|
Mükemmel daire

Mehmet Varış''ın "Kitabevi''nde Bosna''lı Nusret ile konuşuyoruz. Nusret İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi''nde hat ve tezhib okuyor. Fatih Camii haziresinde gördüğü dikkate değer mezar taşlarının fotoğraflarını çekmiş, bazılarında gerçekten güzel hatlar var. Ancak XIX.a. Osmanlı bürokrasisine, askerî sınıfına ait taşlarda da hat bir yana, bir gösteriş düşkünlüğü sezilmiyor değil. Hele II. Mahmut Türbesi haziresindeki paşa mezarları bunun şahikasını oluşturuyor. Nusret''e "Kusursuz Çember"i görüp görmediğini soruyorum. Önce ne dediğimi çıkaramıyor, sonra bir "filim"den bahsettiğimi anlıyor. Ben yardımcı olmak için Ademir Kenoviç''in (Filmin yönetmeni) adını anıyorum. Nusret''in yüzü aydınlanıyor: "Haa, o mu diyor, mükemmel daire" Türkçemizin haline gülümsüyoruz.

Sonra filimden konuşuyoruz Nusret''le.

"Ne demek: Kusursuz çember?" diye soruyorum.

Tabii Bosna''nın kuşatılmasını temsil ettiğini dile getiriyor. Ancak onun bir ilavesi var. Nusret''e göre bu "Mükemmel Daire" aynı zamanda Saraybosna''nın etrafını kuşatan yedi ulu zatı temsil ediyor. Dedelerin, babaların adlarını sayıyor bir bir. Hatta oracıkta bir kâğıt üzerinde mezarlarının yerlerini işaretliyor.

Çember sözcüğü "daire" ile yer değiştirdiği zaman Bosna Savaşı''na "erenlerin" dahli ilave olunuyor. Bilindiği gibi pek çok tarikatte dervişler daire şeklinde oturarak (veya ayakta) bir zikir halkası meydana getirirler.

Nusret''e göre Saraybosna''yı bekleyen bu ulu zatlar da sanki şehrin etrafında bir daire oluşturmuş, şehri beklemektedirler. Ve Bosna Savaşı''nda bu erenlerin himmeti çok olmuştur. Bilmem Ademir Kenoviç filmi ile ilgili bu yorumu duysa idi ne derdi. Çünkü filminde kahramanlar müslüman, olaylar müslümanların çektikleri etrafında şekil buluyor ama, müslümanlığa en küçük bir vurgu bile yapılmıyor.

Kusursuz Çember''i Beyoğlu/Akademi Sineması''nda (Yüz kişilik salon) beş kişi ile izledik. Benden başka dört kişi daha vardı Bir ana ile 8-10 yaşlarında kızı. Belli ki afişteki çocuklara bakarak "Bu bir çocuk filmidir" diye gelmişlerdi. Ama sıkılmadılar. Ötekiler üniversiteli bir kız ile bir oğlan.

Çok üzüldüm.

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür, derler ama bu kadarı da fazla. Bosna ne çabuk unutuldu. İşte burnumuzun dibinde Kosova yanıyor. Ve Bosna için çekilen, Bosna''da çekilen, Bosna Savaşı sırasında çekilen belki de en mükemmel filim seyircisiz kalıyor.

Ademir Kenoviç nümayişe kaçmayan, şiddet ve kandan uzakta, sevgi dolu bir filim yapmış.

Bosna''da neler oldu diye soracak olanlara bu filmi görmelerini söyleyebilirsiniz. Tabii savaşları "naklen" veren bu iletişim çağında "biz bu sahneleri zaten biliyorduk" diyenler çıkacaktır. Ben bu satırları tuzak olsun diye yazdım. Filimde hiç de öyle gördüğünüz, hatta tv.den âşina olduğunuz sahneler yok.

Filimde insanlar var. Çocuklar. Bir köpek. Kalanlar ve gidenler. Direnenler ve çökenler. Bir şehir. Kuşatma. Umut ve umutsuzluk. Filimde sevgi var. Bildik bir "savaş filmi" değil Kusursuz Çember.

En iyisi gidip görmek.

25 yıl önce
Mükemmel daire
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı