|
"Sabih Kanadoğlu iftiharla sunar"
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, genel başkanlık görev ve yetkilerinin kullanılmasının tedbiren önlenmesi ve Recep Tayyip Erdoğan da dahil, AK Parti'nin 6 (başörtülü) kurucu üyesinin üyelikten çıkarılması doğrultusunda bu partiye ihtar verilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.

Ne diyorsun bu işe?

Hiçbir şey demiyorum.

Söz hükmünü yitirmiştir.

Pancar taban fiyatı ve destek alımlarının bile "asayiş" sorunu haline getirildiği bu ülkeden bir "şey" olmayacağı, olmasının imkan ve ihtimal dahilinde bulunmadığı görülmüş, anlaşılmış, test edilmiş, sağlaması yapılmıştır.

Değiştiysen, bu kasetler neyin nesi?

Tayin edilmiş, önceden belirlenmiş görüşlerin dışına çıkamaz, dogmaları eleştiremez, resmî öğreti hilafına bir tez ileri süremezsiniz.

Hayır, yasalar değil, "medya zaptiyeleri" dikilir karşınıza.

Hitler'in Göbbels'i, Stalin'in Jdanov'u neyse, karşınızdaki güç de odur.

Düşüncenin, ancak özgür ortamlarda gelişeceğine, farklı görüş ve düşüncelerin bir zenginlik, bir çeşitlilik, bir tür "çoğulculuk" olduğuna onları ikna edemezsiniz.

Düşünceye düşünceyle mukabelede bulunma huyları asla yoktur.

Şovalyece çarpışmayı değil, "linç yöntemleri"ni benimserler.

"Görevli" iştiyakıyla davrandıkları için, "Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar" sözünü, dolayısıyla bu sözden türeyen çoğulcu kültürü kavrayamaz, kaldıramaz, hazmedemezler.

Anayasa'nın "giriş" bölümünde yer alan "Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devletidir" ibaresi de onlar için bir şey ifade etmez.

Türkiye Cumhuriyeti bir "hukuk devleti"dir, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, Türk milleti de egemenliğini ancak "yetkili organlar" eliyle kullanma hakkına sahiptir ama, bu durum onlar için bir "sorun" teşkil etmez.

Aykırı bir cümleniz, bir konuşmanız, okuduğunuz bir şiir, resmî öğretiyle örtüşmeyen herhangi bir sözünüz yok edilmeniz için yeterli nedendir.

Zaten sizin bir düşünceniz, bir kanaatiniz, farklı bir görüşünüz olamaz.

Olsa da, bunu ifade edecek kanallar bulamazsınız.

"Değiştim, artık eskisi gibi düşünmüyorum" demeniz de bir önem arzetmez.

Niçin değiştiniz, diye sorarlar.

Niçin, neden, nasıl?

Eskisi çok mu kötüydü de değiştiniz?

Bu yaştan sonra fikirlerin değişmesi kabil midir de değiştiniz?

Bütün eylemlerinizde "suç" vehmedip linç kampanyaları düzenler, devletin kolluk güçlerini, savcıları, güvenlik birimlerini, daha da kötüsü "antidemokratik" kurumları harekete icbar edip işinizin bitirilmesini sağlarlar.

Karşıtlıkların ve farklılıkların yokedilmesine dayalı "topyekûn" bir "savaş"tır sürüp gider...

Ne diyordu Ahmet İnsel?

"Cumhuriyet tarihi boyunca ülkemizde her türlü demokratik reaksiyon ihanet terimleriyle karşılandı. Amaç, bir fikrî tedhiş yaratıp Ankara ideolojisini ve buradan türeyen güncel politikaların dokunulmazlığını güvenceye almak..."
#Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
#Sabih Kanadoğlu
#Tayyip Erdoğan
23 yıl önce
"Sabih Kanadoğlu iftiharla sunar"
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri