|
Tecavüz, muhalefet, iktidar

“İsmimi yazabilirsiniz. Yardım istiyorum. Birileri duysun, durdursun onu. 2 yıldır her gün ölmekten çok yoruldum”. Bunu 29 yaşında bir kadın söylüyor. İki yıldır bir erkeğin taciz, şantaj ve ısrarla takibine karşı iki aylık internet üzerindeki buluşmalardan sonra bunu söylüyor. İzmir’den de 12 yaşında bir kız çocuğu babasını arayarak üvey babasından kendisini kurtarmasını istiyor. “Beni kurtar baba, dayanamıyorum” diye feryat ediyor. Bütün Aile Bakanlığı kuruluşları ayağa kalkıyor. Kırşehir’de bir okul öğretmeni öğrencisine tacizde bulunduğu için 25 yıla mahkum oldu. Her yerden alarm zilleri çalıyor! Türkiye’nin her yerinden taciz, istismar ve tecavüz fışkırıyor sanki.



CHP İzmir İl Başkanlığı Kadın Kolları yürüyüş yapıyor. Çocuk istismarı ve kadınlara yapılan tecavüzleri protesto ederek yürüyorlar. En çok da zina, evli çocuklar ve iktidarın denetimden uzak durduğu öne çıkarılıyor. Vakıflar ve muhafazakar çevrenin yurtlarından bahsediliyor. Bunların kontrolden geçmediği söyleniyor. İstanbul CHP İl Başkanlığı da benzer protesto yürüyüşünü İstanbul’da yapıyor. Burada da tecavüz ve çocuk istismarı eleştirildi, kınandı. 181 bin üzerinde gelin edilmiş çocuklara dikkat çekildi: “Son 10 yılda 7 kat artış olduğu söylendi. Dini nikahlar nedeniyle gerçek sayı bunun çok üzerindedir. Onlar yazmazsa da söylemezse de biz her yerde susmayacak ve söyleyeceğiz”.

Muhalefet bir “tecavüz siyaseti” güdüyor adeta. Belli konulara odaklanıyor. Din, nikah, vakıflar, gelin çocuklar diyor. Muhafazakar ve dini faaliyetleri hedef gösteren bir dil kullanıyor. Konunun toplumsal, psikolojik ve psikiyatrik boyutlarını araştırma ve hükümetin bu konudaki çabalarını ve hukukun yetersizliğini tartışmak elbette muhalefetin görevi. Ancak CHP, bu gösterilerinde bunu yapmak yerine din diyor, nikah diyor, vakıf diyor. Kamuoyunun gözünde muhafazakârlığı ve dini hedef haline getiriyor.

Tecavüz ve taciz vakalarının öncelikle araştırılması gerekir. Psikologlar haklı olarak bireylere yükleniyorlar. Ancak sorun insanla başlayıp insanla bitmiyor. Daha toplumsal, daha kültürel ve daha ailevi boyutlar var. Aile yapısı belki de en önemlisi. Toplumsal ve aile kültürlerinin tecavüz, istismar ve enseste karşı geliştirdikleri mekanizmaların niteliklerine bakmak gerekiyor. Bunları kendi içinde koruyan, kollayan ve üstünü örten bir boyut var. Neden var? Çünkü ailenin parçalanmasını ve dağılmasını engellemek istiyorlar. Sorunu yok sayarak yok ediyorlar! Toplumsal algılardan gelecek taarruzlara karşı kendi aile yapılarını korumak istiyorlar. Çünkü bir aileden çıkacak ve yayılacak taciz ve ensest vakası o aileyi toplum gözünde bitirir.

Kadın erkek ilişkilerinin yeni durumları (sosyal medya, internet ortamı), mahremiyetin değişimi ve geleneğin yozlaşan nitelikleri bu vakaların ortaya çıkmasında önemli. Çünkü tecavüz, istismar ve aile içi istismar sadece gelenekçi toplumların yapısından gelmiyor. Örneğin en modern ülkelerde de bunlar yaygın. Dolayısıyla ne kadar çok geleneğin sorunu örtme tutumu sorumluysa, o kadar da modernliğin ters yüz ettiği mahremiyet ilişkilerinin de sorumluluğu var. Sorunun daha derin psikolojik ve sosyolojik bağlarını araştırarak cesaretle bununla yüzleşmeliyiz. Psikolog, antropolog ve sosyologların işbirliğiyle çok yönlü araştırmalar yapılarak sorunların kökenleri ve kaynakları hakkında yeterli bilgiler üretmeliyiz. Sonra da devletin ilgili kurumları ve iktidar bu konuda yasalar çıkarmalı ve yasaları net bir biçimde uygulamalıdır. Bundan zerre kadar taviz vermemelidir. Hâlihazırda hukuk kurumları “iyi hal” gibi nedenlerle bu konularda yeterli bir duyarlılık içinde hareket etmiyorlar. En azından kamuoyu nazarında böyle yaygın bir görüş var. Muhalefet de bundan yararlanıyor ve hatta bunu farklı bir alana çekiyor. Muhafazakâr siyaset ve muhafazakâr düşünceden öç alırcasına yorumlamaya gidiyor. Sanki tecavüz ve çocuk istismarları erken evliliklerde, dini nikâhlarda, dini yurtların kontrolsüzlüğünden kaynaklanıyormuş gibi bir algı üretiyor.

Tecavüz ve cinsel istismar konuları hepimizi kuşatan bir sorun. Bunun muhafazakârlık ve modernlik, sağ ve sol, İslamcı ve seküler diye ayırmanın anlamı yok. Kutuplaşma perspektifi ile bırakın sorunu çözmeyi, anlamamız bile mümkün değil. Temelde derin bir değersizlik sorununu yaşıyoruz, ahlaki değerlerin erozyonu ile karşı karşıyayız. Sosyal medya ve internet ağları ile üretilen değersizlik kültürü bunu tetikliyor. Değerlerin ve kurumların sarsılmasıyla doğan anomiden tecavüz, ensest, taciz ve çocuk istismarı patolojileri doğuyor. Toplum alarm veriyor!

#Tecavüz
#muhalefet
#iktidar
6 yıl önce
Tecavüz, muhalefet, iktidar
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı