|
Huntington ve İsrail ve ABD

Zamanın ruhunu, 1993 yılında kaleme aldığı "Medeniyetler Çatışması" adlı kitabıyla mayalamaya kalkan Huntington, geçen hafta öldü.

Küresel savaşı meşrulaştıran "maya" neredeyse dünya dillerine çevrildi.

İsrail''in Gazze baskını, Huntington''un ölümüne bir selamlama gibi. Kan kokan selamlama. Vahşet, dehşet, katliam. Hem İsrail''e yakışıyor hem de Müslüman kanı dökmeye "felsefi bir muhteva" kazandırmaya kalkan Huntington''un anısına. Ne çoluk çocuk ne ibadethane. Masum insanlar Müslüman olmaları hasebiyle masum değildir artık. Reel politika!!!

Madem ki zamanın ruhuna "medeniyet çatışması" maya olarak katılmıştır, kim tutabilir İsrail''in kana bulanmış ellerini.

İsrail''in yaptıklarına dünyanın duyarlılığı, bilgisayar ekranında savaşçılık oynayan çocuğuna duyduğu duyarlılık kadar. Çünkü Batı''nın gözünde bir Müslüman bir insana tekabül etmiyor. Gazze''de ölenlerin "haber" değeri yok. Ölenler yüz olsa da kıllarını kıpırdatmazlar, bin olsa da. Çünkü Batılı beyaz adamın gözünde, yaşamak için doğanlar ayrı, ölmek için doğanlar ayrı.

Afrika''da ya da Ortadoğu''da doğanlar "hayat"ları olanlar değil. Öyleyse ölmelerinde beis yoktur. Ölmelerinde beis olmadığını, 19.Yüzyıl''ın sömürge tescilli "Türlerin kökeni" teorisi fazlasıyla ispat etmemiş miydi !!!

Huntington, "Medeniyetler Çatışması" teziyle, Amerika önderliğinde dünyanın ikinci küreselleşmesine fener oldu. Bakmayın adına küreselleşme denmesine, sömürgenin bir tutam imaj eşliğinde kaynatılıp damıtılmasından başka bir şey değil küreselleşme.

Dün Avrupa Afrika''yı sömürmek için Darvin''in, güçlü olan ayakta kalır tezine dört elle sarılıyordu, bugün ABD Medeniyetler Çatışması''na.

Germenler, Anglosaksonlar en güçlü olanın kendileri olduğunu iddia ediyordu. Kim güçlü? Soru sorulurken cevabı çoktan hazır edilmişti: "Medeniyete en çok katkı sağlayandır güçlü." Afrika''nın medeniyete katkısı olmuş mudur? Hayır. Çünkü kimin daha insan yani daha çok yaşayamaya hakkı olduğuna, kimin daha az insan olduğuna Avrupa merkezciliği karar verecektir. Hem derisi kara hem medeniyete hiç katkısı olmamış "iki ayaklılara" insanlık öğretmek Avrupalı beyaz adamın misyonudur artık.

Afrikalıya "insanlık" öğretilmiştir. Her gün yüzlerce insanın açlıktan ve hastalıktan öldüğü Afrika''ya bu ölümler, dünyanın birinci küreselleşmesinin "hediyesi". Şimdi sıra ikinci küreselleşmenin hediyelerinde. Derisi kadar bahtı kara Afrika, birinci "hediyelerini" tüketemeden ikicilerine garkolmuş vaziyette.

Afrika''yı, medeniyete katkı yapmadığı için talan etme hakkını bulan Batı; İslam dünyası için başka bir imaj bulmak zorundadır. Şiddeti ve sömürüyü meşrulaştıracak bir imaj. İslam dünyası için medeniyete katkı yapmamışlardır diyemeyeceklerine göre. Bilim Tarihi bu noktada yollarını fena halde keseceğine göre.

Soruyu soranlar önce cevabını hazır ediyor. İslam Dünyası için imaj, kadınlar üzerinden yürütülecektir. Madem kadınların peçesi vardır öyleyse özgür değildir. Müslüman kadınlara özgürlük getirmek Batılı beyaz adamın boynunun borcudur. Dün peçe idi bugün baştaki örtü.

Herkesi kendisine benzetinceye kadar, her yeri kendi çöplüğü kılana kadar, Batılı Beyaz adam fethine devam edecek. Yol aynıdır da… Sloganın güncellenmeye ihtiyacı vardır. İtina ile güncellenir. Sloganı güncelleyenler saygın bilim insanı olur. Sosyal teorisyen olur. Kulakları alkışa, cepleri paraya gark olur.

Biz mi ne yapıyoruz? İşte bütün mesele bu ya!!! Meydanlara toplanıp kınıyoruz. Birbirimizi harekete geçiriyoruz. Ölenler için, kalanlar için dua okuyoruz. Katliamı yapanlar için beddua okuyoruz.

Ya sonra! Sonrası yok. Yeni bir katliama kadar "vazifemizi yapmışçasına" kurgulanmış hayata dahil olup, "yumurtayı hangi ucundan kıralım" tartışmasına geri dönüyoruz.

15 yıl önce
Huntington ve İsrail ve ABD
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî