“Pis zenciler! Aşağılık yaratıklar olduğunuzu kabul edin! Aynaya bakın, kapkara suratlarınıza bakın, bakın ve kendinizden utanın! Çirkinsiniz! İğrençsiniz! Üstelik fena halde karaktersiz ve de beceriksizsiniz! Doğduğunuz güne lanet edip içkiye ve uyuşturucuya verin kendinizi! Size sarhoşluk, serkeşlik yakışır! Size serserilik yakışır! Kafayı bulup bulup birbirinizi gebertin! Kendi kanınızda boğulun! Kanınızda boğulmazsanız kusmuğunuzda boğulun! Pislik içinde yüzün! Pisliği kanıksayın! Ve haddinizi bilin! Gettolarınızdan çıkmaya kalkmayın! Beyazların tertemiz dünyasına musallat olmayın! Siyasete filan karışmayın! İçinde bulunduğunuz hali, sizi o hale sokan toplumu ve sistemi, askerlik yaptığınız devleti sorgulamaya filan kalkmayın! Her şey olması gerektiği gibi, herkes olması gerektiği yerde; bunu derin bir tevekkülle içinize sindirin! Atalarınız köleydi, siz de kölesiniz! Atalarınız köpekti, siz de köpeksiniz! Biz ne dersek onu yapacaksınız! Biz kime havlamanızı istersek ona havlayacaksınız! Savaş zamanı ABD''nin düşmanlarına, barış zamanı birbirinize havlayacaksınız! Bize asla havlamayacaksınız! Efendileriniz olduğumuzu asla unutmayacaksınız! Bembeyaz tenimiz karşısında aşağılık kompleksine kapılacaksınız! Bizim güzelliğimizi gördükçe kendi çirkinliğinizi hatırlayıp utançtan yerin dibine batacaksınız! Evet; pissiniz, aşağılıksınız, çirkinsiniz siz! Bunu sakın aklınızdan çıkarmayın!”
Böyle buyurdu Sam Amca. Ve Afrika kökenli Amerikalılar ona itaat ettiler. Hep ''hadlerini bildiler.'' Ta ki içlerinden biri –Malcolm X– “Siyah güzeldir!” diye haykırıp isyan bayrağını çekene kadar!
1965''te Ku-Klux-Klan rejimi Malcolm X''i kurşuna dizdi; 1966''da bu cinayete –ve daha pek çok cinayete– cevap olarak Nefsi Müdafaa İçin Kara Panter Partisi (Black Panther Party For Self-Defense) kuruldu. Aşağılık kompleksinde boğulmaya çalışılan Afrika kökenli Amerikalılara Malcolm X''in “Siyah Güzeldir” sözünü bayraklaştırarak özgüven aşılayan ve Ku-Klux-Klan rejiminin bütün melanetlerine savaş açarak “Sam Amca”nın yüreğine korku salan anti faşist, anti kapitalist, anti emperyalist bir partiydi bu. Her şeyden önce ideolojik bir partiydi, ama yoksul kenar mahallelere ideolojiden önce yemek götürüyordu, ilaç götürüyordu, emniyet götürüyordu. Panterler kenar mahallelerde sürekli devriye gezerek, kuytu bir köşede kıstırıp canına okuyabilecekleri “zenciler” arayan ırkçı polislerin şiddet hevesini kursaklarında bırakıyorlardı. Uyuşturucuya karşı mücadele timleri de vardı Panterler''in; “pis zenciler gebersin” diye kenar mahallelere uyuşturucu sevkıyatına göz yuman, hatta bu ticaretten pay alan, hatta ve hatta bu ticareti yöneten beyaz memurların iğrenç tezgâhını paramparça eden timler.
Afro-Amerikalı kitlelere ideolojik eğitim/propaganda, bu gibi hizmetlerden sonra geliyordu.. ve bu gibi hizmetlerden sonra geldiği için de fevkalade etkili oluyordu.
Müthiş bir karizması vardı Panterlerin. Gençler bu karizmadan nasiplenmek için akın akın Panterlere katılıyorlardı. Öte yandan Latin Amerikalılar ve Yerliler (“Kızılderililer”) arasında da Panterlere benzer gruplar türüyor ve bunlarla Panterler arasında ittifaklar kuruluyordu.
Çatır çatır çatırdıyordu sistem. Irkçı rejimin geleceği karardıkça kararıyordu. “Bir şeyler yapmalıyız” dedi Ku-Klux-Klan.. ve her şey yapıldı!
Bazı Panter liderleri yataklarında uyurken kurşun yağmuruna tutuldu ve bunların “polisle girdikleri çatışmada öldükleri” iddia edildi… Bazı Panter liderleri uyuşturucu ticaretine bulaştırılıp gözden düşürüldü… Bazı Panter liderleri de iftira marifetiyle kodese tıkıldı… Mesela, partinin New York liderlerinden Richard Moore, iki polisi öldürdüğü iddiasıyla yargılandı ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı; 1971''de girdiği cezaevinden en iyi ihtimalle 1996''da şartlı tahliye ile çıkabilecekti, fakat aleyhindeki delillerin sahte olduğu ortaya çıkıp masumiyeti anlaşılınca 1990''da serbest kaldı. O gün bugündür, Afrika''nın yeniden yükselişi ve ABD zindanlarındaki SİYASİ MAHKUMLARIN özgürlük davası için koşturup duruyor. Siyasi görüşleri yüzünden hapsedilmelerine yasalar elvermediği için türlü çeşit iftiralarla ''tedavülden kaldırılan'' Afro-Amerikalı, Latin-Amerikalı ve dahî Anglo-Amerikalı devrimcilerin maruz kaldığı komploları ifşa etmek ve “Özgürlük Ülkesi” diye anılan ABD''nin aslında feci bir diktatörlük olduğunu anlatmak için kapı kapı, şehir şehir, ülke ülke dolaşıyor… Ama Richard Moore olarak değil, Dhoruba Mujaheed Bin Wahad (Doruba Mücahid Bin Vahad) olarak... Bu, onun, İslamiyet''le şereflendiği cezaevinde aldığı yeni isim.
Ve müjde: İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH), Dhoruba''yı İnsan Hakları Haftası münasebetiyle Türkiye''ye davet etti. Kara Panter bugün geliyor, şeref veriyor.
