|
Tahir Elçi’yi kim öldürdü!
Tahir Elçi, Dört Ayaklı Minare ve Kasım Padişah isimleri ile de bilinen Diyarbakır Sur'daki Şeyh Matar Camii'nin terör saldırılarından zarar görmesi üzerine yaptığı basın açıklamasının ardından öldürüldü.

Elçi'nin son sözleri, “Tarihi bölgede birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz” oldu.

Merhum Tahir Elçi, CNN Türk'te sarf ettiği “PKK terör örgütü değildir” sözleri nedeniyle gündeme oturmuştu. Ancak Elçi, şüphesiz barışı en çok isteyen isimlerin başında geliyordu. Zaten son basın açıklamasında kullandığı ifadeler bunu açıkça gözler önüne seriyor.

Elçi'nin son mesajı “Operasyonlar esnesin, yasadışı silahlı gruplar ilçeden ayrılsın, hendekler kapatılsın” idi. Tahir Elçi, bu çağrıyı Mardin Baro Başkanı Çelebi Aras ile birlikte yaptı. Belli ki bu konuda bir çalışma ve görüşme trafiği içindeydi.

Tahir Elçi'nin katledildiği gün Meclis koridorlarında karşılaştığımız AK Parti Diyarbakır Milletvekili ve bölgenin tanınmış isimlerinden Galip Ensarioğlu, “Çok üzgünüm, fikren HDP'li olmakla birlikte kimden gelirse gelsin yanlışlara karşı çıkan, HDP ve PKK'yı eleştirebilen değerli bir barış ve hukuk adamını kaybettik” dedi.

Elçi'yi katleden tetiği kimin çektiğini bilmiyoruz. Kasıtlı bir suikast mı yoksa bölgede çıkan çatışmada bir kaza kurşunuyla mı hayatını kaybetti bilmiyoruz. Bunu öğrenmemizi engellemek için PKK elinden geleni yaptı. Her defasında olay yeri inceleme ekibine saldırdı. Ama bir şeyi çok iyi biliyoruz, Tahir Elçi, her davranışı ve açıklamasıyla KCK Sözleşmesi'ne aykırı hareket etti.

Evet, PKK 2005'ten sonra farklı bir yapılanmaya geçti. KCK diye sıkça duyduğumuz, Kürtçe; Koma Civaken Kurdistan, Türkçe; Kürdistan Topluluklar Birliği olarak adlandırılan yapılanma. KCK yapılanmasının bir de 'Kenan Evren'vari bir sözleşmesi var. Tıpkı darbecilerin anayasaları gibi uzun bir öz sözü var. Sözleşmenin her yerinden demokrasi fışkırıyor ama son sözü Önderlik söylüyor. 12 Eylül darbecilerinden o kadar etkilenerek hazırlanmış bir sözleşme ki mesela 12 Eylül Anayasası'nın 3. maddesinde Türk Bayrağı'nın tarifi var. KCK sözleşmesinde de 3. maddede bayrak tarifi yapılıyor. En önemli benzerlik ise şu: “Kürdistan toplumu içindeki her türlü gericiliğe karşı mücadele eder.”

Her ne kadar sınırlar belirtilmese de sözleşmeye göre, Kürdistan'da doğup yaşayan veya KCK sistemine bağlı olan herkes yurttaştır. Yani Tahir Elçi Şırnak Cizre'de doğduğuna ve Diyarbakır'da yaşadığına göre zorunlu olarak KCK yurttaşıydı. Dolayısıyla sözleşmede yer alan görevlerle yükümlüydü. İşte bir KCK yurttaşının uymakla yükümlü olduğu bazı hükümler:

* Meşru savunma savaşı hali durumunda yurtseverliğin bir gereği olarak yurdun, temel hak ve özgürlüklerin savunulmasına aktif katılma yükümlülüğü vardır.

* Her KCK yurttaşı mükellefiyeti gereği vergilerini ödemekle yükümlüdür.

* Yurtdışında yaşayan ve çalışan KCK yurttaşlarının ülkeye dönme, ülkedeki temel özgürlük hak ve görevlere katılma sorumluluğu vardır.

* Herkes meşru savunma için hazırlıklı olmakla ve meşru savunma çalışmalarını desteklemekle yükümlüdür.

* Herkes meşru savunmayı gerektirecek değişik haller oluştuğunda koşulların gerektirdiği direniş mücadelesine girmekle yükümlüdür.

Peki, bu yükümlülükleri yerine getirmeyen KCK yurttaşını nasıl bir son bekliyor? Sözleşmeye bunu da yazmayı ihmal etmemişler. Sözleşmede çeşitli kademelerde mahkemeler yer alıyor. Bu konuyu çok önemsemişler ki konuyu Yüksek Adalet Divanı'na havale etmişler. Parantez içine İstiklal Mahkemesi demeyi ihmal etmişler. Onu da ben ekleyeyim. KCK'nın Adalet Divanı Mahkemesi, tıpkı İstiklal Mahkemesi gibi kararları kesindir. İtiraz mercii yok.

Yüksek Adalet Divanı: KCK Sözleşmesi ile belirlenen demokratik halk sistemini savunmak, sözleşmeye aykırılık durumlarını gidermek ve uyuşmazlıkları çözümlemek,
teslimiyet ve ihaneti yargılamak
ve KCK Sözleşmesinin yargı alanında uygulanmasını sağlamak ile görevlidir.

Tahir Elçi, hiçbir zaman PKK'nın
ihanet
hendeklerine
teslim
olmamıştı.

Merhum Elçi'nin son istediği insanlık tarihinin kadim mekanlarında silahların susmasıydı. PKK, Elçi'nin vasiyete dönüşen bu sözüne rağmen, vefatının üzerinden günler geçmeden Osmanlı'nın Diyarbakır'daki ilk eseri olan Kurşunlu Cami'yi ateşe verdi.

Sahi Tahir Elçi'yi kim öldürdü?
#Tahir Elçi
#diyarbakır
#pkk
8 yıl önce
Tahir Elçi’yi kim öldürdü!
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet