|
Anna Lindh: Tanıyanlar anlatıyor

Özellikle AB''ye tam üyelik sürecini de göz önüne alınca, benim Cumhurbaşkanı adayım tereddütsüz İlter Türkmen''dir. Ah bir de askeri rejime Bakan, MHP''den aday olmasaydı...

DYP Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün, İsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh''in geçenlerde gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinden çok şikayetçi. İlgin''in şikayeti, birçok siyasetçi ve gazetecinin ısrarla eleştirdikleri ilişkilerle de sınırlı değil. DYP milletvekili, Bakan''ın üzerindeki "mini etek"den de şikayetçi. "İsveçli bakanın böyle bir havada mini etek ve kot yelekle gezmesi uygun değil"(!) diyor. İlgün belki de haklı; AB "müktesebat"ına bakmak gerekir. Bakalım birliğin "kıyafet yasası" Anna Lindh için hangi kıyafeti öngörüyor.

Türkiye işte böyle tuhaf bir ülke oldu. İsveçli Bakan''ın derdi ne, objektiflerini masanın altına kaydırmış foto muhabirleri ve siyasetçilerimiz neyin peşinde?

Anna Lindh''in ziyaretine gazetelerdeki bazı köşe yazarlarından ve farklı siyasal odaklardan gelen tepkileri biliyoruz. Bu tepkiler özetle "Ne oluyoruz? Burası müstemleke mi?" şeklinde ifade edildi. Bence bunları bir kenara bırakalım; bunlar aktarılmaya ve yorumlanmaya değmez. Eğer konuk Bakan''ın derdini gerçekten anlamak istiyorsak, kendisiyle görüşme fırsatı bulmuş ve "mini etek" paniğine kapılmamış kişilere kulak verelim.

Basında yer alan bir haberden öğrendiğimize göre, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sema Pişkinsüt''ün söz konusu ziyaretle ilgili yaptığı değerlendirme çok aydınlatıcı. İnsan hakları ihlallerine karşı ciddi çıkışlarıyla tanıdığımız Pişkinsüt, İsveçli Bakan ile yaptıkları görüşmede karşı tarafın Öcalan, Zana ve insan hakları ihlalleri konusunda kendilerini sorgular bir tarzda konuşmadığını belirterek şöyle devam etmiş: "Lindh ile görüşmemiz, siyasi nezaket ve dostluk havası içinde geçti. Gelen bir yabancı heyete, ''Şu koşullarda görüşeceksiniz, şunları şunları sormalısınız'' denilemez. Eğer hazırlıklı ve eğitimli iseniz, yanlışlarınızı ve eksiklerinizi biliyorsanız bu konuşmalar seviyeli oluyor." İşte size kendisini olduğu gibi başkalarını da "coşturmaya" kalkışmayan aklı başında bir açıklama.

Anna Lindh ile görüşme fırsatı bulan bir diğer isim de İlter Türkmen''di. Türkmen bu görüşmeye aralarında yer aldığı bir kısım Hürriyet yazarıyla birlikte katılmış. Eski Dışişleri Bakanı ve Büyükelçi (Türkmen''in bu sıfatlarını özellikle hatırlatıyorum; O "bizim" gibi değil. O bu işleri uzun yıllar masanın bir yanında yer alarak yürütmüş bir kimse), Anna Lindh''in ziyaretinin önemli olduğunu vurguladıktan sonra (bu önem hem Helsinki zirvesi öncesindeki tavrından, hem de 2001 yılında AB dönem başkanlığını üstlenecek olmasından kaynaklanıyor) konuk Bakan''ın "genel olarak Türkiye''nin sorunlarına yaklaşımında yadırganacak fazla nokta yok"tu diyor. Anna Lindh''in Kürtlerle ilgili sözleri de Türkmen''i şaşırtmamış: "Anna Lindh''in demokratikleşme çerçevesinde Kürt kökenlilere verilecek haklar konusunda söyledikleri de AB Komisyonu''nun çizdiği parametrelerin dışına çıkmıyor(...) Bizden beklenen ''Kürt kökenli Türk vatandaşlarının kendi doğal dillerini kullanmak ve kültürel geleneklerini sürdürmek haklarını'' tanımak" Türkmen''e göre bu fikirlere kimse şaşmamalı; İsmail Cem''in Helsinki sonrası sözleri ve Başbakan Ecevit''in Şansölye Schröder''e yazdığı mektupta dile getirdikleri çok mu farklıydı? Türkmen''in son gelişmelerle ilgili şu yaklaşımını da çok sevdim: "Ecevit şimdi Lindh''e, PKK''nın siyasi mücadeleye başlamasının yeni adımlar atılmasını engellediğini söylemiş. Peki, bu adımlar atılmazsa siyasallaşmanın ve radikalleşmenin çok daha geniş boyutta olacağından şüphesi var mı? Problem, Öcalan''ın safdışı edilmesini izleyen gelişmelerin yarattığı kritik ortamda, tutarlı ve gerçekçi bir politikayı bir türlü üretememizden kaynaklanıyor. Yalpa vurarak, zor kararları ertelemek için bahaneler arayarak bir yere varamayız."

Görüldüğü gibi Hürriyet''te bile sağduyulu, bilgili, soruna gerçekten nüfuz edebilen kalemler eksik değil. (Bir an için aklıma geldi: Türkmen gibi bir yazarın görüşlerinden gazetenin "Başyazar"ı niçin hiç yararlanmaz. 26 Şubat tarihinde "İğrenç bir zihniyet" başlıklı yazıyı kaleme alabilen birisinin bırakın diğerlerini kendi gazetesini bile lâyıkıyla okuduğu söylenebilir mi?) Bir iki kez daha değinmiştim; İlter Türkmen son dönemde çok nitelikli yazılar yayımlıyor. Demek ki "Hariciye"den umut kesmekte biraz aceleci davranmışız! Hadi bari yeri gelmişken şunu da söyleyeyim: Özellikle AB''ye tam üyelik sürecini de göz önüne alınca, benim Cumhurbaşkanı adayım tereddütsüz İlter Türkmen''dir. Ah bir de askeri rejime Bakan, MHP''den aday olmasaydı...

Oktay Ekşi''nin "İğrenç bir zihniyet" olarak nitelediği zihniyeti tanımaya önümüzdeki yazılarda da devam edelim. Sırada ilk olarak Milliyet''ten Şahin Alpay''ın Anna Lindh ile gerçekleştirdiği görüşme var. Sonra yine Alpay''ın iki yazısı dolayısıyla "azınlık" sorununu gözden geçireceğiz. Entellektüel Bakış''ta Naki Özkan''ın Prof. Bakır Çağlar ile yaptığı röportaj da çok işimize yarayacak.

Hadi hayırlısı...

24 yıl önce
Anna Lindh: Tanıyanlar anlatıyor
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu