|
Sevgi rehberliği

Ey Azizan, “Alisiz Alevîlik” oluyorsa, “İslâmsız müctehidlik” niçin olmasın? Esasen diğer İbrahîmî dinler alanında da “Musasız Musevîlik” ve “İsasız İsevîlik” tezahürleri yok mu? İmdi; “duygusal değil, bilimsel olalım, dinler esasen toplumbilimsel görüngüler demektir” diyerek hareketsiz mi kalalım? Bir sevgi hamlesine ihtiyacımız yok mu? Sevgili''yi gözden ve gönülden ırağ kılmış isek eylemimiz sevgi hamlesi demek olur mu? Yoksa bir “İmansız İslâm” hamlesi mi olur? Sevgi ve îman özdeş değil midir? Bu fasid daireden çıkmamız için “Vesile”ye gerek olduğunu Kur''an-ı Kerim söylemiyor mu? “Vesile” nedir? Yoksa “Vesile kimdir?” diye mi sormak gerekir? “Kimdir?” sorusu daha doğru bir soru olsa gerek! “... Bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin!” “Vesile”, Allah''ın buyruğuyla bu tavsiyeyi yapan kimseden başkası olabilir mi? O kimse, Yüce Sevgili değil midir? Yüce Sevgili''nin sevgisini devreden çıkararak sevgi hamlesi yapılabilir mi? Ehl-i Beyt Sevgisi de Yüce Sevgili''nin sevgisinden ayrılabilir mi? “Sevgisiz İslam” mümkün müdür? “Sevgisiz İslâm”; “Ümitsiz İslâm”, “İmansız İslam” ile aynı değil midir?

Ey Azîzan, Ehl-i Beyt''i gönüllerinden ve ardından da “okullar”ının İslâm müfredatından “tard ve teb''îd” etmeye kalkışan “ilâhiyatçı”ların ilâhiyatının bir işe yaradığını gördünüz mü? Bundan sonra da “Kur''an''da insan hakları diye bir kavram yok, şu halde insan haklarını unutun, Kur''an''da türban yok, şu halde türban deyû direten cehennemi, bir nev''i Ziverbey Âhiret köşkünü hakkeder” diyen nev-zuhûr müctehidlerin zuhurundan başka ne işe yarar bu “ilâhiyat” adını verdiğiniz külâhiyat?

Aslında bu gibi müctehidlere, kendi muhakemeleriyle, şu tavsiyeyi yapmak lâzım: “Kur''an''da ulusalcılık diye bir kavram yok, şu halde zinhâr ulusalcılık yapmayın, yoksa cehennemlik olursunuz!” Ne var ki mantık da Sevgi''den yoksun olursa, sâdece “bâtıl”ı çürütmeye yarar, yoksa Hakk''ı bulmada tek başına işe yaramaz “İslâmsız müslümanlık” mezhebinin müctehidleri, “Kur''an''da cariye var, köle var, insan hakları yok, türban yok, şu halde türbanlılar cehennemliktir” dediklerinde “Kur''an''da kravat var mı? Şu halde kravatlılar niçin cehennemlik değildir?” diye sormak bize kolay bir zafer kazandırır, ne var ki sevgi coşkusunu vermez. Ehl-i Beyt''i devreden çıkaran bir “okul”un mukallîdi, izleyicisi isek, “Kur''an''da şiddet var, kadına karşı ayırımcılık var, kölelik var” diyenlere karşı; içimizden “hakkın var!” demekten başka ne yapabiliriz? Dışa karşı yapacağımız açıklamalar ne olabilir? Bunların da neler olduklarını hepimiz bilmiyor muyuz? Gözden geçirelim: -Hüsn-ü kubh ayırımı, aklî değil, şer''îdir. Cariyelik İslâm''da varsa, aklen eleştirilemez, kadına karşı şiddet varsa yine öyle, recm cezası Kur''an''da yok, fakat İslâm''da da yok diyen kızıl kâfir olur!- Kur''an''da akla uymayan veya uygar ve çağdaş insanın zevkini inciten nesneler, bu arada şiddet de vardır, olması da tabiîdir, çünkü vahiy de fundamentalistlerin anladığı anlamda değildir, son tahlilde Kur''an peygamberin sözü demektir, o da yanılabilir. Artık anlayın yahu, benim çağdaş bir ilâhiyatçı olarak peygamberden daha üstün olduğumu mutlaka apaçık söylemem mi gerekiyor? - İslam''da akıl ve vahy arasında çelişki ve karşıtlık olmaz, mülâzeme ilkesi temel muhakeme ilkesidir, ancak: yavaş olun, ictihad edebilmek için müctehid olmak gerekir, nass varsa müctehid de ictihad edemez, nass da sadece Kur''an-ı Kerim değildir, şu halde meselâ Ehl-i Beyt''in de “recm”i uyguladığına dair hadîs varsa, recme itiraz edemezsiniz! (Bu sonuncu beyan, Ehl-i Beyt''i şeklen kabul edenlerin, fakat iyi tanıyamayanların beyânıdır.)

Ey Azîzan, görülüyor ki “-Güzel kimdir?- Güzel''i uygulayandır - Güzel nedir? - Güzelin uyguladığıdır” fasid dairesinden çıkmadıkça, İslâm''ı mustaz''aflara tebliğ etmenin imkânı yoktur. Bir mülâzeme ilkesi vardır bir de bu ilkeden içerü! Güzel nedir? Aklın ve gönlün ittifakla kabul ettiğidir - Güzel kimdir? - Güzel''i tebliğ eden ve Güzel''i yaşayan, Kur''an-i Nâtık olanlardır. Yüce Sevgili ve Ehl-i Beytidir. Yüce Sevgili''den önceki sevgi elçileridir. Ehl-i Beyt sevgisinde fânî olanlardır.

Fasid daireden (kısır döngü) çıkarak Yüce Sevgili''nin sevgi dairesine girelim. Yalnız “akl için” değil, sevgi için de tarîk birdir. Sevgi''den, bâtılın ve zulmün sâdır olmasına imkân yoktur. Kur''an-i Kerîm ile Kur''an-i Nâtık arasında tezad ve tenâkuz olması da muhâldir. Selâm ey hem-hâl olan Azîzan!

16 yıl önce
Sevgi rehberliği
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet