Buyurmuşlar ki “Partiler hisseder.” Bu hissetme konusu biraz karışık görünüyor. Doğru anlamak, iyi tartmak durumundayız.

Belki Sayın Başsavcı “Hissedar” demeye çalıştı da dili patinaj yaptı. Neden olmasın?

Mevzu demokrasi olduğunda, bütün partiler hissedar değil midir?

Yok eğer dediği ile demek istediği aynı ise, o zaman da dili değil, düşüncesi sürçmüş demektir.

Fazla üstünde durmaya değmez... Ander kalsın sevdaluk.

*

Anayasayı değiştirmek için konsensus şart diyor Başbakan Erdoğan.

Bu işi bize bırakmayın, gelin beraberce yapalım diyor.

Aramızda konuşalım, tartışalım, ne gerekiyorsa el birliğiyle bu ülkeye yakışan bir anayasa hazırlayalım.

Muhalefet lideri nasıl cevap veriyor peki?

“İdamı göze alırsan, anayasayı değiştirirsin!”

Bu yaklaşım karşısında yapılacak tek iş, gerize taş atmaktan başka bir şey değildir.

Başbakan herşeye rağmen iyi niyetli davranıyor.

Muhatap olmaya çalıştığı, karşısındaki ana muhalefet lideri böyle konuştuktan sonra, konsensus ihtiyacını belirteceğine, kısaca “sen sus” dese yeter aslında.

*

Kısaltmalar yanlışa götürebilir.

BDP ve STK ile başlayan cümleler kuracak olsam, sanmayın ki herkes aynı şeyi anlayacaktır.

BDP dediğimde biri “Balyoz Darbe Planı” dediğimi düşünecek, diğeri ise “Barış ve Demokrasi Partisi”ni aklına getirecektir.

Kapatılan Demokratik Toplum Partisi milletvekillerinin geçtiği yeni parti...

STK ile anlaşılan da en az iki tür...

Biri “Sivil Toplum Kuruluşları”nı anlar, başkası “Seferberlik Tetkik Kurulu”nu.

İlki demokrasinin vazgeçilmez, olmazsa olmaz unsuru; diğeri “Kozmik oda”nın bulunduğu yer.

*

Kim sızdırdı, bit sızdırdı...

Taraf''ta yayınlanan darbe planları aylardır gündemi sallarken, bir yanda da bu belgeleri kim sızdırdı sorusuna telaşla cevap aranması sözkonusu.

Mehmet Baransu veya bir başka muhabir, kapı kapı dolaşıp gizli gizli plan arıyor değiller; elbette birileri getiriyor o belgeleri.

Ama belgeleri kimin sızdırdığından çok, orada yazılanlar önemli.

Sızdıranlar da sayışarak bulunmaz.

Her ne olursa olsun, fazla abartmaya gerek yok.

Su, yolunu bulur.

Darbe planları gerçek de olsa, fişleme listeleri orijinal de olsa, korku filmine çevirmek bize yakışmaz.

Ordunun başında “Seçimle gelen, seçimle gider; demokrasiden vazgeçemeyiz” diyen bir başkan var.

İthamları bütüne yaymanın hata olduğuna işaret ediyor aynı zamanda.

Dolayısıyla serinkanlı düşünmek zorundayız.

Yargının işini üstlenmekten kaçınmayı vurgulamak bile gereksiz; elbette herkes kendi işine bakacak.

Hülasa, pasaport yenilemekle uğraşmanın da âlemi yok. Bir yere gidecek değiliz.

İsterse planlar gerçeğe dönüşsün.

“Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin...” Fark etmez! Biz buradayız, burada kalacağız.

Pasaportumu yırtıp atabilirim de.

Bir gece vakti kapıma gelmeyi düşünenler varsa, onlara şarkıyla sesleneyim şimdiden:

“Kapıma dayanma sakın. Yakarım inan, yakarım!”