Deniz Baykal''ı "çizgiden sapmak"la (Hangi çizgi bu? Kitle çizgisi mi, geleneksel CHP''nin "otarşik devlet" çizgisi mi?) suçlayıp ocağı terkeden CHP''liler yeni bir "sol oluşum" için Erdal hocanın kapısını aşındırıyorlar.

Halk yeni yüzler görmek istiyormuş.

Siyasette "taze kan"a ihtiyaç varmış.

Artık bayrağı gençler devralmalıymış.

Öyle ya, mustafi solcuların istikbal bağladığı genç siyasetçi Erdal hoca bu yıl 75. yaşına giriyor.

İyi de, neden Erdal hoca?

"Sosyal demokrasi" dediğiniz babadan oğula geçen bir sistem mi?

Siz şimdi kalkıp "Cumhuriyetçi Emekçi Halkın Solcu Partisi" türünden bir parti kurar, başına getirdiğiniz adamcağızı da bu yaşta çocuk yapmaya ikna edersiniz.

Siz bunu da yaparsınız.

Şaka bir yana, hâlâ ciddi ciddi kendilerini "sosyal demokrat" sanıyor bu arkadaşlar.

Köy enstitüsü çıkışlı teorisyenleri, "Millî Şef" mamulü fizik profesörleri, mezhep fetişisti kasaba politikacılarıyla Türkiye''de Batı tipi bir "sosyal demokrat" düzen kurabileceklerini vehmediyorlar.

Ama, Türkiye''de bir sosyal demokrat harekete neden yer olmadığı konusunda hiç düşünmüyorlar.

"İnönü Atatürkçülüğü"nü, tek parti faşizmini, "Halkevi" maskaralığını ısıtıp ısıtıp piyasaya sürüyorlar da, gerçek ve evrensel solculuğun üretimsizliğe, verimsizliğe, adaletsizliğe karşı savaşmak olduğunu bir türlü çözemiyorlar.

Daha uygar, daha özgürlükçü, daha çağdaş, hatta daha insancıl bir düzen kuracaklar da, ah bir de "tabela" asmayı becerebilseler.

SHP''yi Murat Karayalçın''a harcattılar.

SODEP''i Aydın Güven Gürkan yedi bitirdi.

CHP''yi "Anadolu solcusu" Deniz Baykal kaptı.

Perinçek''e gidemezler.

Çünkü ona güvenemezler.

Aşkın ve devrimin partisi dersen, "ölüm oruçları ve cezaevi" dışında herhangi bir konuda herhangi bir politika geliştirebilmiş değil.

Ne yapacaklar?

Elbette yeni bir "sol parti" kuracaklar.

Partinin başına "İnönü" hanedanından mahdum Erdal efendiyi getirecekler.

Yeni parti, CHP rota değiştirdiği için, "demokrasi"yi "devlet düşmanlığı" olarak algılayan "bürokrat totaliterliği"nin yeni adresi olacak.

"Sosyalist" terminolojiyi kullanacaklar ama, "marksizm"le "kemalizm"in izdivacından doğan o ucube ideolojiden vazgeçmedikleri için, girdikleri ilk seçimden boylarının ölçüsünün almış olarak çıkacaklar.

Bir bakacaklar Kemal Derviş diye biri çıkmış, sağ sol demeden bütün oyları silip süpürmüş.

Eh, "Beklenmedik siyasî gelişmeler Kemal Derviş''e tahayyüllerin ötesinde yeni bir konum, yeni bir misyon biçebilir" diye zamanında yazmıştık.

Ama dinlemiyorsunuz.

"Altı ok"un çerçevelediği "teokratik" umdelere bağlı kalmaktan vazgeçmediğiniz gibi, bu alanda inisiyatifi Kemal Derviş''in sürüklediği "liberal" bir sol harekete kaptırmaktan da korkmuyorsunuz.

Daha ne diyebilirim ki size?