|
"Haçlı-İslam savaşları, bir iç savaş"

Japonya'nın sayılı entelektüellerinden birisi olan Prof. Masami Arai ile, Tokyo Yabacı Diller Üniversitesi'nde, Doğu'nın modernleşmesi bağlamında 19. Yüzyılda başlayan Türkiye modernleşmesini ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne 'tam üyeliği'ni konuştuk.

Bizi üniversitesindeki odasının kapısında karşılayan Masami Arai, güzel Türkçe konuşuyor. Türkçe öğrenen öğrencileri ile birlikte, sohbet etmek üzere üniversitenin zengin Türkçe eserler külliyatına sahip kütüphanesine geçiyoruz. Sonradan, yine iyi Türkçe bilen Prof. Kayoko Hayashi de katılıyor sohbete.

Üniversitenin Türkçe bölümü öğrencileri, Türkiye'yi ve Türkiye'deki kültürel gelişmeleri de yakından izlemeye çalışıyorlar.



Arai Hoca'nın, İletişim Yayınları arasında çıkan Meşrutiyet dönemi milliyetçilik akımlarını inceleyen bir de kitabı bulunuyor. Hoca bu kitabında, Türk modernleşmesinin hep laikleşme, Batılılaşma çizgisinde olmadığını, başlangıçta İslamlaşma çizgisinin baskın olduğunu söylüyor.

Masami Arai'ye, "Temelde Batılı köklerden gelmeyen ülkelerin 'modernleşme macerası'ndan bakarak, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini nasıl değerlendirdiğini, Avrupa Birliği üyeliğinin, Türk toplumunda bir kimlik kırılmasına yol açıp açmayacağını" soruyorum.

Modernleşme sürecinin, her toplumun kendi şartları içinde gerçekleşeceğine işaret eden Arai, özetle şunları söylüyor: "Batı homojen bir toplum değil, kendi şartlarına ve geleneksel yapısına göre çağdaşlaşmasını gerçekleştirmiştir. İngiltere de, Fransa da sonuçta kendi iktisadi ve sosyal şartlarına göre çağdaşlaşmıştır.

Aynı şekilde Doğu toplumları da kendi şartlarına göre bir çağdaşlaşma yolu bulacaklardır. Yine Türkiye de, kendi toplumsal şartları içinde ve geleneksel değerlerinin içinden bir çağdaşlaşmayı gerçekleştirecektir.

Türkiye'nin, Avrupa Birliği sürecinde bir kimlik sorununu ya da bir kimlik kırılmasını yaşamayacağına inanıyorum. Bu bağlamda, İslam'ın da değişime açık bir din olduğu kanaatindeyim."

Arai Hoca'nın, özellikle 'Avrupa-İslam dünyası' karşılaştırması konusunda ilginç görüşleri var. Mesela diyor ki: "Eskiden Türkiye, Avrupa'nın önemli bir parçasıydı. Kaldı ki, Anadolu Doğu Akdeniz'in önemli bir parçasıdır. Dolayısıyla, Haçlı seferleri ile İslam dünyası arasında çıkan savaşlar bir bakıma bir iç savaş niteliğindedir."

Cumhuriyet'in, modernleşmenin en somut dönüşüm noktası olduğunu belirten Arai, ancak bu 'rota değişikliği'nin biraz keskin olması yüzünden, sonradan bir 'gericilik' algılamasının yaşandığına dikkat çekiyor:

"19. Yüzyılda başlayan çağdaşlaşma ile İslam yan yana idi. Cumhuriyet biraz keskin bir dönüş oldu ve bu süreçte İslam, 'gerici' algılaması ile yan yana değerlendirildi. Ayrıca unutmamak gerekir ki, bir 'karşıtlık' oluşturulduğu için 'gericilik' algılaması ortaya çıktı yani...

Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki 'keskin dönüş'le birlikte ortaya çıkan 'gericilik' algılamasının Türkiye'nin kültürel ve toplumsal dinamikleriyle örtüşmediğini belirten Masami Arai, '80'li yıllarla birlikte bu yanlış algılamanın daha net bir şekilde ortaya çıktığını söylüyor: "1980'den sonra İslamcılar, Türkiye'de değişimin öncüsü olmuşlardır. Kısacası, 1980 sonrasında 'çağdaşlaşma'yı en ciddi biçimde İslami değerlere bağlı aydınlar savunmaya başlamışlardır. Bu, hem İslam'a karşı bakışı değiştirmiş, hem de toplumu Avrupa Birliği hedefinde bütünleştirmiştir."
18 yıl önce
"Haçlı-İslam savaşları, bir iç savaş"
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet