelliği var: Darp. Hepsinde de zora dayalı olarak gerçekleşen toplumsal düzen değişimi. Gücün, otoriterliğin, baskının ve zulmün yoluyla gerçekleşen düzen değişimi…Peki devrim de öyle değil mi? Ondan da zor, baskı, zulüm ve güç yolları yok mu? Çoğu devrimci, romantik bir duyguyla devrimi özgürlük, eşitlik ve adalet olarak görüyor. Ne büyük yanılgı? Dünyanın neresinde böyle bir devrim var? Bolşevik Ruslar mı? Fransız İhtilali"ni yapan Fransızlar mı? Yoksa İslam devrimi yapan İranlılar mı? Hepsinde kan, darbe ve cuntanın beraberliğiyle karşılaşırız. Hepsinde hainler ve dostlar var, hepsinde giyotinler var, hepsinde bir sihirli değnekle her şeyi çözme tutkusu var; hepsinde hırs, coşku ve iktidar şehveti var.

Devrim soğuk savaş döneminin sosyalizm talebiydi. Bu savaş türü bitince darbeci devrim tarzları da bitti. Şimdi turuncu devrimlerden ya da yeşil devrimlerden bahsediyoruz. Küresel dönemde sokaklara çıkan kitlelerin kansız ve giyotinsiz yaptıkları değişimlere de devrim deniyor.

Şimdi devrim, bir ağ meselesi. Bilgi ağından akan mesajlar ve yapılan hareketlerle ortaya çıkıyor. Dijital devrim de deniyor, internet devrimi de. Belki daha doğrusu, bunlar küresel demokrasi halleri. Ancak hala büyük değişimleri devrim deme alışkanlığını sürdürenler, devrim demeye devam ediyorlar.

Bu büyük değişimlere devrim demek yanlış artık. Çünkü devrim başka bir tarihin, başka bir teknolojinin ve başka bir dünyanın değişim tarzıydı. Bugün yeni çağ ve yeni teknolojiler var. Bütün dünya, ağ şebekeleriyle birbirine bağlanan bir teknoloji içinde çalışıyor. Bütün toplumsal sınıfların, insan teklerin bir başına içine girip aktığı, çalıştığı ve yaşadığı bu bilgi şebekelerinde yeni siyaset tarzı ortaya çıkıyor: Bilgi şebekesiyle çalışan yeni demokrasi. Ağ toplumunun ağ demokrasisi. Yeni teknolojinin siyaseti artık daha hızlı; sınırları belirsiz, kaygan, akıcı ve oynak. Akış toplumunda her şey akışa dönüşüyor. Devrim de demokrasi de.

Eski devrimlerin karizmatik önderleri, soğuk metal silahları, postallı askerleri, gözü dönmüş genç öncüleri, askeri liderleri ve büyük kitleleri topladıkları meydanları vardı. Lenin, Humeyni, Kaddafi, Nasır…Ya da Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa ve Evren Paşa… Kızıl Meydan, Şanzelize Meydanı, Kızılay Meydanı…

Şimdi bunların esamesi okunmuyor. Ne Paşalar, ne meydanlar ne de ideolojiler. Sadece facebook, twitter ve aypetler var. Meydanlar yerini bunlara bıraktı. İdeolojiler yerini çevre, kimlik ve birey haklarına bıraktı. İnternet çıktı, devrim bozuldu! Pardon, darbe bozuldu!

11 yıl önce
Devrim geç kaldı!
Tarihe duyguyla değil, bilgiyle bakabilmek
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler