|
Batı ve Bin Ali"nin Tunus"u

Tunus''daki gelişmeler herhalde en çok Fransız medyasında yer buluyor. Bu ilgiyi normal karşılamak gerekir, çünkü Fransa''nın Tunus''a ilgisi neredeyse bir yüzyılı bulan himaye (protektora) rejimine dayanıyordu.

Tunus''daki son gelişmelere ilişkin Fransız medyasında yer alan haberler ve yorumlar diğer ülke medyalarınca da dikkatle inceleniyor. Mesela Fransa''nın eski sosyalist başbakanlarından Lionel Jospin''in hayatını artık (söylendiği gibi "kaderin bir cilvesi" olarak!) Suudi Arabistan''da geçireceği anlaşılan eski cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali''ye hitaben yaptığı konuşmanın iktidarda bulanan parti temsilcileri tarafından hatırlatılması ve bu hatırlatmaya verilen cevaplar gibi. Jospin ise -haklı olarak- asıl skandalın Fransa''nın bugünkü dışişleri bakanı Michele Alliot-Marie''nin Tunus''da siyasi havanın çok ısındığı bu günlerde "Tunus polisinin eğitimine yardım edebiliriz" şeklindeki açıklaması olduğuna işaret ediyor. Tunus''daki isyanın Fransa Başkanlık Sarayı''ndan (Elysee) yapılan açıklamada karşımıza çıkan yorumu da bir başka tartışma konusu. Açıklama Fransa''nın dış politikasının "demokrasi ve özgürlüğü desteleyen" ama ülkelerin "içişlerine karışmayan" bir tarzı benimsediğini vurguluyordu. Bu konu da tartışılıyor, çünkü bu "içişlerine karışmama" ilkesini eleştirenlerin başında birkaç ay önce görevinden ayrılan eski dışişleri bakanı Bernard Kouchner geliyordu. Kouchner bu ilkeyi, bir zamanlar sosyalist hükümette "insani yardım bakanı" olarak görev yaptığı yıllarda eleştirmişti. Elysee çıkışlı bu açıklamanın eleştirilmesi haklı, çünkü bir ülkede "demokrasi ve özgürlüğün desteklenmesi" ve aynı zamanda "içişlerine karışılmaması" ilkelerinin bir arada bulunabilmesi bayağı problemli bir husus!

Gözden geçirdiğimiz tartışmaların ülkenin kültür bakanı Frederic Mitterrand''ın adı etrafında dönen faslı da ilginç. Frederic Mitterrand, Tunus ile iyi ilişkiler çerçevesinde bu ülkeden "vatandaşlık" payesi almış. Kültür bakanı "verdiler aldım ayrıca saklamadım" diyor. Ancak bakanın Tunus hakkında bugün bile taşıdığı kanaat çok şaşırtıcı doğrusu. Fransa kültür bakanı Tunus''daki siyasi sistemin doğrudan "diktatörlük" olarak nitelenmesine bugün bile karşı çıkıyor. Ayrıca bakan, Tunus''da kadınların içinde bulundukları koşulların çok iyi olduğunu söylemekte.

Tunus''daki son gelişmeler bizde de (Dışişleri konuya itibar etmese de!) epeyce tartışıldı. Gazete ve ekranlarda çokça haber ve farklı yorumlarla karşılaştık. Bu çerçevede farklı ülkelerden yorumcuların değerlendirmelerine de ulaştık. Bunlardan birisi de Radikal''in dünkü sayısında yer alan ünlü gazeteci Robert Fisk''in gazete tarafından "Arap diktatörler çağı tam gaz devam ediyor" başlığıyla sunulan yazısıydı.

Fisk''in yazısını birçok okur gibi ben de büyük bir ilgi ve dikkatle okudum. Ortadoğu başta olmak üzere İslam ülkelerindeki gelişmelere çok hakim olan gazetecinin yazısı –gerçekten- bir başka idi desem yanlış olmaz herhalde. Radikal''in yazıdan alt başlık olarak seçtiği şu cümle bayağı kötümser doğrusu: "Arap dünyası o kadar arızalı, sosyal ve siyasi ilerleme için o kadar mecalsiz ki, kaostan demokrasiye geçme ihtimali yüzde sıfıra yakın." Çok "kötümser" bir yargı ama haksız değil doğrusu… Fisk''in biraz önce bir bölümüne değindiğim Batı-Bin Ali ilişkilerine ilişkin şu değerlendirmesi de çok yerinde: "Batı, devrik lider Zeynel Abidin Bin Ali iktidardayken Tunus''u istikrarından dolayı pek severdi. Fransızlar, Almanlar ve Britanyalılar, diktatörü medeni Batı''nın ''dostu'' olduğu ve bütün o İslamcıların tepesinden yumruğunu eksik etmediği için öve öve bitiremezdi."

Fisk, "Müslüman dünya"nın "en azından" Hindistan''dan Akdeniz arasındaki kısmını, Irak, Afganistan, Mısır ve Lübnan, Güney Sudan örnekleriyle "üzüntü verici bir enkaz" olarak niteledikten sonra eleştiri oklarını Batı''ya çeviriyor: "Biz Batı''dakiler içinse sorun, ezelden beri aynı. ''Demokrasi'' diyoruz ve hepimiz adil seçimlerden yanayız; tabii Araplar bizim istediklerimize oy verdiği sürece." Yani Filistin, yani Cezayir.

Yazıyı yine Fisk''in yazısından ufuk açıcı bir cümle ile bitirelim:

"Bin Ali kaçtı. Şimdi Tunus''ta daha mülayim bir diktatör aranıyor; haber ajanslarının bu berbat adamlar için kullanmayı pek sevdiği tabirle, ''müşfik ve güçlü bir adam'' aranıyor."

Yarınki yazıda da Bin Ali''nin Tunus''undan söz etmek istiyorum. Biraz çalışırsam bulacağımı sanıyorum: Bin Ali, 2004''de tekrar cumhurbaşkanı "seçildiğinde" bir şeyler karalamış ve Tunus''un Ankara Büyükelçisi''nden bir "düzeltme" notu almıştım. Hatırladığım kadarıyla fena bir tartışma değildi. Bulabilirsem yarınki yazının konusu da bu olsun.

13 yıl önce
Batı ve Bin Ali"nin Tunus"u
Hz. Âdem kaç yıl önce yaşadı?
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler