|
Kentte mekanın paylaşımı

Köksal Alver''in Hece Yayınları''ndan çıkan “Siteril Hayatlar - Kentte Mekansal Ayrışma ve Güvenlikli Siteler” (Ocak 2007) adlı eseri yaşadığımız çevrenin-şehrin-semtin-sokağın-apartmanın; kısacası mekânın ruhuna tutulmuş bir ayna gibi. Mutlaka okunmalı.

İnsan-mekân ilişkilerini irdeleyen çalışmanın ağırlıklı noktasını “Güvenlikli Siteler” oluşturuyor. Alver bir akademisyen olarak bu konuyu yaşadığı şehir olan Konya ölçeğinde ele almış; bu sitelerde yaşayanlar ile bire bir söyleşiler yapmış. Sitelerde yaşayanların sorulara verdikleri cevaplar gelecekte şehirlerimizin nasıl bir yapılaşmaya doğru gideceğini haber veriyor.

Efendim bilindiği üzere Anadolu şehirleri de dahil olmak üzere geleneksel mahalle yıkılmış, sokak kaybolmuş, mimarî değişmiş, yerine karma-kimliksiz-garip bir manzara yerleşmiştir. Bu çerçevede eski “bahçeli ev” modeli yerini apartmana terk etmiştir. Artık bunu kabul etmeli.

Kentte mekan ayrışmasını ilk etkileyen oluşum -ki bu mühim hadise Alver''in kitabında yer almıyor- devletin şehir hayatına (dokusuna) müdahalesi ile sonuçlanmıştır.

Nedir bu?

Devlet tek parti iktidarının devletçi uygulamaları ile birlikte hükumet binalarını, tekel''i postane ile hastane''yi, gar binasını, halkevi''ni, orduevi''ni, fabrikaları, Sümerbank''ı, Ziraat Bankası''nı vb. şehirde görünür biçimde (bazılarının önüne meydanlar açıp heykeller dikerek) dizayn etmiştir.

Bunlar bir yana, devlet memurunun barınma konusunu dikkate alarak resmi kuruluşlar için lojman yaptırmış; bu lojmanların bir kısmının etrafı duvarlarla çevrilmiştir. Memurun devleti temsilen kollanması, bir statü kazanması, alafranga hayat tarzını temsil etmesi açısından halkın uzağında ve üstünde yer tutmasının ilk uygulaması sayılabilir.

Askerîye lojmanları, fabrika lojmanları vb. bunların en fazla tanınmış olanlarıdır. Bir fabrikanın (Dokuma, Şeker vb.) asıl üretim binasının yanında oldukça geniş kullanım alanları vardır. Etrafı duvarlarla çevrili bu alanların içinde lojmanlar, okul, sinema, lokal, spor sahaları, meyve bahçeleri bulunmakta, bu alana giriş “Nizamiye Kapısı”ndan sağlanmaktadır (Güvenlikli sitenin devletçi modeli).

Fabrika personelinin (Bilhassa üst düzey yöneticilerle, memurların) ilişkileri o kentin halkı ile ilişkiden ayrılmıştır. Düğünleri, eğlenceleri, alışkanlıkları, âdetleri, yaşam tarzları yerli halka nazaran alafrangadır. Bu bahsi uzatmayayım yazmakla bitmez. Sonuç şudur: Şehirde mekan paylaşımı, hayatın ayrışması, insan ilişkileri epeyce bir zaman (Devlet kapısının en güvenli yer olduğu dönemler) böylesi bir manzara arzetmiş; memurlar rejime bağlı alafranga bir mekan kullanımına (apartmanlara) sahip olmuşlardır.

Devir dönmüş, özel sektör palazlanmış, devlet memurluğu gözden ve gönülden düşmüş, o görkemli lojmanlar eskiyerek harap olmuş, fabrikalar özelleştirilmiş, bazıları satılmadan elde kalmıştır.

Devletin tek tabanca sayılan güçlü görüntüsü karizmayı çizdirince memurlara imrenme yerini acımaya bırakmıştır. Memur sahipsiz ve güçsüz kalınca işçiler gibi örgütlenip bu defa “Kooperatif Evleri” yapmaya girişmiştir.

Bu girişim geleneksel şehirlerin civarında ucuza mal edilmiş kooperatif evlerinden oluşan ormanları doğurmuştur. Taşra kentlerine damgasını vuran bu yerleşim biçimidir. Büyük şehirlerin etrafı gecekondu ile kuşatılırken, taşra kentleri maalesef bu gri, umutsuz, uyduruk havuz-tuhaf yeşil alan, unutulmuş parklar ve çocuklar için gariban oyun alanlarının istilasına uğramıştır.

Büyük şehirlerde zenginler şehir merkezini göçle gelen yoksullara terk ederek, banliyölerdeki “steril” mekanlara göçerken, şehrin karanlık, yoksul, harap mahalleleri metruk mekanlar olarak göçmenlerin barınağı olmuştur.

Özetle devletin gücü ve simgesi olan mekanlar (evler) devletin güçten düşmesi ile gözden düşmüş; yerini özel girişimin para babalarına terk etmiştir. Bu durumun üzerine bir sürü laf söylenebilecek bir başka göstergesi de, bilhassa deniz kıyısında vaktiyle yaptırılan resmî Eğitim ve Dinlenme tesisleridir. Geçenlerde bunları satmaya kalktılar alan olmadı. Çok harap olmuş, çok yıpranmış. Tıpkı Meclis Lojmanları gibi.

Bu “Eğitim ve Dinlenme Tesisleri”ne kimse rağbet etmiyor artık.

Nasıl etsin? Yanıbaşında sayısız beş yıldızlı otel var.

Sadece Antalya''da İspanya''nın tamamında olan beş yıldızlı otel sayısından fazla otel yapılmış.

Kim takar artık devletin köhne lojmanlarını.

17 yıl önce
Kentte mekanın paylaşımı
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu