|
Şimdi gündemde "stagflasyon" da var!..

Bu "stagflasyon" kavramını ilk kez kim kullandı, bilmiyoruz..

Bazı ekonomi kitaplarına göre, İsveçli ekonomist Gunnar Myrdal, ekonomik durgunluk (stagnation) ile "enflasyon"un bir arada bulunmalarına "stagflation" demiş..

İngilizler''e göre de, "stagflation"u ilk kez, o zaman muhalefette bulunan ''Muhafazakar Parti''li Iain Mcleod, 1965''te Parlamento''da seslendirmiş..

-Biz şu anda iki farklı âlemin en kötü birleşimini yaşıyoruz.. Ne sadece enflasyon, ne de sadece durgunluk var.. İkisinin birleşiminden oluşan stagflasyon içindeyiz, demiş Mcleod.

Baktım.. Önceki günkü "Le Figaro"da, Türkiye''deki durumu irdeleyen haber-yorumda, "Stagflasyon" kavramı kullanılmıştı.

Gerçekten de içinde bulunduğumuz ekonomik ortam, "enflasyon"la "durgunluk" kavramlarının beraberliğini işaret etmekte..

19 Şubat''ta patlayan kriz ve dalgalı-kur uygulaması ertesinde, herhalde "haftalık" enflasyon hızı yüzde 20-30''lara ulaştı. Çıkın çarşıya, pazara.. Bir hafta önce aldığınız mal ve hizmetlerin, bu hafta size kaça mal olduğunu görürsünüz..

Zaten Kasım krizinden beri de, piyasada yaprak oynamıyordu.. Son Şubat krizi ile bu durgunluk, yoğunlaştı..

Tam "stagflasyon" örneği var ortada..

Çağımızda "Stagflasyon"a kurban olan ilk ünlü politikacı, Ludwig Erhard (1897-1977) oldu..

Erhard, "Alman ekonomik mucizesi"nin mimarı olarak, "İktisat Bakanı" kimliği (1949-63) ile uluslararası üne kavuştu..

"Wirtshaftwunder", yani "ekonomik mucize" denilince, Erhard akla gelirdi.

1963''te Adenauer''in yerine Başbakan oldu.. Ve bütün Avrupa''yı da etkileyen "stagflasyon"u önleyemeyince (1966), hem başbakanlıktan, hem politikadan çekildi..

Ancak şunu da söyleyelim..

Şu anda Türkiye''de sadece "stagflasyon" yok..

Topyekün bir "ekonomik ve politik kriz" veya "buhran" ya da "bunalım" var..

Ülkenin seçilmişleri, "yönetim refleksi"ni yitirmiş durumda..

Parlamentodaki ezici çoğunluğu oluşturan koalisyon partileri, ayakta kalabilmek için "tek kişilik" bir dördüncü ortak bulmak zorunda kalıyorlar..

Üstelik bu "dördüncü ortak", hem "Meclis-dışı"ndan, hem de "ülke-dışı"ndan..

Dördüncü ortağın, siyasi tabanı, Amerika, Dünya Bankası, İMF ve uluslararası sermaye.

Aklı başında herkes "sistem"in kilitlendiğini, siyasi liderlerin "gidici" olduklarını, görüyor.

Bu bir "geçiş dönemi" veya farklı bir "ara-rejim".. Post-modern bir müdahale bu siyasete..

Buna benzer durum ise, 1997-2000 arasında, komşumuz Rusya''da yaşandı..

1997''ye kadar, "serbest ekonomik piyasa" modeline geçişte başarılı görülen Rusya, o yıl ekonomik krize girdi..

1998''in ilk 9 ayında, borsadaki hisse senetleri yüzde 90 değer kaybetti.. İç borçlar (40 milyar dolar) konusunda "ödemezlik" ilan edildi.. Dış borçlar için "moratoryum" arayışları başladı.. Daha dün, bir 4 milyar dolarlık dış borç geri-ödemesi konusunda, Moskova ile dış bankalar, tartışıyordu..

Sonuçta, üç başbakanı ve Başkan Yeltsin''i yedi "Rus krizi".. Şu andaki Putin, bu krizden çıkan bir isim..

Türkiye''yi, Rusya''yı ve aynı dönemde Asya Kaplanları''nı krize sürükleyen çarpık modelin bir nedeni, "ahbap-çavuş kapitalizmi"dir..

"Politikacı-bankacı-medya-mafya-müteahhit" işbirliği, irreel ve çözümsüz bir soygun ve sonuçta iflas ekonomisi üretiyor.

Anlayacağınız, Türkiye''ye teşhis koymak için çok ders çalışmalıyız..

ŞAKA

Yanlış seçim!..

Nevşehir''de, kurban kesmeye kalkışan 33 tane acemi-kasap, kendilerini yaralamışlar. (Yeni Mesaj on-line-6 Mart)

Sizi gidi akılsızlar, sizi..

Kasaplığa heves edeceğinize, politikaya girip, lider, başbakan, bakan falan olsaydınız ya..

Size hiçbir şey olmazdı..

Milleti, kendi ürettiğiniz krizlere kurban ederdiniz..

SAÇMA-SAPAN

Hepimiz size kurban olalım!..

Bunca aymazlıkları yetmezmiş gibi, "Tekel medyası" şimdi de "ecnebi" olmaya karar vermiş durumda..

Baksanıza başlıklara, haberlere..

-Kurban kesilirken her yer kan gölüne döndü..

-Avrupa Birliği''ne, bu tür kurban kesimi ayıp oluyor..

-Avrupa yolunda kurban engeli..

Sanırsınız ki, kurban kesimine son verilse, Türkiye hemen Avrupa Birliği''ne girecek.. Bu tablolar da, ilk defa görülüyor..

Hiçbir konuya çözüm üretemeyen Ecevit de, kurban kesiminde "bilimsel yöntemler" öneriyor..

Bunlara bakarsanız, Türkiye''yi dünya gündemine, Arjantin''i bile etkileyen "ekonomik kriz" değil, ilkel yöntemlerle "kurban kesimi" getirdi..

90 trilyonla batan Dinç Bilgin grubunun hisse senetlerini almış olanların, "ahbap-çavuş kapitalizmi"ne kurban gitmeleri ilkel değil..

Ah bir şu kurbanları, doğru dürüst kurban etsek, herşey hallolacak..

Kafayı "kurban derisi"ne takan 28 Şubatçılar''ın "THK"sı, uzaya çıktı ya.. Bunlar da, kurbana tepki gösterip, Avrupa''ya girecekler galiba..

23 yıl önce
Şimdi gündemde "stagflasyon" da var!..
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu