|
Üretici kesimi zorlamaya gelmez

Ülkelerin, şehirlerin, kuruluşların ve insanların saygınlığı, üretim gücüne kazandırdıkları yeni boyutlardan kaynaklanır. Dünyanın her yerinde, tüketmekten daha çok üretmenin rüyasını görenler, üretim güçsüzlüğünü gidermenin öncüsü olmuşlardır. Ülkelerde, şehirlerde ve kuruluşlarda oluşturulan, dürüstlüğün, güvenliğin ve özgürlüğün el ele verdiği ortamlar, bir mıknatıs gibi, sıradışı, üretici kesimleri kendilerine çekerler.

Prof. Dr. Richard Florida''nın, “The Rise of Creative Class” isimli kitabında vurguladığı gibi, söz konusu doğurgan, yaratıcı kesim, bütün dünyada ekonomik, siyasal ve kültürel gelişmelere yön veriyor. Üniversiteleri, işletmeleri ve düşünce kuruluşlarıyla, Amerika, bütün dünyanın üretken kesimini kendine çekiyor. Türkiye ise, hoşgörüsüz ve sınırlı özgürlük ortamıyla kendi üretgen kesimini yurt dışına gitmeye zorluyor.

Bir ülkede, bir şehirde ve bir kuruluşta üretken kesimleri diğerlerinden ayıran önemli özellikleri vardır. Bu özelliklerin başında, ekonomik, siyasal ve kültürel eğilimleri gözlemleyerek, ufuk ötesini görebilmeleri gelir. Onlar düşünülmeyeni düşünen, görülmeyeni gören ve duyulmayanı duyan vizyonlarıyla, büyük dönüşümlere öncülük yaparlar. Einstein gibi: “Hayal gücünün bilgi gücünden daha önemli” olduğunu, onlar çok iyi bilirler.

Türkiye, Kalifornia''daki “Silikon Vadisi” gibi, bütün Türk ve İslam dünyasının sıradışı düşünmesini bilen kesimlerini, Antalya, İzmir, Trabzon, Konya, Erzurum, Adana ve İstanbul''da kurulmuş ve kurulacak olan düşünce, araştırma ve eğitim kuruluşlarına çekecek stratejiler geliştirmelidir. Bütün ülkelerin ürün, hizmet ve bilgi üretme gücünün kaynağında, doğal kaynak bolluğundan daha çok üretmesini bilen, sıradışı insan bolluğu vardır.

Kalite gibi, üretken kesime de, hiçbir ülkede vize sorulmaz. Onlar, bölgelerinden, ülkelerinden, soylarından ve renklerinden dolayı küçümsenmezler, istedikleri ülkeye giderler. Bütün ülkelerin kapıları onlara sonuna kadar açıktır. Onların arasında düşünürler, sanatçılar, girişimciler, akademisyenler, mühendisler, doktorlar ve gazeteciler ilk sıralarda yer alırlar.

Ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla, hayatın yaşanır kılınmasında üretken kesim, en önemli görevi yüklenir ve en büyük sorumluluğu alır. Almanya''dan ayrılmak zorunda kalan akademisyenler, Türkiye''nin eğitim sistemine büyük katkıda bulunmuşlardır.

Amerika da, Almanya başta olmak üzere, bütün ülkelerin üretken kesimlerine kapılarını açarak, tarihin en büyük üretim gücüne ulaşmıştır.

Yeni yüzyılda, her ülke kendi üretici kesimini büyütmeye çalışırken, kapılarını başka ülkelerin üretici kesimlerine de açmak zorundadır.

Üretici kesimi çekmek için, artık ülkeler değil, şehirler yarışıyor.

Çekim merkezi olan şehirler, üretim merkezi de olurlar.

Üretmesini bilenler, dönüştürmesini bilirler.

15 yıl önce
Üretici kesimi zorlamaya gelmez
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu