|
İlker Paşa neden heyecanlandı?

İlker Başbuğ, “Zeytindalı Harekatı, siyasi malzeme olarak kullanılmamalı” deyince, aklıma Prof. Dr. Kemal Karpat’ın, “Osmanlı’dan Günümüze Asker ve Siyaset” adlı çalışması geldi, kitabı tekrar açtım, okurken altını çizdiğim satırlara, tuttuğum notlara tekrar baktım.

Aslında İlker Başbuğ doğru söylüyor, bizim tarihimizde bu tür vakalar hep yaşanagelmiş, fakat doğru söylerken kendisini alkışlayanlarda bir sorun var, bakıyorum AK Parti’ye karşı ikide bir orduyu göreve çağıran ne kadar CHP’li akademisyen, hukukçu, siyasetçi var, hepsi Paşa’nın arkasında.



Paşa, farkında mıdır bilemiyorum ama bu lafı ederken sanki CHP tarihini özetliyor gibi, CHP’nin “tek parti” olarak iktidarda kaldığı yılları hatırlatıyor ve aslında diyor ki: “CHP’den biliyorum, arkanızda bir ordu varsa, seçim kazanmanıza gerek yok, halkın desteği olmasa da ülkeyi yönetebilirsiniz...”

Gerçekten öyle, dünya tarihinde bir ordunun zaferi, bağımsızlık mücadelesi, CHP kadar siyasi amaçlar uğruna kullanılmış mıdır, bunun başka bir örneği var mıdır, bilemiyorum.

Kim askerin gücünü kullanmış, kim askerin dokunulmazlığından istifade etmiş, kim askerin arkasına saklanıp ideolojisini kökleştirmiş, bakılabilir, tarih ortada duruyor.

Türk ordusu sadece CHP’nin kurumsal fikirleri uğruna değil, aynı zamanda bazı askerlerin kişisel çıkarları için de kullanıldı, emekliye ayrılan rütbeli askerlerin kamu bankalarındaki yönetim kurulu üyelikleri, üniversitelerdeki mütevelli heyet başkanlıkları, Vatan Partisi, CHP gibi yerlerdeki hazır kadroları, üniformanın hangi amaçlara alet edildiğini göstermesi bakımından çok manidardır.

Asker, CHP devrimleri adına kullanılabilir, asker, CHP iktidara gelemiyor diye darbe yapabilir, asker, bazı generallerin ideolojik saplantıları yüzünden Maoist olabilir; ama asker muhafazakar/milliyetçi/demokrat ittifakın temsil ettiği düşünceye yakın duramaz, taraf tutamaz.

“Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sözü, CHP için Müslüman orduya duyulan nefretin sloganı olur, fakat o CHP, şehadete inanan ordunun kahramanlıklarından istifade edebilir, memlekette at oynatabilir, kimsenin sesi çıkmaz, eski bir genelkurmay başkanı da çıkar ve “Ordunun zaferi siyasete alet edilemez” der...

Öyle zannediyorum ki, İlker Başbuğ hala 16 Nisan’ın ötesinde kaldı, yeni sistemi özümseyemedi ya da kabul edemiyor, eski dinamikler, kurumlar, görevler, belki de hepsinden önemlisi “eski alışkanlıklar” üzerinden konuşuyor.

Bunları yaparken tek dayanağı FETÖ, o süreçte yaşadığı mağduriyete güvenerek muhafazakar siyaseti tehdit ediyor, Afrin’de kazanılacak zaferin AK Parti’ye mal edilmemesi gerektiğini söylüyor, “Zeytindalı Harekatı ile terör odakları bitirilir ve memleket rahata kavuşursa, başarı AK Parti’nin değil, ordunundur, bu zafer 2019 seçimlerinde AK Parti’ye avantaj sağlamamalıdır” demeye getiriyor, bütün derdi bu.

Peki, o zaman adama sormazlar mı, 1984’ten bu yana, terör bitirilemediyse, bu durumdan siyaset kurumu neden sorumlu tutuldu, ANAP, DYP, SHP, DSP, neden iktidarı kaybetti, siyaset kurumu, ordunun başarısından ya da başarısızlığından pay almıyorsa, bu partilere bu faturayı kim kesti?

Allah korusun, Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye’de başarısız olsa, ülkenin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü tehlikeye düşse, bunun sorumlusu kim olacak, kimden hesap sorulacak?

İlker Başbuğ, AK Parti döneminde Genel Kurmay Başkanlığı yapmadı mı, onun döneminde şehitler verilmedi mi, kendisi terörle mücadele ederken hükümetten ne istedi de alamadı?

“Şimdi bugün Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ortaya koyduğu başarıda hükümetin payı yok” demeye getiriyor, peki bu kadar askeri teçhizatı kim üretti, istihbarat yapısını kim onardı, SİHA’ları, İHA’ları kim yaptı, kim destek verdi, bütün bu işler için gerekli kaynağı kim sağladı?

O zaman Osmanlı’nın yıkılışından ne diye padişahları sorumlu tutuyorsunuz ki, “Bu devleti harbiye nazırları yıktı” deyin, padişahlar da kurtulsun, onların suçu günahı ne?

Bakınız İlker Paşa…

Siz şerefli Türk ordusunun eski genelkurmay başkanısın, konuştuğunuz şeyler sadece sizi bağlamaz, geçmişte görev yaptığınız Türk Ordusunu da bağlar, siz kalkıp “İktidar olmak için Suriye’ye asker soktular” diyenlerin içine düştüğü hezeyanı, eski genelkurmay başkanı sıfatınızla, o unvana güvenerek, o unvanın arkasına saklanarak üstü kapalı da olsa söyleyemezsiniz.

Söylerseniz, size de söylerler.

Ne derler biliyor musunuz, “Yazıklar olsun” derler.

Dediler de…

#TSK
#Afrin
#İlker Başbuğ
6 yıl önce
İlker Paşa neden heyecanlandı?
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri