|
Bir Muhammet Ali Clay vardı

Anneannem sağ idi… Babam da… Kıbrıs Savaşı çıkmış mıydı tam hatırlamıyorum.



İlkokul ikinci sınıftaydım sanırım. Öğretmenimin ismi Keriman'dı. Mekan Çankırı'nın Kurşunlu ilçesiydi.



Evimizde televizyon yoktu. Tanıdıklar içinde sadece Keriman öğretmenlerde televizyon vardı.



Yıl 1970'lerin başıydı.



Bir akşamüzeri anneannem dayımların traktörüyle köyden çıka geldi. Evde ailecek oturuyorduk. Anneannem, kapıdan girer girmez babama seslendi.



“Mustafa Muhammed Ali Clay'ın maçını bana izletecek misin?”

dedi.



Babam biraz bekledi… “Gel hele bir otur, hal çaresine bakarız” diyebildi.



Sonra bir ara dışarı çıktı. Birkaç saat sonra ben uyuklarken dönmüş.



Hiç unutmuyorum, sabah saat 4 sularıydı. Bir ben kalmışım geriye herkes hazırlanmış; başta anneannem. Beni de kaldırdılar. Hep birlikte dışarı çıktık. Ortalık zifiri karanlık.



Ne olduğunu anlamadan Keriman öğretmenlerin evinin önüne ulaştık. İki katlı tipik Safranbolu evlerinden diyeyim de daha iyi anlayın. (Sonradan öğrendik ki babam akşam evden çıktığında doğruca Keriman öğretmene gitmiş. Durumu anlatmış. Her şeyi bir güzel organize etmiş.)



Kapıyı annem çaldı. İçeriden uykulu sesler geldi. Kapı açıldı. Hepimiz içeri buyur edildik. Sahanlıktan geçtik. Salona ulaştık. Ek sandalyeler filan konmuştu salona. Televizyon açıktı.



Biraz sonra anneannemin sesi duyuldu. “Tıp! Kimse konuşmasın. Konuşan olursa kolundan tuttuğum gibi kapının önüne koyarım” diye efelendi. Yerde sere serpe oturan biz çocuklar sustuk. Sandalyelere tünemiş büyükler de…



Ve siyah beyaz televizyonun beyaz camında,

beyaz şortlu siyah adam

ile, siyah şortlu siyah adam birbirine girdi.

Ringde boks maçı, Keriman öğretmenin evinde heyecan vardı

.



Bir oturup bir kalkıyordu anneannem. Babam takılıyordu, “Bak seninkisi yenilecek ha..” diye… Annem, “Mustafaa zılgıtı sen yiyeceksin” diye fısıldarken babamın böğrüne dürtüyordu…



Keriman öğretmen öğretmenliği bırakmış sabahın köründe misafirlerine ikramda bulunuyordu.



Sonra birden evdeki herkes ayağa fırladı. “İşte bu” sesleri duyuldu. Beyaz şortlu siyah adam yumruğunu havaya kaldırmış bağırıyordu… Siyah şortlu siyah boksör yerde kıvranıyordu…



Anneannem, ayakta “Benim aslan Clay'im” derken ağlıyordu…!


Muhammed Ali Clay

ile o gün tanış oldum.



Epeyce bir süre bir çok erkek çocuğa olduğu gibi bana da rol model oldu Muhammed Ali Clay.



O günden sonra okuldaki kavgalarda lakabım

“Clay”

di. Her savurduğum yumruktan sonra,

“Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım”

diye bağırıyordum.



Hatta Keriman öğretmen, okulun müsamere salonunda bana göstermelik bir ring yaptırıp, gösteri maçları bile düzenlemişti; o kadarını söyleyeyim…



Sonraki yıllarda onu renkli ekranlarda da izledim.



Uzun aradan sonra

Bosna'da Aliya; Türkiye'de Erbakan

ile gördüm.



Bir mihrabın dibinde dua ederken, Kabe'de ihramıyla tavafta gördüm.



Çocukluğum gençliğe, gençliğim orta yaşa döndüğünde, onu sevenleri bir bir kaybettim.



Ne anneannem kaldı bu dünyada, ne dayım, ne babam… Ne Aliya, ne Erbakan!



Ve şimdi de Muhammet Ali..!



Gidenler gittiler…



Geride kalan bizlerse bir süre daha anılarla yaşayıp sonra onların ardından…



Muhammet Ali'ye ve onu öylece sevenlerin ahirete göçenlerinin cümlesine rahmet diliyorum.



Gönül Çalap'ın tahtı…

Bugün nasip olursa ilk teravih kılınacak. Ve yine gece sahura kalkılacak. Bir Ramazan'a daha ulaştık. Hamdolsun.



Ramazan'ın bize, yakın çevremize, memleketimize, ümmete ve insanlığa hayır getirmesini dilerim. Zira, İslam dünyasının içinde bulunduğu buhrandan, “uçurumun kenarından” kurtulmasının tek çaresi, yeniden hakikate dönmekten; kodlarımıza sahip çıkmaktan geçiyor. Ramazan iklimi de buna en büyük vesile diye düşünüyorum.



Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez

beyefendi ile Ülke tv için Cuma gecesi bir söyleşi yaptım. Ramazan ile ilgili bölümde bu yılki Ramazan'ın teması olarak

“Gelin Gönüller Yapalım”

temasını seçtiklerini anlattı.



Nedeni ise, Yunus'un şu dizeleriyle özetledi:



Gönül Çalap'ın tahtı, Çalap gönüle baktı


İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise




#Muhammet Ali Clay
#Ramazan
#Mehmet Görmez
8 yıl önce
Bir Muhammet Ali Clay vardı
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon