|
Türkiye"ye dışarıdan bakanlar

Mitinglerin birbirini izlediği günlerde bir televizyon programında Türkiye''nin dışarıdan nasıl değerlendirildiği tartışılıyordu. “Dışarıdan”, yani buradaki anlamıyla “dış basın” tarafından nasıl değerlendirildiği.

Konuşmacılar –Sami Kohen dışında- Türkiye''den dışarıya yazan yabancı gazeteciler ve de Washington''dan Milliyet''e yazan Yasemin Çongar''dan oluşuyordu. Yabancı gazeteciler içinden Günter Seufert (Die Zeit) ve Yusuf El Şerif (El Cezire) adları aklımda kalmış.

Tartışma öğreticiydi doğrusu. Çongar, Amerikan basınının Türkiye''de olup bitenin “farkında olduğunu” örneklerle açıklıyor, Yusuf El Şerif, Türkiye manzarasının ortadoğudan nasıl göründüğünü anlatıyor, Seufert, Alman basınındaki hâkim havayı yorumluyordu.

Tartışma konusunu unutmayalım: Neydi bu “mitingler”ler, bu büyük gösterileri nasıl yorumlamak gerekirdi?

Bir ara Günter Seufer''in, Türkiye''yi çok yakından tanıyan bu yazar-gazetecinin şu tespiti yaptığına şahit olduk:

Türkiye''de olup bitenlere ve bu çerçevede “laiklik” için yollara düşen milyonlara ilişkin İtalya ya da Fransa gibi ülkelerde yayımlanan analizler konunun özüne nüfuz edici nitelikte değildi. Oysa Alman, İngiliz ve de bir bölümüyle Amerikan basını gelişmelere ilişkin haber ve yorumlarını “laiklik” sınırlarını aşan daha geniş bir açıdan okurlarına taşıyordu.

İtalya ve Fransa; yani iki “Katolik” ülke; yani “laiklik” meselesinin çok konuşulduğu iki ülke...

Alman gazeteciye hak vermiştim. Çünkü söylediklerinin bir delili olarak gördüğüm o günkü Le Monde gazetesinin haberi önümdeydi. Gazete İzmir mitingini “Türkiye''de laikliği savunmak için dev açık hava gösterisi” başlığıyla kallavi bir habere dönüştürmüştü. Özellikle AFP''den beslenmiş bu haber Abdullah Gül''den (hâlâ) “eski İslamcı” olarak söz eden ve büyük ölçüde bizim merkez medya haberciliğinin bir örneğiydi. (Bu gazetede çok daha şaşırtıcı olarak AKP Hükümetinden “İslamcı hükümet” olarak söz edildiğini de hatırlıyorum.)

Günter Seufer haklıydı; bu türden haberlerle –dünyanın en saygın gazetelerinde yayınlanmış olmaları önemli değil- Türkiye''yi, bu ülkedeki “laiklik” mücadelesini ve bunun bir ürünü olan mitingleri anlayabilmek imkansızdı.

Nihayet önceki gün Le Monde''da yine mitinglerden hareketle ve öncekilerden bambaşka bir ciddiyetle kaleme alınmış bir Türkiye analizi ile daha karşılaştık. Sophie Shibab imzalı bu analiz –gerçekten de- Le Monde''un önceki “ayıplarını” unutturan nitelikteydi. Sophie Shibab, belli ki –ve bana hakkında verilen bilgileri doğrular nitelikte- Türkiye''de “laiklik” kavgası denilince neyin anlaşılması gerektiğinin büyük ölçüde farkında olan bir gazeteci.

Yanlış anlaşılmasın; Fransız gazetecinin bu Türkiye analizi bu ülkenin söz konusu mücadele hakkında biraz kafa yormuş vatandaşlarının aklının erdiğinden çok da fazla şeyler barındırmıyordu. Ama hiç değilse, Türkiye toplumunun barındırdığı “cenahları” sosyoloji, ekonomi ve siyaset biliminin kavramlarını araya sokarak ciddi olarak anlamaya çalışıyor, “İslamcı hükümet” filan diyerek işin kolayına kaçmıyordu. Hiç değilse gazetesinin Türkiye''de olup bitenleri sahiden anlamak isteyen okurlarına eli yüzü düzgün bir Türkiye''den söz ediyordu. (Bunun böyle olduğu, analizini konu edinen bazı “okur yorumları”ndan da açıkça anlaşılıyor zaten.)

Sophie Shibab''ın ne dediğini aktarmayacağım, çünkü söz konusu analiz hemen bütün gazetelerde yer aldı zaten. Dolayısıyla yazıyı daha genel bir çerçeveye çekerek bitireceğim. Şöyle yani:

Anlaşılan o ki, bir ülkeyi lâyıkıyla anlamak ve birilerine (okurlar ya da izleyiciler) anlatmak-açıklamak çok zorlu bir mesele.... Yabancı gazeteciler için söyleyecek olursak, “gittim, gördüm ve yazdım”la iş bitmiyor. Bir kere herşeyden önce nereye gittin, neyi gördün ve ne yazdın, diye sormak gerekiyor. Bu zorluk sadece Türkiye için geçerli değil; mutlaka her ülke-toplumun -çok çok sade olanı var mı bilmiyorum- anlaşılması ve üçüncü şahıslara anlatılması-nakledilmesi çok zor bir mesele. Yani lafın kısası, Türkiye analizi söz konusu olduğunda “yabancıların” dediğine o kadar da iltifat etmemek gerekir.

٪d سنوات قبل
Türkiye"ye dışarıdan bakanlar
Fuji Dağı bize ne anlatıyor
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..