Tüm Türkiye’yi yasa boğan ve 11 ilimizi etkileyen deprem fırtınasının devam ederken yazıyı kaleme aldığım saate kadar 38 bin 44 insanımız canını kaybetti. Pek çok insanımız evini kaybetti ve şehirlerimizin alt yapısında ciddi hasarlar oluştu. Elbette can kayıplarımızı telafi etmek mümkün değil. Öte yandan bir an önce yaraları sarmak için de harekete geçmek gerekiyor.
Depremin ilk gününden itibaren yapılan aynî yardımlarla birlikte yardımseverler önemli miktarda nakdi bağış da yapmaya başladılar. Bunlara ilave olarak “Türkiye Tek Yürek” yardım kampanyası kapsamında ise 115 milyar TL’lik rekor bir bağış toplandı.
Bu bağışların miktarı elbette çok önemli. Ancak ben söz konusu bağışların miktarından çok algısal yönünün çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Depremin ilk anından hemen sonra toplumun gösterdiği bu pozitif reaksiyonun işaret ettiği birlik ve beraberlik duygusunun verdiği mesajın her türlü rakamdan kıymetli olduğunu unutmamak gerekiyor.
16 Şubat gecesi düzenlenen “Türkiye Tek Yürek” yardım kampanyası ile beraber gereksiz olduğunu değerlendirdiğim bir tartışma da gündemi işgal etti. Tartışma gereksiz olmasına gereksiz ancak yine de aklılarda kalan soru işaretlerini kaldırmak adına bir izah gerekiyor.
Konu bu kadar basit ve düzenleme bu kadar açık iken ortaya çıkan polemiği sadece bilgisizlik ile izah etmek mümkün değil maalesef. Bu bakımdan dayanışma ruhuna zarar verecek dezenformasyonların tuzağına düşmemek adına konuların teknik yönünü öğrenmeden hareket etmemek gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta fayda var.