|
"Okurkene"

Yağmur Hüznü''nü pek bir beğenmiştim de, "Gülden Kale Düştü"de sükut-u hayale uğradım.

Bu ikinci romanında "sofistike" (!) bir cinayeti konu ediniyor Ahmet Karcılılar. Tabii, içinde bol miktarda internet ve chat muhabbeti.

Kusurlu bir cinayet romanı.

Benim favorim yazarım hâlâ ve herşeye karşın Agatha Christie''dir.

Nasıl kör labirentlerde dolaştırır sizi, nasıl kök söktürür; katili tahmin edeceğim derken ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir.

Sonunda götürür hiç umulmadık birine, bir yakın akrabaya, bir dosta, bir sevgiliye bağlar, "Vay anasını, katil buymuş..." dedirtir.

Kitaba meyyal olup da onun tezgâhından geçmemiş olan var mıdır? Dünyanın en ünlü ve de en üretken "dedektif romanı" yazarıdır.

Bizim kuşak, şu talihsiz 80 kuşağı, Mike Hammer''lara, 007''lere, F. M. İkinci müstearıyla yazan rahmetli Kemal Tahir''in "gâvur işi" romanlarına yetişemedi ama, nefsini birbirinin benzeri ve tekrarı olan Christie imzalı "novul"lele köreltmesini bildi.

Ümit Deniz, F. M. İkinci, Ahmet Ümit ve Osman Aysu''yu saymazsanız, bizde doğru dürüst "gerilim" ve "dedektif romanı" yazarı yok.

Çünkü efendim, bizde romana konu olacak kaliteli cinayet yok. Kaliteli cinayet olmayınca romanı da yazılmıyor, filmi de çekilmiyor, dizisi de yapılmıyor.

Uzun uzadıya planlayarak, kurgulayarak, tasarlayarak cinayet işlemek batıya mahsus... Yani, "hesapçı", "içten pazarlıklı", "egoist" batı insanına yakışır bir eylem.

Batıda fare zehiri, siyanür, susturucu takılmış tabanca yaygın cinayet araçlarıdır.

Bizde cinayet tasarlanmaz ve hiçbir "yaratıcı katkı"yı gereksinmez. Kasap tezgahından satırı kaptığın gibi otuz iki parçaya dilimlersin muhatabını. İz bırakmamak, adlî mercileri yanıltıp şüpheyi başka noktalara çekmek gibi bir "fiction" aklının ucundan dahi geçmez.

Elinde satır, kan-ter içinde gidip semt karakoluna teslim olursun. "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları eşliğinde yargılanır, mahkum olur, gider Bayrampaşa Cezaevi''nde paşa paşa yatarsın.

Bu yüzden mi, F. M. İkinci kahramanlarını hep "kalifiye" katillerin peşinde, New Yoork''larda, Washington''larda, Washington''ın dip ve karanlık sokaklarında dolaştırırdı?

Süleyman Demirel''in bugüne kadar yaptığı en doğru dürüst iş neydi, biliyor musunuz?

TBMM''nin hazırladığı "Özel Dedektiflik Yasası"nı veto etmek...

Burada, öyle elinde viski kadehi, ayaklarını masaya uzatıp dedektiflik yapamazsın.

Yaptırmazlar.

"Ayyaş" deyip yüz çevirirler.

Aç kalırsın.

Ya çek-senet işine koşarlar, ya da kocasını boynuzlatan kakavan bir karının peşine takarlar.

İnsanınızı yabancılaştırıp, batılı ölçüsünde egoist, içten pazarlıklı, potansiyel paranoyak haline getirmeden ondan kaliteli cinayetler bekleyemezsiniz. Yani, önce "batı tipi katil" yetiştireceksiniz. Yasayı nasıl olsa çıkarırsınız.

Biz de o zaman "Gülden Kale Düştü" abukluklarıyla vaktimizi heba etmez, Simenon kalitesinde romanlar okumaya başlarız, belli mi olur!

24 yıl önce
"Okurkene"
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’
Bir sen bir ben bir de aile
Deprem gerçeği, ekonomi güvenliği ve TOBB Genel Kurulu’ndan yansıyanlar