|
Huseyn - can!

Huseyn-can! Usve-i hasene (güzel örnek) çizgisini kardeşin Hasan-Cân''dan alarak sürdürdün. Zibh-i Azîm olma muhteşem görevini yerine getirdin. İslâm''ın bir oyun olmadığını Kerbelâ''ya kanınla yazdın. Baban Ali-cân; milâdî yılbaşlarında şehadet örneğini verdi, ocak ayında şehadettin yüce mertebesine erdi, Huseyn-cân, sen de Hicrî takvimin ilk ayında "Nefs-i Mutmaine", "Seyyid-uş-Şuhedâ", "Zibh-i Azîm" ve "Mev''üde" olduğunu gösterdin. Şehadetinden (1328) yıl geçti, (2008) yılının 10 Ekim günü, güneş yılına göre (2008) yıl tamamlanacak. Heyhât! İslâm âlemi henüz senin ne yüce bir ni''met olduğunun farkında değil!

Böyle olunca da, Muharremimiz, Zilhiccemizden farklı olmuyor ve biz bardağımızı Kevser''den doldurmuyoruz. (Çeşmelerden bardağın doldurmadan kor isen/kırk yıl orda durursa kendi dolası değil! – Yunus) (Zilhiccemiz Muharrem olmaktadır- Şehriyar)

Yüce örneğinin değerini ve anlamını Muhammed İkbal bir asır önce çok veciz bir şekilde İslâm âlemi''ne İlân etmişti. Duyan oldu mu? Belki Şerîatî duydu, ne var ki bizde pek duyan olmadı.

Huseyn-cân, Fasih Dede''nin diliyle: senin bir damla kanına dokuz feleği dolduracak sayıda yakut taneleri aslâ bedel olamaz iken, biz bunun değerini bilemedik ve her birimiz kendi zevkimıze uygun çöpevleri kurduk. Yanlışlarda, önyargılarda, bâtıllarda direndik. Her birimiz kendi çöpevimize el konması "tehlikesi" karşısında duyarlık gösterirken ötekinin çöpevine dokunulduğunda "hay elleri dert görmesin!" diyoruz. Hele el konan veya yakılan çöpevi değilse, bir insancağızın barınağı ise, sevinçten kına yakıyoruz. Yâ hasreten alel-ibâd! Yazık insanlara!

Huseyn-cân! "çöpevlerini temizleyin, gönüllerinizi Sevgi Nuru''na, Sevgi Kevseri''ne açın!" diyenlerin işi zor! Bu sözlerden, "ilerici çöpevleri Federasyonları" da, "tutucu çöpevleri Birlikleri" de gocunuyor ve hücuma geçiyorlar. Senin Sevgi''nden habersiz olanlar, babalarından devraldıkları ve kokusu gitgi de dayanılmaz olan çöpevleri muzahrefatından birisine dokunulduğunun "vehm"ine dahi kapılırlarsa, gönüllerindeki dayanılmaz taaffünü, ufûneti; acı sözlerle ortaya saçmaktan âr etmiyorlar. (Yaktı Muhannes''in acı sözleri! –Pir Sultan Abdal). Huseyn-cân! Senin gibi Melâike Sevgilisi''ne sevgi duymayanların, seni sevenlere kin duymasına şaşılır mı?

Karşısındaki canavarların komutanlığını, dünyalık vaadiyle üstlenen Ömer İbn Sa''d, Senin Küçük Ali'' nin (Ali Asgar) cennet kokulu nârin boynunu okla deldirdi. Oysa bu cinayetinden sonra dahî, yanında kendi küçük çocuğu olsaydı ve bir süre için sana emanet etseydi, sen o''nu Küçük Ali''n gibi gözetir ve babasına iade ederdin.

Sen "El-Emin"in oğlusun! Senin örneğini halefin İmâm-ı Seccad sürdürdü. Mervan; eşini, kızını ve altın ve mücevher kasasını, oğlun ve halefinden başka emanet edecek kimse bulamadı ve emanetlerini bir süre sonra ondan aldı. Baban Ali-cân da, Yüce Sevgili''nin, "sana kötülük yapana, ilk kötülükten, ikinciden... sonra da iyilik yapar mısın?" sorusuna sürekli aynı cevabı verdi: -Evet! Nihayet şöyle- dedi: -Ya Resulallah! Bilirsin ki, benim –sayı ne kadar artsa- cevabım değişmeyecektir. Elbette Yüce Sevgili bunu biliyordu. "Ali''yi niçin bu kadar çok seviyorsun?" diyenlere, Sevgisinin sebebini göstermek için soruyordu.

Huseyn-cân! Çöpevlerinden yayılan dayanılmaz kokusu, Senin ve Senin yanında ebedî olan Kerbelâ şehitlerinin eşsiz râyihasını duymamızı, "Sevgili''nin kokusu sinmiş Hukuk"a erişmemizi engelliyor. Kendi çöplerimizin kokusuna alıştığımız ve artık bu kokuyu alamadığımız için, komşunun çöplerinin kokusunu alıyor ve sık sık karşılıklı sövgülerle sokağa dökülüp biribirimize saldırıyor, sonra da yine kendi çöplüğümüzde ötmeye dönüyoruz.

Huseyn-cân! Senin Sevgine ulaşamayan; Senin kokunu alamaz ve kendi kokunu alamaz ve kendi çöplerinin kokusunu misk-ü anber kokusu zanneder. Bize, toprağından bir koku ulaştır Huseyn-cân! Ancak böyle çöpevlerimizi boşaltma ve gülsuyuyla yıkama ihtiyacını duyabileceğiz.

Huseyn-cân! Bir yarar umarak Sevgi iddiasına kalkışmak; gerçek sevgi demek değildir. Bu sebeple, Sen, bizim Sevgimiz''e ihtiyacın varmış gibi göründün ve bizim Sana ağlamamızı, yüreğimizin yanmasını istedin. "Beni anmayın, bana yanmayın, ağlamayın!" deseydin, Senin Sevgi''ne ulaşmış olanların bir çoğu da bu saadetten yoksun kalırdı. Başka mazlûmlara da lâkayd kalmayı sürdürürdü. Senin Sevgin İnsanlığın Sevgi''de eğitilmesi, İblis ve Nefs-i Emmâre''den kurtulabilmesini sağlar. Ancak; Sevgide hesap yapılmaz, bu sebeple, Kur''an-ı Kerîm Ehl-i Beytin başı olan Yüce Sevgili''nin Sevgisinin ve ondan ayrılmayan diğer Ehl-i Beyt ferdlerinin Sevgisinin zorunluluğunu bildirmiştir. Ehl-i Beyt Sevgisinin "yararlı" olduğunu söylememiştir. Ne var ki Allah''ın bir insanı sevmesi için –rahmet etmesi için değil, sevmesi için!- Ehl-i Beyt sevgisinin şart olduğu apaçık ilân edilmiştir. Sen, bir insanın sevilmesi için aradığımız bütün nitelikleri apaçık taşıyan, bu sebeple de bizim Sevgi rehberimiz olansın!

Çöpevlerinin gitgide dayanılmazlaşan kokusundan, çöpevleri önündeki bitmez tükenmez kavgaların gürültüsünden bîzârız Huseyn-cân! Senin Sevgin olmasaydı, bu Dünya bize cehennem olurdu. Selâm, sevgi şükrân sana Huseyn-cân! "Teşne leblerine kurban!"

16 yıl önce
Huseyn - can!
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!