|
Koca devlete karşı zavallı ben!

Bir tarafta koca koca devlet kurumları, diğer tarafta zavallı ben. Tıpkı Merkez Bankası''nın uzmanlarınca yapılan araştırmaya karşılık Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan''ın durumu.

Zafer Çağlayan''ın Merkez Bankası araştırmasında çıkan sonuca itirazını hatırlayınız. Merkez Bankası araştırmasında dış ticaret açığının ana sorunu olarak kaliteli ara mal ihtiyacından doğan ithalat bulunmuştu da, Zafer Çağlayan 27 yıllık sanayici tecrübesi ile bunun doğru olmadığını söylemişti. Sen misin bilimsel çalışmaya kişisel tecrübenle karşı çıkan diye Bakan Çağlayan''ı eleştiri hücumuna tutmuşlardı.

Şimdi durum yine aynı ama bu sefer benim bir unvanım veya makamım yok. Bu nedenle ben zavallı konumundayım.

Geçen yıl da aynıydı aslında. “Küresel kriz geliyor, tedbir almak lazım” diye bu satırlarda çığırırken bakanlardan “ne krizi, kriz miriz yok” açıklamaları geliyordu. Bakanlara bağlı koca devlet kurumlarının bilimsel çalışmalarına bakınca zaten duruma nasıl yaklaştıkları da açıkça görülüyordu. Mesela Merkez Bankası ekonomide daha bir canlılık, enerji fiyatlarında bir yüksek fiyat beklentisi ile 2009 yılı cari açığını 50 milyar dolar olarak öngörmüştü.

Bir diğer büyük devlet kurumu olan maliye ise bütçede vergi gelirlerini sanki ekonomide canlılık sürecek düşüncesi ile 202 milyar lira ve bütçe açığını 10,4 milyar lira öngörmüştü.

Peki, ne oldu?

Vergi gelirleri 10 ayda 139 milyar lirada kaldı. Hatta yıl içinde yeni vergi artışlarına rağmen ancak bu kadar vergi toplanabilmişti. Bütçe açığı ise şimdiden 43 milyar 232 milyon liraya dayandı. Bu arada bütçe açığı çok olacak diye yıl içerisinde sanayinin ana girdilerinden akaryakıt gibi ürünlerin vergisi artırılmasına rağmen bütçede bu açık oluştu.

Ya Merkez Bankası''nın 50 milyar dolarlık cari açık hedefi ne oldu? Biliyor musunuz yılın ilk dokuz ayında cari açık 8 milyar 644 milyon dolarda kaldı. Nerede 50 milyar dolar nerde 8 milyar dolar… Nerde 10 milyar dolar nerde 43 milyar dolar. Oysa bu planlamaları koca koca kurumlar yapmamış mıydı?

Bütün bu geçmiş sapmaları neden yazıyorum? Şimdi 2010 yılına giriyoruz ve planlar yine kademeli iyimserlik üzerine kurulmuş vaziyette. Ya bir kriz dalgası daha gelirse, ya Obama''nın da değindiği gibi bir dip daha yaşarsak?

Koca koca devlet kurumları var mı bir -B- planınız? Şimdi zavallı benim bazı tespitlerimi aktarmak istiyorum:

2006 sonunda dolar 1,45''lerdeyken “nereye kadar çıkar” görüşleri piyasada dolaşırken zavallı ben doların nereye kadar düşeceğini sorguluyordum. Ama her şey düzeldiğinde bu sefer 2007 son çeyreğinde borsalardaki yükselişi ve petrol fiyatının artışını krize giden yol olarak aktarıyordum:

“Petrol sistemi çöküyor, ekonomiler tehlikede 11 Kasım 2007”

“Krize giden yol ve fırsatlar 04 Ocak 2008”

“Dünya çıldırmış olmalı-kaosa giden fiyatlar 28 Şubat 2008”

“Ekonomi çok iyiymiş, bizi kim kandırıyor 30 Temmuz 2008”

“Krize karşı cesur durmak 18 Eylül 2008”

“Yarının güzel haberleri 02 Kasım 2008”

“İktisatçılar krizi, finansçılar fırsatı konuşuyor 13 Ocak 2009”

Zavallı ben 2009 yılında borsalarda başlayan yükselişin aşırıya kaçması halinde yeni bir kriz hazırlayıcısı olacağını söylüyordum. Bu nedenle her borsa artışının aslında yeni parasal balonlar ile 2010 yılına kriz gebeliği yaptığını yazıyordum. Roubini bile bir ara ışık görürken ben o ışığı göremedim. Kriz kesinleşmişti ve sadece zamanı tam belli değildi. Ama en azından seviyeden çok süresinin uzun olacağını biliyoruz.

O gördüğünüz ışık bir sonraki büyük tünele girmeden önceki son ışık. Makro hedeflerimize göre araba yolda mı gidecek, tünelde mi? Kemerleri erken sıkmanın sıkıntısı bakalım bu sefer kimin kellesini götürecek?

Zavallı ben!

14 yıl önce
Koca devlete karşı zavallı ben!
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...