|
Deprem sonrası yardımlar, bağışlar ve vergi tartışması

Tüm Türkiye’yi yasa boğan ve 11 ilimizi etkileyen deprem fırtınasının devam ederken yazıyı kaleme aldığım saate kadar 38 bin 44 insanımız canını kaybetti. Pek çok insanımız evini kaybetti ve şehirlerimizin alt yapısında ciddi hasarlar oluştu. Elbette can kayıplarımızı telafi etmek mümkün değil. Öte yandan bir an önce yaraları sarmak için de harekete geçmek gerekiyor.

YARDIMLAR
İlk depremin hemen ardından tüm Türkiye seferber oldu. Kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, işletmeler ve hatta bireyler bölgeye ulaşmak ve ilk etapta gerekli olan insani yardımları ulaştırmak için bir seferberlik başlattı.
İlk günlerde aynî yardımlar şeklinde
başlayan yardımlarda gıda maddeleri, giyim malzemeleri, sahra hastaneleri, çadırlar ve konteynerler hızlı bir şekilde bölgeye sevk edildi.
BAĞIŞLAR

Depremin ilk gününden itibaren yapılan aynî yardımlarla birlikte yardımseverler önemli miktarda nakdi bağış da yapmaya başladılar. Bunlara ilave olarak “Türkiye Tek Yürek” yardım kampanyası kapsamında ise 115 milyar TL’lik rekor bir bağış toplandı.

Bu bağışların miktarı elbette çok önemli. Ancak ben söz konusu bağışların miktarından çok algısal yönünün çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Depremin ilk anından hemen sonra toplumun gösterdiği bu pozitif reaksiyonun işaret ettiği birlik ve beraberlik duygusunun verdiği mesajın her türlü rakamdan kıymetli olduğunu unutmamak gerekiyor.

GEREKSİZ BİR TARTIŞMA!

16 Şubat gecesi düzenlenen “Türkiye Tek Yürek” yardım kampanyası ile beraber gereksiz olduğunu değerlendirdiğim bir tartışma da gündemi işgal etti. Tartışma gereksiz olmasına gereksiz ancak yine de aklılarda kalan soru işaretlerini kaldırmak adına bir izah gerekiyor.

Bağışlar yapılırken söz konusu bağışların şirketlerin ödemesi gereken vergiden düşüldüğüne yönelik bir algı oluştu. Yani aslında şirketlerin ödemek zorunda olduğu vergiyi ödemek yerine bağış yaptığı iddia edildi. Her ne kadar bu gerçek dışı beyanlar bağış yapanların motivasyonunu
düşürmese de toplumun bir kısmında maalesef karşılık bulmuş görünüyor. Bu bakımdan kısa bir izah yapmakta fayda var.
Öncelikle hemen ifade edeyim, yapılan bağışlar vergiden değil vergi matrahından düşüyor. Yani bir şirket depremzedeler için nakdi bir bağış yaptığında bunu ödemesi gereken vergi toplamından düşmüyor. Söz konusu bağış,
ödemesi gereken verginin hesaplanmasına esas olan matrahtan düşülüyor. Bu konuda Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yaptığı açıklamadaki örneği sizlerle paylaşayım: “100 bin lira kazancı olan bir kurum 20 bin lira AFAD’a bağış yaptığında kazancından 20 bin lira indirecek. Kalan 80 bin lira üzerinden yüzde 20 oranında hesaplanan 16 bin lira kurumlar vergisi ödeyecektir. Özetle, vazgeçilen vergi tutarı 4 bin liradır.” Gördüğünüz gibi verginin tamamından vazgeçme diye bir durum söz konusu değil.

Konu bu kadar basit ve düzenleme bu kadar açık iken ortaya çıkan polemiği sadece bilgisizlik ile izah etmek mümkün değil maalesef. Bu bakımdan dayanışma ruhuna zarar verecek dezenformasyonların tuzağına düşmemek adına konuların teknik yönünü öğrenmeden hareket etmemek gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta fayda var.

#Deprem
#Bağış
#Yardım
#Vergi matrahı
1 yıl önce
Deprem sonrası yardımlar, bağışlar ve vergi tartışması
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?