|
"Eski sol", herkese örnek olmalıdır!.

Bazan herşey istediğimiz gibi gidebilir..

Örneği "uysallaştırılmış sol"dan verebiliriz..

1990''lara kadar, dünyada da, Türkiye''de de "sol"dan çok korkulurdu..

Özellikle Türkiye''de, "sol fobisi", rejimi tehdit ederdi.. "28 Şubat 1997"de, aynı fotoğrafın içinde "şeriat tehlikesi"ne karşı birleşmiş görünen oligarşi, mesela 12 Mart 1971 müdahalesinde, "sol tehlikesi"ne karşı birlikteydi..

"Sol"u dışarıda Sovyetler, Çin ve diğer komünist rejimler temsil ederdi..

Bizim bölgemizde ise, kökü dışarıdaki "sol"un en fazla korkulan yanı, Sovyet "Kızıl Ordu"suydu.. NATO, CENTO gibi ittifaklar, Sovyet Kızıl Ordu''suna karşı kurulmuştu.. "Kontr-gerilla" benzeri derin devlet örgütlenmelerinin amacı, bir Kızıl Ordu saldırısında, direnişi hazırlamaktı..

İçeride de "sol"un her türlüsü, tehlikeli bulunurdu.. Lokantalar, "Rus Salatası"nın adını "Amerikan Salatası" olarak değiştirirdi..

Muhalif bütün partilerin, sosyalizm ve komünizmle ilişkide olduğu varsayılırdı.. Irkçı kökenli kalkışmalarda bile, ihtiyaten, "eski tüfek" adı verilen sicilli solcular toparlanır, tutuklanırdı..

"İç düşman" da, "dış düşman" da, "sol"du..

Sovyetlerin çöküp dağılması ile, 1990''lardan başlayarak, "sol tehlikesi" de, "sol fobisi" de bitti..

Hepimiz İstanbul''da, Ankara''da konser veren "Kızıl Ordu Korosu"nun gösterilerini izliyoruz.. Televizyon haber programlarında da görüyoruz..

O eski Sovyet subaylarının, üniformaları içinde el çırpıp, "Oynama şikidim şikidim" diye Tarkan şarkısı söylemeleri, "uysallaştırılmış sol"un en iyi göstergesidir..

Bırakın "sol tehlikesi"ni.. Artık kimse, Kızıl Ordu''dan korkmuyor..

Türkiye''yi sol tehdidinden kurtarmak için "12 Mart"ta darbe yapanlar ve yaptıranlar, el çırparak, Kızıl Ordu Korosu eşliğinde "10''uncu yıl marşı" söylüyorlar..

"İçerideki sol", daha da uysallaştı..

Devleti ve kurulu düzeni eleştirerek diyalektik gerçeği arayan "eski sol", şimdi 28 Şubat çizgisinde, "şeriat tehlikesi"ne karşı, derin devletle aynı safta..

Eski keskin solcular, şimdi gazete köşelerinde, televizyon kanallarında, "damardan devletçilik" yapmaktalar.

Artık "ne ezen-ne ezilen" falan diyenler kalmadı.. İstanbul''un çeşitli mutfakları, şarap markaları, tatil mekanları daha ilgi çekici geliyor Türk soluna.. "Medya karteli" veya "boşaltılan bankalar" ya da "Susurluk" gibi konular, solun ilgisini çekmiyor..

1980''lerde Turgut Özal''ı yerden yere vuran solcular, 1990''ların sonunda Demirel''i "umut adam" gibi sunan kampanyaların sözcüleri oldular.. Ve IMF, sanki bilmem kaçıncı Enternasyonal''i temsil ediyor..

Derin devlet ve oligarşi, "sol tehlikesi" açısından rahatladı..

Ah şu "şeriat tehlikesi" de, sol tehlike gibi bir uysallaşıp, erise ve sistemle kaynaşsa..

Mesela Erbakan, bütün arkadaşlarını çevresine toplayıp, sahneye çıksa.. El çırparak, "oynama şıkıdım şıkıdım"ı söyleyip, dans etseler..

Sonra, pek makbul bir marka olan "Kalecik Karası" şarapları kadehlerine doldursalar ve "10''uncu yıl marşı" söyleyip, kaldırsalar kadehlerini..

Toplu törenlerle, örtülü hanımlar, başörtülerini açsa..

İmam-Hatip''li genç kızlar, "Elite Model" yarışmalarına katılsa..

MÜSİAD, kendini TÜSİAD''a teslim edip, yönetimi TÜSİAD''cılara bıraksa.. Hepimiz, "Medya karteli basının kurtuluşudur" konulu yazılar yazsak.. Boşaltılan bankaların, rejimin sağlamlığının kanıtı olduğunu anlatmaya başlasak..

Hatta, "28 Şubat" da, dini bayram günleri listesine alınsa..

Hepimiz nasıl rahat ederdik, bilemezsiniz..

Erbakan da, Demirel gibi bir "devlet büyüğü" olabilirdi..

Hasan Celal Güzel de, mahkemelere gideceği yerde, yönetim kurullarına girerdi..

Şu "eski sol", örnek alınmalıdır..

ŞAKA

At manşeti-bitir işi!.

"Sabah" manşet atmış..

- Hoca''nın ümidi Batı Kulübü, demişler..

Ama bir başka mesele daha var..

"Devletçi Hocalar" da, bu "Batı Kulübü"nden nefret ediyor şimdi..

-"Avrupa Birliği, bütünlüğümüzü tehdit ediyor", diyenler var..

"Kopenhag Kriterleri"ni, "PKK programı" gibi görenler yok mu?

Yani manşet atmak zorlaşıyor..

ŞEMPANZELER

Siz olsanız, gülmez miydiniz?

Bir adam, bir şempanze ile yolda yanyana yürüyormuş.. Onları gören biri, takılmış bu görüntüye..

Maymunlu adama sormuş..

- Bu hayvanı neden hayvanat bahçesine götürmüyorsun?

Maymunlu adam cevap vermiş..

- Onu hayvanat bahçesine dün götürdüm.. Bugün sinemaya götürüyorum..

Böyle maymun fıkraları oldukça fazla.. Televizyondan tanıyıp, sevdiğimiz "Charlie"nin cinsinden olan şempanzeler, iki gen eksiği ile insana en yakın olan canlılar.. Pekçok huyları, insana benziyor..

Yine böyle bir fıkra var..

Delikanlı, sevgilisini alıp, hayvanat bahçesine götürmüş.. Genç kız, "şempanzeleri görmek istiyorum" diye tutturmuş..

Şempanzelerin bulunduğu bölüme gelmişler.. Kafes boşmuş..

Delikanlı, hayvanat bahçesi görevlisine sormuş..

- Şempanzeler nerede?

- Arkada sevişiyorlar, demiş bekçi..

Delikanlı yine sormuş,

- Fıstık versek, gelirler mi?

Bekçi gülmüş, cevap vermiş..

- Siz olsaydınız gelir miydiniz?

"Hürriyet" gazetesinin, bizim şempanzeyi haber yapması, bu fıkraları hatırlattı bana..

Bizim şempanze ile, "Hürriyet"e konu olması üzerinde bir söyleşi yapmayı denedim.. Galiba başardım da.. Bu söyleşiyi, yarın yayınlayacağım..

24 yıl önce
"Eski sol", herkese örnek olmalıdır!.
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri