|
Yalçın Doğan"a ne oluyor?

Uluslararası haber ajansları Başbakan Erdoğan''ın Addis Ababa''daki Afrika Birliği Zirvesi''nde karşılaştığı Zimbabwe Cumhurbaşkanı Robert Mugabe''yi Türkiye''ye davet ettiğini duyurdu. Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Doğan bu haberi şaşkınlıkla karşıladığını ve inanılmaz bulduğunu söylüyor. Mugabe yaklaşık 20 yıldır Zimbabwe''nin tek hakimiymiş ve hakimiyetini seçimlere hile karıştırarak, değişik insan hakları ihlallerinde bulunarak, gazetecileri ve muhalif siyasetçileri işkenceden geçirerek, ayrıca yolsuzluk yaparak sağlamaktaymış. Avrupa Birliği bu yüzden Mugabe''yi istenmeyen adam ilan etmiş. Avrupa''ya girişi yasak olan bir diktatör, Türkiye''ye nasıl davet edilirmiş? (Bkz: “Muhteşem konuk Mugabe”, Yalçın Doğan, 8 Şubat 2007 tarihli Hürriyet).

Allah, bütün işkencecileri ıslah etsin. Islah etmediklerini de kahretsin. İşkenceyi savunmak ve işkencecileri aklamaya çalışmak aklımın ucundan bile geçmez, ama şunu söylemek zorundayım: İşkenceci rejimlerle hiç işimiz olmaz diyorsak, başta Amerika Birleşik Devletleri''ne tavır koymamız gerekiyor. İşkencenin ayyuka çıktığı Guantanamo kampını, Ebu Gureyb ve Brooklyn hapishanelerini, CIA işkence uçaklarını görmezden gelip ABD ile canciğer kuzu sarması olacağız, ama ''Robert Mugabe işkenceciymiş'' diye Zimbabwe ile yakınlaşmaktan imtina edeceğiz; ABD''nin işkence siyasetine destek veren ve işkencecilerin kralı George W. Bush''u el üstünde tutan Avrupa hükümetlerinin uyguladığı çifte standardı benimseyip, Mugabe''yi biz de istenmeyen adam ilan edeceğiz… Olacak şey mi bu?

Dünyada işkencenin olmadığı bir ülke yok maalesef. Yolsuzluğun olmadığı bir ülke de yok. Seçimlere hile karıştırmaya gelince; Bush''un, 2000 seçimlerine hile karıştırılması sayesinde ABD Başkanı olduğuna dair iddiaları duymayan kaldı mı? Mugabe''ye ve dolayısıyla Zimbabwe''ye uygulanan boykotun bu tür olumsuzluklardan kaynaklandığına inanmak için dünyadan habersiz olmak lazım.

Sayın Yalçın Doğan''ın dikkatine:

Batı''ya göre Zimbabwe Devlet Başkanı Robert Mugabe “Afrika''da bir istikrar ve demokrasi abidesi” idi. Mugabe yönetiminin tarım ve ekonomi politikaları uluslararası ödüllere layık görülürdü. Amerikan üniversiteleri Mugabe''ye eğitim, ekonomi, hukuk ve uluslararası ilişkiler gibi sahalarda fahri doktorluk unvanı vermek için birbiriyle yarışırdı. Batı medyası “bütün Afrikalı liderler tarafından örnek alınması gereken” Mugabe''yi övmek için hiçbir fırsatı kaçırmazdı. Altı-yedi yıl öncesine kadar böyleydi bu. Batılıların gözbebeğiydi Mugabe. Derken, birdenbire, ''Bu adam bir bozguncu, bir despot, bir diktatör, bir cani, bir vampir'' demeye başladılar. Mugabe''yi “Afrika''nın Hitler''i” ilan ettiler. Boykot kararları aldılar. Bununla da yetinmeyip, Güney Afrika''yı Zimbabwe''nin üzerine salmaya çalıştılar. Neden mi? Çünkü Mugabe, elmas zengini Kongo''nun İngiliz işbirlikçisi Ruandalı ve Ugandalı milisler tarafından işgal edilmesini önleyen Afrika Gelişme Birliği inisiyatifinin başını çekti. Çünkü Mugabe, Kongo''nun rövanşını Zimbabwe''deki toprak reformu için ayırdığı destek fonunu iptal ederek alan İngiltere''nin restini görüp, 11 milyon nüfuslu Zimbabwe''nin ekilebilir topraklarının yüzde 70''ini ellerinde tutan 80 bin beyaz çiftçiyi istenmeyen adam ilan etti. Çünkü Mugabe, İMF ve Dünya Bankası''nın dayatmaları yüzünden uyguladığı liberal ekonomi programından vazgeçip sosyalizme döndü. Çünkü Mugabe, 1980 devrimiyle resmen sona ermiş olan sömürgeciliği artık fiiliyatta da sona erdirmek için kolları sıvadı…

Batı''nın son yıllardaki Mugabe aleyhtarlığı, Zimbabwe''deki insan hakları ihlallerinden filan değil, emperyalist dayanışmadan kaynaklanıyor. İngiltere, bütün Avrupa Birliği''ni ve dahî Amerika Birleşik Devletleri''ni türlü çeşit yollarla Zimbabwe hükümetine karşı seferber etmiş bulunuyor. Bir örnek: Mugabe''ye göre “İngiltere Başbakanı Tony Blair, ABD''yi Irak konusunda desteklemek için Zimbabwe''ye yaptırım şartını ileri sürdü ve ABD bu şartı kabul etti.”

Uzun lafın kısası: Emperyalistler / neo-kolonyalistler rant derdinde; Yalçın Doğan''a ne oluyor?

17 yıl önce
Yalçın Doğan"a ne oluyor?
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’
Bir sen bir ben bir de aile
Deprem gerçeği, ekonomi güvenliği ve TOBB Genel Kurulu’ndan yansıyanlar