|
Tükendi nakti ömrüm, dilde sermayem bir ah kaldı

Defolu tişörtleri sırtımıza çekerek ve giyerek siyah pantolonlarımızı, kuşları ürkütmeye gideceğiz bugün. Pembe yanaklıları korkutmaya ve şehir çocuklarını gözlerinin tam ortasından vurmaya gideceğiz. Uyduruk deriden ve inadına boyasız ayakkabılarımızın üstünde yaylanarak, potansiyel suçlu ve "tut merkeze götür" türünden pozlar takınıp geçeceğiz caddeleri ve sonra geri dönüp bir volta daha atacağız. Sonra bir volta, bir volta, bir volta daha. Bizi görenler kaçacak ve bir makas gibi yırtarak "çılgın kalabalığı" kendi kanunlarımızı uygulayacağız. Korku ve şiddet yayacağız meydanlara. Afişleri yırtıp, banklara isimlerimizi kazıyacağız. "Cıstak" müzikler eşliğinde topukladığımız "Doğan görünümlü Şahin"lerle uçacağız üstünüze. Ardımızda cırtlak yüzler ve dehşetten can eriği gibi büyümüş gözbebekleri bırakarak, kendi estetiğimizi yaşayacağız. Kendi estetiğimize gömecekler bizi ve ağzımızı açmadan büyük cümleler kuracağız. Tek kelime söylemeden konuşacağız, alnımızla, elmacık kemiklerimizle ve kum torbası döverek sertleştirdiğimiz yumruklarımızla konuşacağız yalnızca.

Kur''an kursu, teravih namazı, futbol maçı, asker uğurlama, Müslüm konseri ve kung-fu salonlarında beslediğimiz zihnimiz ve omuzlarımızla zorluyoruz hayatı. Hiçbirşey aldatamıyor bizi ve bitmez tükenmez zekamızla, kendiliğinden ve terbiye edilmemiş zekamızla oyuyoruz altını "beyaz konaklar"ın. Kapılarını çalıp truva atları salıyoruz içeri. Kıvranıyor kuştüyü yataklarda "medeniyet". Kıvranıyor ekmeğimize, sütümüze, buğdayımıza ve hatta ümüğümüze uzanan el. Kırıyoruz önümüze dikilmeye kalkanı ve birbirinden ayırt edilemeyen milyonlarca surattan oluşan o dehşet ordumuz, hayatı kaldırıp kaldırıp yere vuruyor. Bütün ofisleri, bütün şubeleri, bütün mağazaları, bütün plazaları bir gecede dikip, bir gecede yer ile yeksan ediyoruz. Dalıp atardamarlarına hayatın, bu beyaz uygarlığın kalbini deşiyoruz. Kan diye bizi taşıyor minibüsler, otobüsler, tramvaylar şehrin anatomisine ve şehri avcumuzun içine kıstırıp canını yakıyoruz beyazların. Bağırıyorlar bir ağızdan. Fakat kulaklarımız sağır bizim. Gözlerimiz kör. Karnımız aç. O yüzden oturup önüne çiğ çiğ yiyoruz "medeniyet" denilen beyaz eti. "Gözlerine inanamıyor" okumuşlar, çok okumuşlar ve çok çok okumuşlar tayfası, bizi medeniyet sofrasına bağdaş kurmuş görünce. Yiyin lanetliler yiyin, bu han-ı iştiha sizin.

25 yıl önce
Tükendi nakti ömrüm, dilde sermayem bir ah kaldı
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet