|
“Gisli gisli” protokol

Ha gayret, Temmuz bitmek üzere. Son düzlükteyiz. Her ne kadar yokuşa benziyorsa da tabir hakkını savunur.

Ağustos da geçti mi sıcakların defterini düreriz. Şu bunaltıcı günler geride kalır.

“Ben hayatımda böyle sıcak görmedim” diyordu geçenlerde bir çocuk. Baktım, sekiz yaşında var yok.

Seksen yaşında birine sormalı. Bakalım o görmüş mü böyle sıcaklar!

*

Senelerden bu yana “küresel ısınma” diye boğazını yırtanlar boş konuşmuyormuş.

Küresel küresel ısınıyoruz işte.

İnanıp inanmamaya bağlı değil.

Dünyanın gittikçe ısındığını, mevsimlerin değiştiğini kabul eden de aynı güneşin altında, kabul etmeyen de.

*

“İleride su savaşları olacak” sözü ilkin seksenli yıllarda kulağımıza çalınmıştı.

Duyanların bir kısmı galiba meseleyi tam olarak anlamadı.

Herhalde bazıları su tabancasıyla çocukların yaptığı şekilde, birbirini ıslatma savaşı kast ediliyor zannetti.

Hâlbuki tablo çok ciddi. Şu günlerde bir damla su bile kıymetli.

Artık, abdest alırken bile çok dikkat etmek şart. İki ağız çalkalama arasında musluktan akan su bile israf. Nehir kenarında olsak da aynı.

*

Tamam, hava çok sıcak ama CHP içinde ve çevresinde çok daha sıcak. Ortalık yanıyor.

Toplantılarda ağızlardan söz değil, alev çıkıyor.

Altılı masa şiddetle eleştiriliyor, Ümit Özdağ’la yapılan gizli protokol eleştiriliyor, “Onu getirip bize Atatürkçülük dersi verdirdiniz” deniliyor. Biri sen git ben geleyim diyor, ötürü taş yerinde ağırdır, her şey yerli yerinde dursun diyor, daha yapacak çok işi olduğunu ima ediyor...

*

Şu gizli protokol meselesi çok kafa karıştırıcı.

Ortaya atılınca parti yetkilileri inkâr etti. “Yok öyle bir şey” dediler, “Nereden çıkarıyorsunuz!”

Ardından Kemal Bey itiraf gibi konuştu. “Evet, bir protokol var” dedi.

Ne olduğunu merak edenlere açıklayamayacağını söyledi. İki kişi arasındaymış!

Ülkenin tamamını ilgilendiren bir mesele, iki kişi arasında gizli oluyor!

Ülkeyi, partiyi geçelim, altılı masanın bile haberi yok Kemal Bey’in Ümit Bey ile yaptığı protokolden. Dağıttığı makamlardan, verdiği sözlerden.

*

Hiçbir şey gizli kalmıyor tabii. Sirke küpünün dışına sirke, bal küpünün dışına bal sızıyor bir şekilde.

Kemal Bey üç veya dört bakanlık ile MİT Başkanlığı’nı ikram etmiş.

Buyur buradan yak!

*

İlkokulun ilk senesi... Öğretmen ders anlatırken çocukların başka bir şeyle ilgilenmesini istememiş.

Anlattığı konu önemli. Hepsi dinlesin ve anlasın istiyor.

“Dikkatinizi bana verin” demiş. “Sadece beni dinleyin. Başka hiçbir şeyle ilgilenmeyin. Su bile içmeyin.”

Akşam eve gelen çocuk annesine babasına şöyle söylemiş:

“Öğretmen ders anlatırken, gisli gisli su içtim.”

Kemal Bey ile Ümit Bey de gisli gisli protokol yapmışlar. Pıravo!

*

Kurultay yaklaşırken hararet daha yükseldi.

Gitsin diyenler, kalsın diyenler, ben geleyim diyenler, o gelsin diyenler...

Bir de “ortak akıl” peşinde olup “üçüncü yol” teklif edenler var.

Şöyle diyorlar:

Ne statüko korunsun, ne de “Sen git ben geleyim” denilsin.

Nasıl olacak o?

Az kuru, az pilav gibi mi?

Bazı şeylerin “yarı”sı olmaz. Ya vardır, ya yoktur.

Yarı başkanlık olur da yarı hamilelik yoktur. Peki, yarı genel başkanlık mümkün mü? Misal eşbaşkanlık.

#Aktüel
#Politika
#Mehmet Şeker
9 ay önce
“Gisli gisli” protokol
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri