|
Ekonomi teorileri de yargılansın

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi''nde 1988 yılında başladığımız iktisat eğitiminde bize büyük büyük profesörler ilk olarak fiyat teorisini öğretmeye başlamışlardı:

"Fiyat arz ve talebin kesiştiği noktada oluşur" dediler.

İlerleyen yıllarda ise iktisat teorileri aldı başını gitti. Mesela bugünlerde yeniden çok moda haline gelen Keynezyen model de iktisat eğitimimizin bir parçasıydı. Milton Friedman ise monetarist (parasal) teorisini oluşturmuştu. Beklentilerin ekonomi üzerindeki eğitimine gelince ise ''Rasyonel Beklentiler Teorisi'' karşımıza çıkmıştı.

İktisat Fakültesi''nde derslerimizin bazılarına hiç girme gereği bile duymazdım oysa. Ders notlarını ise hocalarımızın söylediğinden daha fazlasını not eden Nurdan arkadaşımdan alır ve sınavlarla işi kapatırdım.

Birkaç yıl böyle gittikten sonra beni ifade eden açıklamayı Prof. Dr. Mehmet Altan sınıfta söyledi: "Üniversite dediğiniz şeyin üçte biri bu sınıflarda öğreniliyorsa üçte ikisi şu dışarıdaki koridorlarda öğrenilir."

Şimdi hayatın içerisine atıldığımda bu sözün ne kadar da gerçek olduğunu her gün bir kez daha öğreniyorum.

Mesela şu iktisat teorilerini bir alın ve ülkemize uygulayın bakalım. İlk dersimizde anlatmaya çalıştıkları fiyat teorisini ülkemizde sorgulayalım mı?

Yıl 2003

1- Petrol fiyatları o tarihten bu tarihe en az dört kat artıyor.

2- Çalışanların maaşı ise mesela kamu sektöründe daha az arttığını kabul edersek en az iki kat artıyor.

3- Ve araç fiyatları da o tarihten bugüne yaklaşık yüzde 150 oranında artıyor.

Ama Danıştay karar veriyor ve Ankara''da toplu taşıma ücretlerini 2003''e çekiyor. Şimdi soralım bakalım bu karar ne ifade ediyor? Hizmetin maliyetleri bu kadar yükseliyor ama Danıştay iptal ediyor.

Bir ülkede yargı bu kadar olaya müdahale etmeli mi? En azından kendi kararlarını kendilerine de emsal kabul etmeleri gerekmez mi? Mesela başkalarının fiyatına bu müdahaleyi uygun bulan yargı acaba kendi maaşlarını da o yılki seviyeye çekmeyi kararlaştıramaz mı?

Toplumun yönetimi demokrasi ve halk egemenliği ise toplum o egemenliği denetleyecek seçim gibi bir seçeneğe sahiptir. Bu örneğe özelleştirme kararlarında da sıkça rastlıyoruz zaten. İzmir Limanı için yıllardır bekleyip sanki tuzak gibi geç karar verilirken, TEKEL işçilerinde üç-beş günde karar çıkıverdi.

Son söz: Ülkede siyaseti siyasi kurumlar yapmalıdır.

14 yıl önce
Ekonomi teorileri de yargılansın
Çamur ve izi
Danıştay iptal etse de ‘dayanışma aidatı’ nasılsa her toplu sözleşme metnine giriyor
Mekânın şerefini içinde oturanlar sağlar
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet