|
“Hasta denetimi, imaj yönetimi”
I-

“Sayın Başhekimim, bana yardımcı olmak zorundasınız. Ailemizin acısı büyük. Hastanenizdeki bir doktor hatası yüzünden ailemiz perişan. Kendisinden şikâyetçiyim. Siz benim şikâyet dilekçemi ciddiyetle takip etmezseniz emin olunuz ki hakkımı en üst mercilere kadar taşıyacağım. Müge Anlı mı? Elbette, neden olmasın. Neticede Türkiye’deki pek çok hasta yakınının sesi olacak bir davanın savunucusuyum. Bakınız artık Türkiye, eski Türkiye değil. Dünya, eski dünya değil. Önümüzde yepyeni bir gelecek var. Hasta yakınları olarak bizler artık haklarımızın farkındayız. Hasta hakları bütün dünyada hukukun şemsiyesi altındadır. Ha, bu arada zannetmeyin ki şikâyetimiz Türkiye sınırları içinde kalacak. Yani siz benim dilekçemi ciddiyetle takip etmediğiniz takdirde demek istiyorum... Sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacak hak arayışımız. Her şey birkaç İngilizce cümle ile tweet atmaya bakar. Bendeniz, söylemesi ayıp bir sosyal medya fenomeniyim. Sadece ben değil, bütün geniş ailemizin takipçilerini üst üste koyduğumuzda emin olun gezegen sallanır.”

“...”

“Geniş ailemiz demişken benim yeğenlerin bir kısmı Avustralya’da, bir kısmı Almanya’da, bir kısmı da ABD’de. Yani dünyaya yayılmış bir aileyiz ve birbirimize çok bağlıyız.”

“Tehdit!?”

“Tehdit mi? Ne münasebet. Şikâyetimizi bir aile dilekçesi olarak kabul etmeniz için sizi ailemin sınırları konusunda bilgilendiriyorum. Bu bilgilendirme sizin için kıymetli değilse siz bilirsiniz elbet. Tercih sizin Sayın Başhekim. Biz manevi tazminat davası açacağız. Ama önce sizden ve ekibinizden maddi olarak alacağımızı alalım. Bunu siz istediniz!”

“Bir dakika ne oluyor ya hu! Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz! Güvenlik!”

II-

“Arkadaşlar öğlen yemeği için ara verelim mi, yoksa bu moral ile yenilen yemekten bir fayda olmaz deyip bütün şikâyetleri dinleyelim mi? Yine mi onkoloji bölümü… Bu defa şikâyet edilen konu nedir?”

“Biraz önceki şikâyetin tam tersi hocam.”

“Tam tersi derken...”

“Biraz önceki hasta yakını, babama hastalığının ciddiyetini söylemeliydiniz diye şikâyet ediyor ya hekimi, biraz sonra görüşeceğiniz hasta yakınıysa anneme kanser olduğunu söylediğiniz için hayat kalitesi, hayatını düzene sokma kapasitesi düştü diye şikâyet ediyor.”

“Yurdum insanı, yurdum hasta yakını ne ara ömür acentesi kimliğine büründü! Alalım içeri, dinleyelim. Savunma yok. İkna etme gayreti yok. Sadece kaliteli bir şekilde dinleyeceğiz. Yalnız şiddet gösterisi için bu defa daha tedbirli olalım. Etrafta kırıcı, delici, keskin bir alet olmasın. Zarf açacağı, kâğıt ağırlığı başımıza bela olacaktı az kalsın.”

“Hocam birlikte göz gezdirelim isterseniz. Küçük saksılar bile tehlikeli olabilir.”

“Ya sabır. Görüntü kaydı almaya kalkarlarsa biz de görüntü kaydını alalım. Başka türlü engel olunamıyor malum. Cep telefonlarınızın şarjı tam olsun.”

“Valla hocam hasta hakları filan derken hasta yakınları ile karşı karşıya gelmek, cephede göğüs göğüse dövüşmeye döndü.”

“Gösteri çağı. Biliyorsun hastaları ile yakından ilgilenmeyen hasta yakınları, yakınlarının ölümünden sonra şov yapmaya daha meyilli oluyorlar.”

“Maalesef öyle hocam. Bu da vicdanın başka türlü devreye girmesi mi?”

“Yok, vicdanın sesini bastırmak bu.”

III-

“Günaydınlar sayın başhekimimin. Esasında öğlen oldu ama. Gün hepimize aydın olsun diye. Efendim bizim şikâyet dilekçemizi biliyorsunuz. Konu medyaya da yansıdı malumunuz. Hayır hayır medyaya biz vermedik. Hastaneden biri sızdırmış olmalı. Hayır asla. Hiç böyle bir şey yapmamız mümkün değil.

Konu tam olarak ne anlatayım. Dilekçede yazdık efendim. Yani biz üç kardeşiz, üçümüzün de ortak kararı, hissiyatı bu yönde. Yani annemiz kanser olduğunu bilmese idi, aylık rutin tetkiklerle idare ederdi.”

“Annemiz 11 aydır kanser. Bilmiyordu hastalığını, hayat doluydu. Ama benim yanıma gelince kontrollerini ilçe devlet hastanesinde yaptırırken... Sizin doktorunuz, annemin şikâyetlerine karşılık onkoloji rahatsızlıklarında bu tür durumların sık rastlanan bir şey olduğunu söylemiş. Hayır, biz doktor bey ile önceden konuşup tembihatta bulunmadık. Yani bizim böyle bir tembihat hakkımız olduğunu bilseydik... Elbette yani tedbirimizi alırdık. Bakınız bu konuda onlarca film izledim. Siz de izlemişsinizdir muhakkak. Yaşlı hastalara hastalıkları söylenmiyor. Tembihat mı? Affedersiniz Sayın Başhekim, doktorunuzu ne zaman yalnız bulacaktım da tembihatta bulunacaktım. Daha önce mi? Yani annem Eskişehir’de iken demek istiyorsunuz. Yok, onu bilmiyorum. Yani kardeşim… Evet, 10 aydır kardeşim ilgileniyordu annem ile. Onun Eskişehir’deki doktora bu tür bir tembihatta bulunup bulunmadığını bilmiyorum.”

“Öyle ya da böyle netice olarak anneme hastalığının söylenmesi, onun ömründen ömür aldı. Şikâyetçiyim.”

IV-

“Üçüncü bir şikâyeti değerlendiremeyeceğim arkadaşlar.”

“Fakat Sayın Hocam, sosyal medyaya düşersek bu durum hastanemiz için hiç iyi olmaz.”

“Haklısın Erdem Bey. Ne çare ki yapabileceğimiz bir şey yok. Köroğlu ‘Delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu’ demişti. Sosyal medya icat oldu ayaklar baş, başlar hiç oldu.”

“Efendim en azından biz ön alalım. Hasta yakınlarının şikâyetlerinin tutarsızlığını anlatan bir hesap açarak...”

“Öyle mi diyorsun...”

“Evet hocam. Ancak sosyal medya yönetimi konusunda uzman birini bulmamamız lazım.”

“Ne yapacak o uzman?”

“Hastaların ve hasta yakınlarının uyguladığı şiddeti, akıllara ziyan taleplerini, şımarıkça tutumlarını, yani aklınıza ne geliyorsa sosyal medya hesabından vidyolar, ses kayıtları üzerinden paylaşacak.”

“Doğrudan bizim hastanemiz ile bağlantılı olmayacak değil mi?”

“Yok hocam bir havuz oluşturacağız bütün sağlık birimleri ve Türkiye’nin dört bir yanından hasta talepleri ve hakları bağlamında görüntü paylaşacağız.”

“Bize kaça patlar böyle bir yapılanma.”

“Biraz tuzlu olur hocam.”

“Tuzlu durum için hangi kalemden ödenek talebimiz olacak.”

“İmaj yönetimi hocam. Biliyorsunuz hastane yönetimi en kolay imaj yönetimi için ödenek ayırıyor.”

“Hasta denetimi ve imaj yönetimi diyoruz o halde.”

“Tamamdır Hocam, hemen çalışmaları başlatıyorum.”

“Hocam gözden kaçırdığınız bir durum var. Erdem Bey sadece tutarsız hasta yakını şikâyetlerini dile getirdi.”

“Ne demek istiyorsunuz, doktor hanım?”

“Doktor Hanım... PEKİ! Bu hitabınızı parantez içi yapıp önüne bir sıfır yerleştirerek...”

“Sıfırlar ve parantezlerle harcayacak vaktimiz yok DOKTOR HANIM!”

“Hakiki şikâyetler diyorum. Hastane mikrobundan ölenlerin yakınlarının şikâyeti. Yanlış teşhis yüzünden hayatı kararanların şikâyetleri.”

“Böyle bir şikâyet var mıydı Erdem Bey?”

“Yok hocam.”

“Neden yok, sebebini biliyor musunuz?”

“Neden DOKTOR HANIM ?”

“Erdem Bey, imaj yönetiminden başka bir şey düşünmediği için. Hastalara hizmet vermekle ya da doktorların çalışma azmini ve gayretini yükseltmekle ilgili hiçbir konuyu gündeme getirmediği için...”

#hasta hakları
#manevi tazminat
#vicdan
#aile
#Fatma Barbarosoğlu
2 ay önce
“Hasta denetimi, imaj yönetimi”
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî