|
Hayrettin Karaman"ı “Hayrettin Karaman” yapan nedir?

İBB Kültür A.Ş''nin organize ettiği ve Genel Müdürü Nevzat Bayhan''ın ev sahipliği yaptığı “Akademik Hayatının 50. Yılında Hayrettin Karaman” programı çerçevesinde düzenlenen akşam yemeğine ve açık oturuma katıldım.

Yazıya başlık olan tırnak içi ifade, yemekte Milliyet gazetesi yazarı Taha Akyol'' un Prof. Dr Hayrettin Karaman''a yönelttiği soru. Taha Akyol''un Hayrettin Karaman''ı “modern Müslüman” olarak tasnif etme isteğini, Hayrettin Karaman o masada oturan herkes kadar “modern Müslüman” olduğu şeklinde cevapladı.

Taha Akyol bir hukukçu olarak Hayrettin Hoca''nın bütün kitaplarını okuduğunu, onun İslam Hukuku ile modern hukuk arasında kurduğu ilişkiyi ve özellikle diyani olan ile kazai olanı ayırmasını çok önemli bulduğunu belirterek tekrarladı sorusunu.

Taha Akyol''un sorduğu ama cevabını tam olarak almadığı soruyu Ali Bulaç tekrarladı. Bunun üzerine Hoca hayatının kimyasını oluşturan zamanı ve mekanları üç döneme ayırarak cevapladı soruyu.

1- 16 yaşına kadar sürmüş olan serapa yaşadığı gençlik dönemi: İki defa evden kaçar. Birincisinde babası “Bir gün bunun başıma geleceğini biliyordum. Çünkü ben de bir defa kaçmıştım. Bire iki olmaz inşallah” der. Ama bire iki olur.

Demirci babanın bu ifadesi çok çarpıcı ve günümüz ebeveynleri için çok önemli bir tecrübeyi barındırıyor. Benim evladım neden böyle oldu sorusunu sormadan önce bizim o yaşlarda nasıl olduğumuzu hatırımızda tutmaya ihtiyacımız var.

Evet babasını yanıltmıyor delikanlı Hayrettin. İkinci defa evden kaçıyor. Hayatın hakiki yüzünü görüyor. Geri dönüyor.

Bu geri dönüşte kalbinin kilidinin açıldığı sahneyi şöyle anlatıyor: “Yaşım on altı. Camdan dışarı bakıyordum. Ebem usul usul Kur''an''ı Kerim okuyordu. Sırtıma bir ok saplandı ve beni ebemin yanına doğru çekti. Bana bunu öğret dedim. Elif cüzü bulalım dedi. Hayır dedim buradan öğret. Ebem itiraz etmedi. İyi ki de itiraz etmedi. Mushaf''ın sonundan Felak suresini harf harf heceletti.”

Ahıska Türklerinden olan ebe Zahide Hanım, karşısındaki delikanlının “cezbe” halini fark etmiş olmalı.

2-Hayatının kimyasında ikinci unsur olarak Çorum''un çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu mahallesinde yaşamasını zikrediyor Hoca. Tam bu noktada yüzünden bir hüzün bulutu geçiyor. 1980 döneminin Çorum olayları kalbini ağrıtan bir zaman dilimi olarak hafızasının kıvrımlarında kayıtlı. Oysa o vakte kadar ne bir çatışma ne bir kavga olmuş mahallelerinde.

3-Hayrettin Karaman kendisini inşa ede üçüncü durum olarak Konya İmam Hatip yıllarını ve evlendikten sonra yerleştiği Hacı Yakup Mahallesi''ni merkeze koyuyor.

Hayrettin Karaman Hacı Yakup Mahallesi''ne taşındığında Fahrettin Hoca ahirete intikal etmiştir. Ancak onun manevi iklimi Hacıveyiszade Mustafa Efendi''nın şahsında devam etmektedir. O vakte kadar kitapların mihmandarlığında; önce kitabı bulup, sonra onu “okutacak” hocayı arayarak yol almış olan Hayrettin Karaman; Hacıveyiszade Mustafa Efendi''nin şahsında olmayı öğreniyor. O kadar öğreniyor ki, intisap etmek istiyor kendisine. “Bizim böyle bir yetkimiz yok” denilerek 3 kez geri çevriliyor.

II

Açık oturumda öğrencileri “hoca”larını anlattı. Anılar paylaşıldı. Analizler yapıldı. Ahmet Taşgetiren Hayrettin Karaman''ı medyadaki aksi üzerinden değerlendirdi. Hayrettin Karaman''ı Hayrettin Karaman yapan üç özelliğin altını çizdi: Medyada doğru bir şekilde, doğru üslup ile cesurca yer alması.

Prof. Dr. Mustafa Uzun Hayrettin Karaman''ın sanat yönü ve tasavvufi neşvesi üzerinde durdu. Aramak üzere yola çıktığı yolculuklarından birinde bağlanacağı hocayı bulmuştu Hayrettin Karaman: Maraşlı Mustafa İhsan Efendi.

Mustafa Uzun; Kutuz Hoca, Ahmet Muhtar Büyükçınar, Ulvi Kurucu ve Hayrettin Karaman''ın hatıratının muhakkak okunması gerektiğinin altını çizdi;

Hocanın bestelenmiş şiirlerinden ve musiki bilgisinden bahsettikten sonra, Hayrettin Karaman''ın yazmış olduğu Naat-i Şerif''e ses verdi.

Şiirle mest olmuş salonu “Hocanın postunda ben oturuyorum” diyerek esprili bir dil üzerinden paylaştığı anıları ile Prof.Dr. Mustafa Erdoğan kahkahaya boğdu.

Prof.Dr. İsmail Kara, “Bütün sınıfların dersine girerken bir tek kendi sınıflarının dersine girmeyen Hayrettin Hoca için “bizim de dersimize girsin şeklinde boykot girişiminde bulunmuştuk” diye başladı sözlerine. Prof. Dr. İ.Kara, Hayrettin Karaman''ın hayatını üç döneme ayırdı. “1-Yetişme çağı; 2-Nesil Hareketi dönemi: 1960-80 arası 3-Açılma dönemi: 1980 sonrası.”

“Hayrettin Karaman''ı değerlendirirken onun farklı açılardan ele almak gerekir: Birincisi, bir imam hatip prototipi olarak Hayrettin Karaman nereye oturtulmalı? İkincisi, Çağdaş İslam düşüncesinin seyri açısından Hayrettin Karaman nereye oturtulabilir? Üçüncüsü Türkiye''deki dini politikalar açısından Hayrettin Karaman''ın yeri neresidir? Yani Ankara''da inşa edilen fakat İmam hatipler ve yüksek İslam enstitüsünün de dahil olduğu din politikasında Hayrettin Karaman''ın yeri neresidir?”

“1960lar ve 70''lerde Hayrettin Karaman''ın fikriyatının gelişimi ve mücadele biçimi için kitapları ile dönemi arasında bir gezinti yapmak gerekir. Bilindiği gibi Türkiye''de askeri ihtilallerle İslami hareketlerin yükselişi arasında olumlu bir ilişki vardır. Her ihtilal sonrasında (1960, 71, 80 ve nihayet 28 Şubat) İslami hareketlerde bir yükseliş görülür. Bu iyi midir kötü müdür, bunun değerlendirilmesi mahfuz tutularak böyle bir tespit yapmak mümkündür.”

“1960''larda “İslamcılık” yok. O dönemde dört grup var: Muhafazakârlar; tercümelerle beslenen radikal İslami hareket; Sol. Hayrettin Hoca bu grupların dışında yer almıştır ki, bu husus çok önemlidir.”

“Pek çok tercüme kitabı olduğu halde, radikal İslami hareketin mensuplarından eser tercüme etmemiştir. Sadece bir derlemesinin içinde Mevdudi''den bir yazı tercüme etmiştir. Yakinen takip ettiği halde mesela Cemaati İslami''den her hangi bir eser tercüme etmemiş olması önemlidir.”

“Hoca tasavvufla ilgili sessiz kalmıştır. Fakat İmam Rabbani''den kitap tercüme etmesi, tasavvufi neşveye sahip olduğunu gösterir.”

“80 sonrası “Açılım Dönemi”ni belirleyen bir kaç husus var: Cemaatlerle fiili yakınlaşma, “Adil Düzen” çalışmalarına katılma, faizsiz finans kurumlarına destek verme, Sivil inisiyatifleri destekleme (şirketleşmeler dahil).”

Sonuç olarak İsmail Kara''nın önemle altını çizdiği gibi, Türkiye gerçeğini İmam Hatip liseleri; İmam Hatip liselerini de Hayrettin Karaman''ın kişisel tarihi üzerinden okumak çok önemli.

“Okuma”ya nereden başlayacağını bilemeyenler için Hayrettin Karaman''ın “Bir Varmış Bir Yokmuş” isimli hatıratının özellikle birinci cildinin çok iyi bir izlek sunduğunu belirtelim. İz Yayıncılık özellikle gençlerin daha çok yollarda okuduğunu hesaba katarak birinci cildi müstakil olarak basmalı diye düşünüyorum.

14 yıl önce
Hayrettin Karaman"ı “Hayrettin Karaman” yapan nedir?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî