Bir kurban kuyrukluyıldızı daha gelip geçti, Müslüman gönüllerin gökyüzlerinden. Bayram esintileri bırakarak gitti. Mercan, yakut renkli bir meserret bıraktı giderken.
“Ben bir temsildim, tahkik” değil, dedi, sanki. “Hakikatime hazır oluncaya kadar da sizleri her sene yine seyre ve serinletmeye geleceğim”, der gibiydi.
“Benim adıma nice programlar yaptınız. Nice nice hayır seferleri düzenlediniz. Hac yollarında ter döktünüz, çaba harcadınız, emekler verdiniz, benim ruhuma ulaşmak için. Herkes, samimiyeti ve niyeti ölçüsünde ulaşacağı yere ulaştı. Helal olsun!”
Dünya pusularla, tuzaklarla dolu. Yollar çok çetin. Şeytan kutbu sürekli nöbette. Devamlı görevinin şuuru içinde. Vazifesi, insanın yolunu vurmak, kalbini delmek, beynini dağıtıp ruhunu çalmak. İbrahim''i aldatıp İsmail''i ayartmak, Hacer''i kandırıp Kâbe''yi kurdurmamak. Mümkünse insanı yeryüzünden silmek, dünyanın tek hâkimi olmak.
İnsan bütün bunlara karşı çaresiz değil. Zengin bir donanımı var: İman, İslâm ve İhsanla zenginleştirilmiş bir ruha sahip. Teslim, tevekkül ve tevhid ile tahkim edilmiş bir şuurla yol aldığı sürece; hamdin, sabrın, şükrün hakkını verip yakine erdiği müddetçe, Rıza ufkunda korunmada olacaktır. Aksi halde ruhunu dünya karşılığında rehin verdiği şeytanın oyuncağı olmaktan kurtulamayacaktır.
Şeytanî ruh ne kadar güçlü görünürse görünsün. Kendini ne kadar büyüleyici dekorlar içinde sunarsa sunsun, hakikat ehlini kesinlikle kandıramayacak, aldatamayacaktır. Korkutup ürkütemeyecek, ayağını kaydıramayacaktır.
Şer güçler, şerir odaklar, ne kadar ittifak içinde olurlarsa olsunlar, dünya için hangi savaş planları yürürlüğe koyarlarsa koysunlar, hatta dünyayı baştanbaşa harabeye çevirsinler; iman eri, Hak dostu hiçbir insanı, ümitsizliğe, korkuya düşüremezler. Onları yollarından döndüremezler. Onlar, her durumda, her şartta iman içinde ve imar işinde yollarına devam ederler.
Şerir ruh ittifakı, dünyayı yaşanmaz hale getirebilir. Dünyanın her köşesini harabeye çevirebilir. Bütün bunlara rağmen hakikat erleri, ruhun aydınlık güçleri, başlarına kıyamet kopuyor olsa bile, ellerindeki iman fidelerini, muhtaç insan gönüllerine dikmenin yollarını arayıp bulmaya çalışırlar.
Kapkara ruhlar, katran karası kalpleriyle, kabir kobrası beyinleriyle dünyayı harap etmenin hangi planlarını yaparlarsa yapsınlar, insanlığa akıl almaz hangi tuzakları kurarlarsa kursunlar; Nur kaynağı ruhlar, arş arsası kalpler, sabır sofrası beyinler, sığınacakları yere sığınır, O''ndan geldik ve O''na doğru gitmekteyiz şuuru içinde, O ne güzel vekil, O ne güzel Mevlâ ve O ne güzel yardımcıdır, teslimiyeti altında işlerine devam ederler.
Onlar, hep ümitvardırlar, çünki imanlıdırlar. İstikbal hakkında hiç kötümser olmazlar, olamazlar; çünki, öyle bir Sevgilileri var ki O, onların yanılmaz ve asla yanıltmaz ileri gözetleyicisidir. O''nun verdiği her haber dosdoğru, apaydınlık çıkmıştır ve çıkacaktır. Tarih, bunun nice örnekleriyle doludur. Bu yüzden, korkması gereken kutup, Hak ve hakikatten kopuk olan kutuptur. Hak ehli için korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.
Üçüncü bir dünya hercümerci çıkabilir. Hatta çıkartma planları yürürlüğe girdi de denebilir. Soyguncu, vurguncu, sömürücü kara ruh ittifakı akıl almaz şer şebekeleriyle faaliyette. Dünya bu yüzden krizler içinde sayıklayıp dururken ak yolun arş kutbu, selam süvarileri, bütün ruh servetleriyle seferdedirler. Her türlü talana, tuzağa, yalana, yağmaya, yıkıma karşı teyakkuzdadırlar.
Ak kutbun ak alınlı, Hak çalımlı erleri, erenleri, pirleri; adaletin, iyiliğin, hayrın, güzelliğin, yardımlaşmanın, korumanın, gözetmenin hakkını vererek yol alırken, şer cephe de kendine yakıştırdığı zulmün, çirkinliğin, kötülüğün, yanlışın gayyasında boğulup gitmektedir. Bunların yıktıkları dünyayı yeniden onarıp güzelleştirecek olanlar, o, ak alınlı erler olacaktır.
Dünyanın dört bir köşesinde ruh şantiyelerini kurup gönül keresteleriyle yeni bir dünya imarı için kolları sıvayıp iş başında ter döken erler, bayramların hakiki mimarları, yolunuz açık, bayramlarınız kutlu olsun. Kuracağınız insanlık evi, gönüller Kâbesi, Hacerlerini, İbrahimlerini, İsmaillerini buldu. Onlar, dünya çölünün Safa ve Mervelerinde hâlâ koşularına devam ediyorlar.
