|
Sözün sureti

İSMEK İstanbul Büyükşehir Belediyesi''nin verimli kuruluşlarından biri. Yaptığı pek çok etkinlik yanında bir de "Türk Kitap Sanatları Sempozyumu" düzenledi. Sempozyum bildirileri bir kitapta toplanarak yayımlandı (Haziran 2007).

Kitapta hat-tezhip-ebru-minyatür ve cilt gibi geleneksel kitap sanatlarımızla ilgili olarak sunulan bildiriler toplanmış; görsel malzeme ile zenginleştirilerek yayımlanmış. Belediye''nin yayınlarını satan kitapçılarda bulunabileceğini umuyorum.

Bildiriler arasında Irvin Cemil Shick''ın "hat sanatı" konusunda verdiği tebliğ dikkatimi çekti. Uzmanları ve meraklıları Irvin Cemil''in anlattıklarına vakıf olabilir. Ancak ben umum halkın hat sanatı hususunda asgari bir bakış kazanması için tebliği ana hatları ile özetlerken kendi fikirlerimi de söyleyeceğim.

Cemil hat sanatına yaklaşımı üç ana başlık altında topluyor. 1-Metin, 2-Görsellik, 3-Yazı. Bunlar bize bir yapıda veya levhada gördüğümüz hat örneğine nasıl bakmamız gerektiğini izah ediyor.

Bir takım yerli-yabancı düşünür ve sanatçılar hat sanatına soyut resim olarak yaklaşıyor ki Cemil gibi ben de bu yaklaşımı isabetli bulmuyorum. Cemil şöyle diyor: "Hat sanatı hiçbir anlamda soyut bir sanat olamaz çünkü hüsn-i hat sözün resmi ve mânanın zarfıdır". Resim kelimesi hatta aynı zamanda görsel yanı ile de bakmak lazım geldiğinden kaynaklanıyor.

Ama ben doğrusu hat içine resim, hat unsurlarından kolaj-resim veya hattı herhangi bir biçimde resme yamamak hususunda bütün bunların uydurma olduğu kanaatını taşıyorum. Hat âdeta şiir gibidir. Hiçbir şey şiire bulaşamaz; şiir hiçbir şeye bulaşmaz.

Hat eserlerinin metin olarak kullanımı cami, türbe, mezartaşı, kütüphane vb. gibi pek çok unsur üzerinde görülür. Bunların çoğu âyet ve hadistir ki, Cemil örnekleri ile neyin nereye yazıldığını gösteriyor.

Bir hat eseri kolay okunsa da okunmasa da sözün sureti olma işlevini her zaman mahfuz tutar, inananlar açısından bereketini üzerinde bulunduğu binanın yahut yazıyı ziyaret eden müminlerin üzerine yağdırır.

Görsellik hat sanatının olağanüstü grafiksel uyum imkanlarından doğar.

Bazı hattatlar bu yolda istifi zor harflerden oluşan ve pek mânalı olmayan ibareleri kullanarak şaheser denecek levhalar yazmışlardır. Meselâ: Halim Özyazıcı''nın tekerlemesi: "Keşkekçinin keşkeklenmiş keşkek kefçesi". Karalama ve temrinler de bu gruba girer. Hüsn-i hat mânanın yazıyla görünür kılındığı özgün bir görsel sanattır. Asla bir resim veya tezyinat değildir. Hat kullanılarak yapılan yaprak, armut, arslan vb. gibi unsurları münferit saymak daha doğrudur. Hz. Ali''deki "y" harfinin ucunu zülfikarın çatalı şeklinde belirtmek bir semboldür.

Devlet simgeleri yani tuğralar da bu çerçevede anlaşılmalıdır.

Hat sanatı "orantılı yazı"yı icat eden İbn Mukle''den bu yana pek çok değişiklik göstermiş, giderek olgunlaşmış, bilhassa Osmanlı hattatları elinde zirveye ulaşmıştır. Bu alanda geleneklere bağlılık çok önemlidir. Ancak yine de büyük ustaların yenilikler yaptığını görüyoruz.

Cemil soruyor: "Hat sanatında teceddüt ile bid''at arasındaki fark nasıl tanımlanabilir?" Bu konuda ileri sürülen iddialar inandırıcı değildir.

Cemil devam ediyor: "Başarılı olan yeniliklerin var olan geleneğin bağrından çıktığı, daha öncekileri damıtarak mükemmelleştirdiği söylenebilir. Her yenilik belli bir tarihi bağlamın içinde oluşur. Her alanda olduğu gibi hüsn-i hat dalında da yeni yollar aranması, deneyler yapılması kaçınılmazdır. Ancak öncelikle Reisü''l-hattatîn Ahmet Kâmil Efendi''nin şu ifadesi akılda tutulmalıdır: "Eslafın âsârını tedkik ve taklid eylemek" her hat öğrencisinin birinci vazifesidir.

Hat sanatında yapılacak bir yeniliğin ancak fıkıhta içtihat yapabilecek olgunluğa erişmiş âlimleri çağrıştıracak şekilde bu sanattan anlayanlara ait olduğuna inanıyorum. Yoksa her eline kalem alan bir yeniyetme hat sanatında yenilik yapmaya kalkarsa saçmalamış olur. Bu saçmalıklara günümüzde bol bol rastlanıyor.

Bence hat sanatından esinlenerek grafikal anlamda resme yakın duran en mükemmel örnek -ve bu alanda ilk- rahmetli Emin Barın hocanın eserleri olmalıdır. Onların içinde de madalyonlar vesaireden çok kübik anlayışla yapılan düzenlemeler soyut resme yakın ve mükemmeldir. Öteki "yenilikçi" sanatçılarda bu seviyeyi görmedim.

16 yıl önce
Sözün sureti
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu