|
"...baskı ve şiddet kullanarak türbanı hakim kılmak"

İddianameyi görmedim, gazetelerde yayımlanan haberlerden hareketle yazıyorum..."Danıştay saldırısı"nın iddianamesi tamamlanmış. Savcı saldırı ile "baskı ve şiddet kullanarak türbanı hakim kılmak" istendiğini ve "cumhuriyetin hedef alındığını" belirtmiş.

Hürriyet'in haberine iddianamede "Eylemlerin mahiyetlerine bakıldığında saldırıların türban ile ilgili karikatür yayınlayan basın kuruluşuna ve T. C. Devleti Kanunları'na göre karar veren yargı mensuplarına karşı yapıldığı kişisel bir neden ve husumetin olmadığı görülmektedir" tespitinden sonra şöyle devam edilmiş:

"Türban olarak bilinen bir örtünün baskı, şiddet ve tehdit kullanılarak topluma hakim kılınması amacıyla örgütün kurulması ve bu amaca uygun eylemler gerçekleştirilmesi mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike olduğu gibi vasıfları T.C. Anayasası'nda yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs olarak değerlendirilmiştir. Oluşum, toplum üzerinde baskı kurmak, kendi deyimleriyle ders vermek amacıyla örgütlenmiştir. Terör örgütlerinin kuruluşunda amaç, önemli bir unsurdur. Türbanı korumaya yönelik örgütlenmiş oluşumda da husus açıkça görülmektedir."

Demek ki (haberlerde belirtilmese de) "Danıştay saldırısı"nı gerçekleştirenler -başta katil Alparslan Arslan olmak üzere- TCK'nın "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" başlığı altında yer alan ceza maddelerinden yargılanacaklar. İddianamede Arslan için "Anayasal düzeni yıkmak için silahlı örgüt kurup yönetmek, Danıştay üyesini tasarlayarak öldürmek, üyeleri öldürmeye teşebbüs ve Cumhuriyet'e bomba suçlarından dört kez ağırlaştırılmış müebbet hapis"; Süleyman Asen ve Salih Kunter için "Anayasal düzeni değiştirmeye yönelik örgüt kurmak suçlarından üçer kez ağırlaştırmış müebbet hapis"; ve diğer altı sanık için de üç yıldan başlayıp ağırlaştırılmış hapis cezasına varan cezalar isteniyor.

Şimdi de sıra geldi bu bilgiler ışığında basit-yalın ve mahkemenin işine karışmayı ("etkilemeyi" diyor Anayasa) katiyen aklından geçirmeyen bir yoruma:

Bir kere herşeyden önce, "türban"ın "T.C. Anayasası'nda yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya (...) teşebbüs" gibi işitene bambaşka şeyler çağrıştıran bir suç ile birlikte anılması çok tuhafıma gitti doğrusu... "Türban"ın yani sonuç olarak "bir örtünün" bu dehşet saçan suç ile nasıl bir yakınlığı olabilir? "Danıştay saldırısı"nın "Türban olarak bilinen bir örtünün baskı, şiddet ve tehdit kullanılarak topluma hakim kılınması amacı" ile doğrudan ilişkilendirilmesi de aklıma yatmadı. Açtığı ateş sonucunda arkasında bir ölü dört yaralı yargıç bırakan bir katil ve ona farklı biçimlerde yardım eden üç beş kişinin böyle bir amaç için hareket ettiğine inanmamız mümkün mü? Tamam, bugüne kadar açıklanmış bilgilere göre katil ve yardımcıları söz konusu saldırıyı "öç almak" için düzenlemiş olabilirler; ama sözü edilen "amaç", doğrusu bu hiç de inandırıcı değildir.

Ayrıca Danıştay binasında gerçekleştirilen bu "kasten öldürme" eyleminin "Anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya..." teşebbüs ile kurulan ilişkisi de problemlidir. Söz konusu "teşebbüs"ü -bugüne kadar açılan-kapanan birçok davada da karşılaştığımız gibi- çok daha özel dosyalar için hatırlamamız gerekmez mi? Ben böyle olmasını isterim, çünkü aksi takdirde bu ülkede cinayetin yani "kasten öldürme"nin tek başına yeterli bir ağırlığı yokmuş gibi bir hava doğuyor. Toplumun bütününü meşgul eden birçok cinayette, neredeyse sistematik bir biçimde, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmak" suçunun da işe karıştırılması doğru mudur?

Türk Ceza Kanunu'nun 81. maddesi "Kasten öldürme" suçunu ve cezasını belirliyor. 82. madde ise kasten öldürme suçunun "Nitelikli hâller"ini sıralıyor. Buna göre, "tasarlayarak" öldürme de "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" ile cezalandırılıyor. O halde "Danıştay saldırısı"nın sanıkları hakkında niçin bu maddeden değil de kanunun "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" faslından dava açılıyor?

Toparlayacak olursak: Bir insanı kasten öldürme fiilini hafife almayalım. Bu suç işin içine "anayasa"yı filan sokmadan da yeteri kadar ağır değil mi? Kasten adam öldürme suçunun ağırlığı bize yetmiyor mu ki, cinayetleri bir de "devlet"e yönelik suçlarla pekiştirmeye çalışıyoruz? Unutmayalım ki, tabancadan çıkan kurşunlar Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürüp dört meslektaşını ağır yaralayabilirken, "Danıştay" ve bu kurumun varlığını borçlu olduğu "Anayasal düzen"in burnunu bile kanatmamaktadır. Önce insan yani....

18 yıl önce
"...baskı ve şiddet kullanarak türbanı hakim kılmak"
AK Parti’nin ‘hakikati’ ve ‘gerçekliği’...
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!