|
Arz fazlası

Bütün dünyayı deflasyon korkusu sarmaya başladı. Hemen hemen bütün sektörlerde talebin çok üzerinde bir kapasite artışı var. Bu durumda fiyatların, dolayısıyla kâr hadlerinin aşağı doğru seyretmesi kaçınılmaz. Klasik iktisatçılar, böyle bir durumun sürüp gitmesinin imkânsız olduğunu, ekonomide dengenin kendi kendine sağlanacağınıdüşünüyorlardı. Klasik öğretinin birçok temel ilkesini benimseyen Thomas Malthusise, fazlalıklar (gluts) kuramı ile Ricardo ve onun Fransız takipçisi Jean Baptiste Say''in "genel üretim fazlalığının imkânsız olduğu"na dair görüşlerini hedef alarak, bunun her zaman geçerli olmadığını kanıtlamaya çalışmıştı.

Ricardo ve Say''e göre, her arz kendi talebini yaratır. Bir metanın talebinin üzerindeki her arz, diğer bir metanın talebinin altındaki arz ile dengelenir. Böylece, olsa olsa, belirli malların arz ve taleplerinde geçici dengesizlikler olabilir. Genel bir arz fazlalığı ise imkânsızdır. Ayrıca, genel üretim fazlalığı imkânsız olduğundan, istihdam edilebileceği kullanımın üzerinde bir sermaye birikimi de tasavvur edilemez. Sermaye birikiyorsa, mutlaka (yararlı biçimde!) kullanılıyor demektir. Ücretlerdeki artış, sermayedeki artışın fonksiyonudur. Dolayısıyla, ücretlerdeki artış, daha fazla birikimin kârlı olmayacağı bir noktaya getirilmemelidir; bundan öncelikle ücretliler zarar görür.

Ricardo üretken emekle üretken-olmayan emeği ayırdığı gibi, üretken tüketimle üretken-olmayan tüketimi de ayırıyordu. Üretken tüketim, üretim için harcama yapmaktı. İkincisi böyle amaç gütmüyordu. Bu ifadelerin ideolojik içerimi açıktı: Kapitalistler üretken tüketicidirler; aristokratlar kötü tüketici. Malthus ise, üretken-olmayan tüketicinin yararını savunuyordu.

Kullandığı temel kavram efektif talep idi: Sürekli bir arzı veya kesintisiz bir üretim sürecini teminat altına alacak yeterlikte yüksek bir talep. Bir metanın efektif talebi, onun kumanda ettiği emek miktarıydı, çünkü o miktar emek ile onu üretmek için gerekli kârı temsil ediyordu. Üretim, efektif talebe bağlıydı. Oysa işçilere ödenen ücret, hiçbir zaman efektif talebi karşılayacak büyüklükte değildi. Kapitalistle kapitalist arasındaki mübadele de üretime gerekli teşviki sağlayamazdı, çünkü her ikisi de ürünlerini kâr içeren fiyatlarla satmaktaydılar. Eğer üretici, işçilerin ve diğer üreticilerin talebine bel bağlamak zorunda kalırsa, açmaza düşerdi.

Ona göre çözüm, üretken-olmayan tüketimdedir. Üretken olmayan tüketicilerin başında da toprak sahipleri gelir. "Büyük üretim güçlerine sahip bir ülkenin, üretken-olmayan bir tüketiciler topluluğuna mutlaka sahip olması gereklidir." Böylece Malthus, ekonomik sistemin kendi kendine, otomatik biçimde dengeye gelmekte olduğu görüşünü reddetmiş oluyordu. Bu yönüyle Keynes''e öncülük ettiğini söyleyebiliriz.

Tabiî, Malthus''un iktisatçı olarak en önemli eseri nüfus üzerine denemesiydi. Bu ilk yayımlanan kitabında (1798), kontrolsüz nüfusun her 25 yılda ikiye katlandığını; geçim imkânları aritmetik artarken, nüfusun geometrik bir oranla yükseldiğini söyleyerek önemli bir tartışma başlattı. Her ne kadar Malthus demografik sorunlar üzerinde düşünen ilk yazar değildiyse de, Avrupa''da bir nüfus teorisi geliştirmeye muvaffak olan ilk düşünür oldu. Onun teorisi iki yüzyıldır nüfusa dair her tartışmanın hareket noktası olageldi. Ancak, "kendi zamanında, teorisi demografi incelemesine bilimsel bir katkı olmaktan çok, Godwin, Condorcet ve Owen''in sosyal yasama yoluyla insan toplumunun mükemmelleştirilebilir olduğuna dair iyimserliklerinin reddi olarak dikkat çekti." Yani Malthus, her şeyden önce, Aydınlanma iyimserliğinin panzehiri bir ideologdu.

Malthus''ün nüfus teorisini Pazar günü ele alalım. Arz fazlası ve efektif talebe dair görüşlerinin bugün için de önemli olduğunu düşünüyorum. Kapitalist dünyanın her yanında, üretken olmayan yaşlı bir para aristokrasisi ortaya çıkmıştır ve bunların sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu emekli sınıfın sistemi ne ölçüde kurtaracağı şüphelidir.


25 yıl önce
Arz fazlası
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri