Oruç bu sene de mübarek Ramazan''a denk geldiği için, günlerimiz iftarla sahur arasında aheste geçiyor.

Pidenin kokusu, davulun sesi gibi bugünlere has unsurları da unutmamak gerekir.

Biri yakından güzel, diğeri uzaktan.

*

İşe bakın ki Dünya Kupası da aynı zamana denk geldi.

Bir kısım futbol meraklılarının, maçın ilk yarısı ile teravih arasında zorlandıklarını gördük.

Ben sadece birkaç karşılaşmayı seyredebildim.

Brezilya''nın hezimeti bunlardan biriydi.

Futbol devi Brezilya sahadan nasıl böyle bir sonuçla ayrılır, kimsenin aklı almadı.

Hayret, aşağı yukarı her yanda aynı: Bu takım 7 gol yiyecek takım değil.

Ülke bütünüyle yasta.

7''den 70''e herkesin gözleri kan çanağı.

Gözyaşları sel oldu, Scolari''yi önüne katmış götürüyor sanki.

Ve artık Brezilya''da ''yediden yetmişe'' deyimini kullanmak bile çok tehlikeli.

Daha ilk kelimede, herkesin aklına o hezimetle sonuçlanan karşılaşma gelecek.

*

Bir sonraki maçta Hollanda karşısında Arjantin''i tuttuk.

Sırf Güney Amerika futbolu diye bir şey varsa, kaldıysa, onun hatırına.

Tuttuk ve bırakmadık.

İyi ki finale çıkan Arjantin oldu.

Hollanda kazansaydı, iki Avrupa takımı arasında oynanacak bir maç görecektik.

Finalde de aynı desteği sürdürmek istiyorum.

Viva Argentina!

*

Acaba neden?

Almanya da pekâlâ desteklenebilecek bir takım.

Hatta aslan gibi bir Mesut''umuz var orada oynayan ve yaşayan milyonlarca vatandaşımız...

Destek konusunda böyle düşündüğüm için sebebini bulmak istiyorum.

Merkel''in bize karşı tutumu yıllar boyunca bir tepki oluşturmuş olabilir mi?

Mümkündür, neden olmasın...

O maçta Almanya galip gelince, biz de yenmiş sayıldık mı?

Sayılmadık.

Mesut topu ayağından kaçırmasaydı da sekizinci golü atsaydı, durum değişir miydi?

Değişmezdi.

*

Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) adına bülten yayınlayan Prof. Faruk Şen''in Almanya hakkında verdiği bilgiler dikkat çekici...

Haziran Almanya için önemli bir ay. Köln''de 9 Haziran 2004''de Nazilerin bomba tuzağı kurarak, Keup sokağındaki Türk dükkânları tehdit etmesi ve 22 Türk''ün ağır yaralanması ile başlayan bir olay, Türklere karşı saldırıların en somut örneklerinden biriydi.

Keup sokağı, 400 metre uzunluğunda sadece Türk dükkânların bulunduğu bir sokak. Bu bölgede hiçbir Alman dükkânı yer almıyor.

Naziler burada Türkleri kaçırmak için bu eyleme girişmişlerdi, bayağı da başarılı oldular. Keup olayı uzun bir süre açıklığa kavuşmadı.

Gerek eski Alman İçişleri Bakanı Otto Schilly, gerek Kuzey Ren-Westfalya İçişleri Bakanı Fritz Behrens ''Nazilerin bu olayda suçu yoktur'' propagandasını yaptılar fakat hakikatler geç de olsa ortaya çıktı ve Nazilerin suçu olduğu belirlendi.

9 Haziran''da bu kutlamalar nedeniyle Keup sokağına gittiğim zaman ilginç manzaraya karşılaştım.

Tüm sokaklar ve çevre Türklerle doluydu, diğer taraftan da Alman alternatif hareketleri buradaki kutlamalara katıldılar.

Son gelişmeler çerçevesinde Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck başka çare bulamadığı için, gelip bu kutlamalarda bir konuşma yaptı ve Almanya''yı temize çıkarmaya çalıştı.

*

Peki çıktı mı Almanya temize?

Bence çıkmadı.

Eğer Schilly''nin, Behrens''in ve Gauck''un gayretleri işe yaramış olsaydı, biz final maçında tereddütsüz Almanya''yı desteklerdik.

Tereddütsüz, hiç düşünmeden...

Ve burada yaşayan Türklerin sayısı 2,5 milyon muydu, 3 milyon muydu diye hesap yapmadan...

Zaten şu aşamada, orada yaşayanların sayısından ziyade, öldürülenlerin sayısı daha önemli bizim için.

Almanya''da hukuk sadece Almanlar için yoksa bütün cinayetlerin acilen aydınlanmasını beklemek hakkımız.

Maçlardaki destek konusuna ondan sonra bakarız.