|
“Yoksul Afrika” imajı emperyalist bir tezgâhtır!

Bütün Afrika''ya ışık saçan Gana devrimi, Afrikalılardan sonra en çok Arapgir/Malatya ahalisini heyecanlandırmıştı. Çünkü bu devrimi müthiş bir aşk, şevk ve belagatle takdim eden Arapgir Postası Başmuharriri Fethi Gemuhluoğlu, hemşehrilerini, Kwame Nkrumah ve arkadaşlarıyla yoldaş olduklarına ikna etmişti. İstiklal yolunda bir yoldaşlıktı bu. Türkiye ve Afrika, el ele vererek, emperyalizmin soysuz çarkına çomak sokabilirdi.

22 Mart 1957''de “Afrika''da Yeni Bir Devlet: Gana”yı heyecanla takdim eden, 19 Nisan 1957''de “Yıkılması Mukadder Olan Bir İmparatorluk: Büyük Britanya”nın Afrika''daki devrimci hareketlerle sarsılmasını kutlayan, 28 Nisan 1957''de “Uyanan Afrika”nın altını kalın çizgilerle çizen Gemuhluoğlu''na göre “Afrika''ya basiret ve dikkatle yeni ve hassas bir zihniyetle eğilmekte büyük maddi ve manevi menfaatlerimiz” vardı; “Tunus-Türkiye, Cezayir-Türkiye, Gana-Türkiye, Sudan ve Türkiye arasında hayırlı ve mes''ut inkişaflar beklemek vazifemiz”di.

Dünkü gazetelerde Türkiye-Afrika yakınlaşmasıyla ilgili bir yazı bulamayınca, “Neredesin Fethi Ağabey, neredesin Arapgir Postası?” demekten kendimi alamadım. Başbakan Erdoğan Afrika Birliği Zirvesi''ne katılıyor, kimsede tık yok. “Fethi Ağabey”in manevi evlatlarından bile tık yok. Yine de şükrediyorum. Başbakan''ın iki yıl önceki Etiyopya ziyaretini “Dünyanın en yoksul ülkesinde ne işi var? Afrika ormanlarında gezeceğine memleket meseleleriyle uğraşsın” diye cahil cahil konuşarak eleştiren kifayetsiz siyasetçiler ve entelektüeller bu defa sessiz kaldılar ya, buna da şükür.

* * *

Efendiler! “Yoksul Afrika” imajı emperyalist bir tezgâhtır. “Yoksul Afrika” dememeliyiz, “Yağmalanan zengin Afrika” demeliyiz. Afrikalılar yoksulluk çekiyor, çünkü Afrika sömürülüyor. Afrika sömürülüyor, çünkü biz Afrika''nın yoksul olduğuna inandırıldık. Afrika''ya acımaya, Afrika''dan ümidi kesmeye, Afrika''yı ölü yatırım olarak görmeye şartlandırıldık. Afrika dendi mi aklımıza en iyi ihtimalle üç-beş kuruş sadaka vermek geliyor; hepsi bu. Merak edip de sormuyoruz: Afrika ölü yatırım ise, ABD Başkanı Bush ve ekibi Afrika''ya niye çıkarma yaptı? Fransa ve İngiltere niye Afrika ülkeleriyle ortak platformlarda buluşup duruyor, anlaşma üstüne anlaşma imzalıyor? Çin''in Afrika''da bayrak göstermesi neden? Alman bankalarının Afrika''da ne işi var? Emperyalistlerin, bizi “Yoksul Afrika” edebiyatıyla oyalarken, Afrika''nın zengin hazinelerini bir güzel yağmaladıklarını ne zaman fark edeceğiz?

Paradan başka şeye itibar etmeyen anti-idealistlere sesleniyorum: Yağmaya katılmak için değil ama Afrika''nın zenginliğinden dürüstçe pay almak için olsun bu kıtaya adam gibi bir ilgi göstermeniz gerekmez mi?

İdealistlere sesleniyorum: Emperyalizmin pençesindeki Afrika''yla dayanışmaya girmeli değil misiniz?

Bir zamanlar Kara Panter lideri Richard Moore olarak New York sokaklarında fırtına gibi esen Afrikalı devrimci dostum Dhoruba Mujaheed Bin Wahad haykırıyor: “Biz zenginiz kardeşim. Bütün dünyayı besleyebilecek kadar zenginiz. Dünya altın rezervlerinin yüzde 70''i Afrika topraklarında. Stratejik öneme sahip 40 metalin 20''si Afrika topraklarında. Eti en lezzetli hayvanlar Afrika topraklarında. Nil nehri, Volta nehri, Gambiya nehri; dünyanın en güzel suları Afrika topraklarında. Kıtanın her tarafından bereket fışkırıyor, fakat sömürgecilerin alçakça tezgâhına geldiğimiz için bu bereketin hayrını göremiyoruz. Kolonyalizm döneminden kalma siyasi ve ekonomik düzenlemeler, ardı arkası kesilmeyen Batı komploları, Uluslararası Para Fonu/Dünya Bankası reçeteleri yüzünden hasta yatağından kalkamıyoruz. Komaya girdik, çıkamıyoruz. İnleye inleye can çekişiyoruz. Kabileleri birbirine düşürüyorlar, devletleri birbirine düşürüyorlar, Afrika''yı birbirine düşürüyorlar ve bu sayede neyimiz var, neyimiz yok, elimizden alıyorlar. Artık uyanmalıyız. Marcus Garvey''in, Malcolm X''in, Kwame Nkrumah''ın, Partice Lumumba''nın bir zamanlar yükselttiği bayrağı yeniden yükseltmeliyiz. ''Afrika Afrikalılarındır'' sloganını hayata geçirmek için canla başla çalışmalıyız…”

Bu mücadelede bize de büyük iş düşüyor. İHH, TİKA, Diyanet İşleri Başkanlığı, gibi müesseselerimizin Afrika''daki etkinliğini arttırarak ve etkinlik alanını genişleterek emperyalistlerin bu kıta üzerindeki maddi-manevi tahakkümünü elimizden geldiği kadar sarsmamız lazım. Sosyal yardımlar, teknik destekler, kültürel ve siyasi faaliyetler yetmez; Afrika''yla ticari ve ekonomik ilişkilerimizi alabildiğine geliştirmemiz de lazım. Bu ilişkilerin gelişmesi hem Türkiye''nin hem de Afrika''nın refahına hizmet edecektir.

Bundan iki yıl önce, Ankara''da, adını veremeyeceğim bir Afrika ülkesinin cumhurbaşkanı danışmanıyla görüşmüştük. Bu zât, ''Sömürge olmaktan kurtulmak için Türkiye''nin ülkemizde yatırım yapmasını istiyoruz'' demişti. Ne alâkası mı var? Alâka, nasipse yarın bu köşede.

17 yıl önce
“Yoksul Afrika” imajı emperyalist bir tezgâhtır!
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet