|
Sayıların esrarı ve ibadetler
B
ir önceki yazımızın sonucu şu idi:

Şari’in/din koyucunun verdiği sayılar dışındaki sayılarda, vefklerde sırlar aramak delilsiz tahminlerdir. Bizim dinimizin bilgi kaynakları bellidir. Bunlar kısaca Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas/içtihat olarak ifade edilir. İçtihatlar da ancak ehlinden sadır olursa değer ifade eder.

Aslında usul kitaplarımız bunlara kaynak değil, delil tabirini kullanır. Bunda şöyle bir espri olabilir: Kaynak bir şeyin bulunduğu yerdir. “İlim Allah’tandır” demek ilmin kaynağı Allah’tır. Bunlar ise, Kitap yani Kuranı Kerim hariç, asıl kaynağı gösteren, ona götüren yollardır. Bu sebeple kaynak yerine delil diye anılmaları daha isabetlidir. Kaynak dersek biz de mecazen demiş oluruz. Bunlardan üçüncüsü, yani kıyas da kesin bilgi ifade etmez, zannı galip düzeyinde bir bilgi verir.

Kısaca bu kaynaklar dışında din budur, diyeceğiniz bir deliliniz yoktur. Söyleyecekleriniz olsa olsa sizin anlayışınız olabilir. Ve siz müçtehit değilseniz bu bir içtihat bile değildir. Bu sebeple dinin asıl kaynağı dışındaki bir yakıştırma dindenmiş gibi gösterilemez. Bu ister ilham, ister keşif ve keramet olmuş olsun.

İmdi,

Bu dini koyan Allah, yani hakiki anlamda Şari’, Hakîm’dir. Yani her işinde hikmetler vardır, abesle iştigal etmez. Hz. Peygamber de onun elçisidir, onun adına konuşur. Bu sebeple mecazen ona da Şari’ denir.

O halde Şari’ bazı sayılardan söz ediyorsa bu, anlamsız ve hikmetsiz olamaz. Ama bu hikmeti, ya da hikmetleri onun bizzat kendisi söylememişse biz kesin olarak şunlardır diyemeyiz. Olsa olsa tahmin edebiliriz.

Günde beş vakit namaz kılıyor, otuz gün oruç tutuyor, hacda şeytan taşlarken yedi taş atıyorsak, namazların ardından belli evrad ve zikirleri belli sayılarda tekrarlıyorsak bunun rast gele ve anlamsız olduğunu söyleyemeyiz. Ama bu şu anlama gelir de diyemeyiz. Bunlara kıyasla biz de başka sayılar koyamayız. Çünkü kural şudur: Akidede ve ibadetlerde kıyas olmaz. Çünkü kıyas aklî bir eylemdir ve bu iki alan aklın anlayacağı alan değildir. Onun için bu alana dinin sabitesi, ya da taabbudî alan denir. Yani bu bir ibadet olarak böyle vaz edilmiştir ve böylece kalmalıdır.

Belki tahminler ve esası zedelemeyen hikmet arayışları yapabilirsiniz. Mesela Şatıbî namaz sonrası tespihleri 33 er defa tekrarlamamızın hikmeti, manasını iyice düşünebilme fırsatı bulabilmemizdir der. Ama buna da itiraz edilebilir.

Şari’in zikrettiği bazı sayılar da ‘çokluktan kinaye’ olabilir. Çünkü Kuranı Kerim ve Hadisi şerifler dile ait birer metindirler ve dil kuralları içinde anlaşılmak zorundadırlar. Dilde ise çokluğu ifade eden kalıplar vardır. Sana yüz defa söyledim, deriz ama bununla doksan dokuzdan bir fazlası olan sayıyı değil, çok söylediğimizi anlatmış oluruz. İşte Hz. Peygamber’in mübarek sözlerinde de böyle sayılar vardır. Mesela; çok istiğfar edin, ben de günde yüz kez istiğfar ederim, buyurur. Bunu bir başka seferinde ‘yetmiş kez’ diye söylemesi, önemli olanın sayı değil, çokluk olduğunu bize anlatır. Yüz bir defa istiğfar etsek yanlış yapmış olmayız. Ama mesela 33 sayısı muhtemelen çokluğa değil, bizzat bu rakamın önemine işaret eder. Onun için bilerek 34 defa söylesek yanlış yapmış oluruz. Ama bu sayının sebebini biz bilemeyiz. Belki de böyle sayı belirlemelerin en önemli hikmeti, bunu bizzat Şari’in söylemesidir der, buna riayet ederiz.

Üstatların, mürşitlerin öğrencilerine verdikleri sayılı evrad ise, bir alıştırma eğitiminin artan oranlarla sağlanması ve bir talim olarak düşünüldüğünde bunda bir sakınca olmamalıdır. Ama bu sayılara ibadet özelliği verilir ve ilahî sırlar yüklenirse, Şari’in hakkına tecavüz edilmiş olabilir. Çünkü hep söylüyoruz, ibadet koyma Mabud’un hakkıdır. İbadetlerde şekil, mekân ve sayı belirleme de buna dâhildir.

Ayrıca eskiden bu fakire çok cazip gelen şöyle bir anlatım da doğru olmamalıdır: Efendim, üstatların öğrettikleri evrad ve ezkârdaki sayılar, rakamlı anahtarların sayıları ya da dişleri gibidirler, bir eksik, bir fazla söylersen kilidi açmaz. Evet, bu doğru değildir çünkü, böyle bir açıklama Mabudun işlerini kulun işlerine indirgeme ve bir yakıştırma anlamına gelebilir.

Ebced, cifr, remel gibi sayısallar kaldı. Onları da pazara inşallah.

twitter.com/farukbeser
#Sayıların
#esrarı ve
#ibadetler
9 yıl önce
Sayıların esrarı ve ibadetler
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu