|
Kutsal kültürün ışığı sönmez

Kutsal kültürün ilkeleri, bütün insanlık için ortak, tarihin her döneminde geçerli, ekonomi, politika, hukuk ve sanatın odak noktasını oluştururlar. Bütün toplumlarda, ekonomik, siyasal ve hukuki yapının omurgasını, ister referans alınsın, isterse alınmasın kutsal kültürün değerleri oluşturur. Çünkü, bütün insanlığın 4 bin yıllık düşünce ve eylem birikimi, kutsal kültürün evrensel ilkelerinin, tabiatın içinden ve dışından bakılarak yapılan, yorum, açılım ve yaklaşımların toplamıdır.

Bir yılda dört mevsimin yaşandığı tabiatta, başkaldırı, uyumsuzluk ve düzensizlik yoktur. Canlı, cansız, bütün varlıkları bağrında taşıyan tabiatta, kutsal kültürün ışığı, bütün parlaklığıyla yansır. Kutsal kültürü, ışığı sönmüş, hiç yokmuş gibi düşünen seküler kültür, yeni yüzyılda, dünyayı yeniden yapılandırmaya çalışıyor. Gözleri görmeyen, kulakları işitmeyen, burnu koku almayan seküler kültür, kutsal kültüre savaş açarak, bütün dünyayı, gittikçe daralan bir ateş çemberiyle kuşatmıştır.

İki yüzyıl boyunca, her alanda olanca şiddetiyle, devam eden savaşta, kutsal kültüre karşı seküler kültür, başta Türkiye olmak üzere, bütün ülkelerde, büyük bir üstünlük kazandı. Doğal ekonomi, doğal politika ve doğal hukuktan uzaklaşan seküler değerleri, kutsal değerlerin yargılaması gerekirken, tam tersine, bütün dünyada seküler değerler, kutsal değerleri yargılıyor. Hukuk, politika, ekonomi ve sanat, bütün alanlar, seküler kültür tarafından işgal edildi.

Batı dünyasının öncülüğünde, pek çok ülkede, hukuk, politika, ekonomi ve sanat, sanki kutsal kültür, hiç yokmuşcasına, yeniden yapılandırıldı. Cumhuriyet döneminin tek parti yönetimi yıllarında, Türkiye''nin dönüştürülmesinde olduğu gibi, özellikle kutsal kültürün en son ve en güçlü halkasını temsil eden Müslüman ülkeler, iç ve dış dinamiklerle temellerinden sarsıldı. Artık bütün dünyada, bilgi ve bilgelik hiyerarşisinin tepe noktasında, seküler kültürün değerleri yer alıyor.

Bütün dünyada eksikliği duyulan ve peşinden koşulan seküler kültürden daha çok kutsal kültürdür. Bilgi ve bilgeliğin, kutsal kültürden arındırılmasının, bütün insanlığa ödeteceği bedel çok büyük olacaktır. Seküler kültürün alanı sınırlı, kutsal kültürün alanı ise sınırsızdır. Sınırlı bir alanın değerleriyle, sınırsız bir alanın değerleri yargılanamaz. Ayrıca kutsal kültürün kaynakları, seküler kültürün kaynaklarından bağımsızdır.

Seküler kültür, kutsal kültürü değil, kutsal kültür seküler kültürü, hayatın ölümü yapısında taşıdığı gibi taşır. Kutsal kültürün yasaları, seküler kültürün yasalarını her zaman geçersiz kılabilir. Ancak kutsal kültür karşısında, seküler kültürün hiçbir yaptırım gücü yoktur.

Hukuk, politika, ekonomi ve sanat arasında güçlü bir iletişim ve etkileşim olması için, hepsinin kutsal kültürün kaynaklarından beslenmesi gerekir.

Bilgelik unutulursa, bilgi yapıcı olmaktan daha çok yıkıcı bir yapı kazanır.

Bilgeliğin kaynağı seküler değil, kutsal kültürdür.

Kutsal kültürün güneşi hiçbir zaman batmaz.

Kutsal kültür, seküler kültürle sıvanmaz.

il y a 16 ans
Kutsal kültürün ışığı sönmez
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu