|
Sizi gidi gardrop çağdaşları sizi!

Fazilet Partisi''nin iktidarla pazarlığa oturmasının yanlışı ortaya çıktı. Zira basının da gayretiyle, sorumluluk bu partinin üzerinde kaldı. Birbirinden ayrı üç konuyu tek bir paket içine koyan ve bu suretle FP milletvekillerinin oyunu almaya çalışan Ecevit değil mi? Demirel''in süresinin uzaması için, Meclis''in iradesini fesata uğratmayı göze alıyorlar.

Fazilet Partisi''nin iktidarla pazarlığa oturmasının yanlışı ortaya çıktı. Zira basının da gayretiyle, sorumluluk bu partinin üzerinde kaldı.

Zaman zaman, Vural Savaş ağzıyla konuşup, neden parti kapatılması gerektiğini savunanlar çıkıyor. Partilerin kapatılmamasını talep eden Fazilet ise hedef tahtasında.

Ecevit ve pazarlık

Birbirinden ayrı üç konuyu tek bir paket içine koyan ve bu suretle FP milletvekillerinin oyunu almaya çalışan Ecevit değil mi?

Üstelik milletvekillerinin maaşlarının en yüksek devlet memuruna göre ayarlanmasını öngören Anayasa''nın 86''ncı maddesini de pakete dahil ederek, işi iyice çirkinleştiren de o.

Demirel''in süresinin uzaması için, Meclis''in iradesini fesata uğratmayı göze alıyorlar.

Her değişiklik ayrı ayrı oylanmalı. Aynen DYP''nin dediği gibi.

Ecevit, paket sayesinde, referandum mecburiyetini aşabileceği umudunu taşıyor.

Referandum / 330 ve 367

Paketin kerameti son oylamada meydana çıkacak. Her değişiklik tek tek ele alınsa bile, müzakerelerin en sonunda müşterek bir oylama var. Böylece, 5+5 ilk ve ikinci oylamada 367''nin altında bir destek alsa bile, 330''u aştığı takdirde, referanduma gidilmeden, kabul edilmiş sayılıyor.

1995 Anayasa değişikliğinde uygulama böyleydi. Paketten sadece 330''un altında oy alan maddeler düşüyor, diğerleri ise, müşterek oylamada destek 367''nin üzerinde ise, referandumsuz kabul edilmiş sayılıyor.

Ecevit, milletvekillerinin, maaşların yüzü suyu hürmetine, pakete oy vereceği hesabını yapıyor.

Dikkat ederseniz esas çirkinliğin üzerinde durulmuyor da, demokrasinin gereği olan bir gelişme, -69''uncu madde değişikliği- yeni bir tehdit unsuru gibi takdim ediliyor.

Bir yandan, 86''ncı madde değişikliği yüzünden, milletvekilleri şahsi çıkarlarının peşinde koşan insanlar olarak takdim ediliyor. Parlamento bu vesile ile bir kere daha yıpratılıyor. Öte yandan, rejimin tehlikeye gireceği safsatasıyla askere davetiye çıkartılıyor.

Bütün bunların müsebbibi Ecevit. Aylar öncesinden Cumhurbaşkanlığı tartışması çıkarmak ve Anayasa''nın engellediği bir adayın seçimini de istikrarın tek teminatı gibi göstermek suretiyle, gündemi tıkadı.

Savaş''ın telefonları

Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, çeşitli köşe yazarlarına telefon etmek suretiyle, rejime yönelik tehdidi vurguluyor.

Emin Pazarcı, savcının söylediklerini aynen yazdı. Diğerleri Savaş''ın sözlerinden esinlenen makaleler kaleme aldılar.

Dedikleri şu: "Ağustos ayında Siyasi Partiler Kanunu''nun 101''inci ve 103''üncü maddelerinin değiştirilmesi ile parti kapatılması zorlaştırılmıştı. Şimdi de Anayasa''nın 69''uncu maddesindeki odak tarifi, kişilerin mahkûmiyeti şartına bağlanıyor ve Anayasa Mahkemesi''nin elinden takdir hakkı alınıyor."

Hukuki durum

101''inci ve 103''üncü maddeler, 1995''teki Anayasa değişikliğine uyum sağlamak amacıyla değişti.

1995''teki düzenlemelerden sonra, Anayasa''nın 69''uncu maddesi, 3 halde, partilerin kapatılabileceğini öngörüyor:

1- Tüzük ve programın kanunlara aykırı olması

2- Kanuna aykırı eylemlerin odağı haline gelmesi

3- Yabancı devletlerden para yardımı alınması

(Bir başka makalemde yazdığım gibi, devam olma sebebiyle partinin kapatılabileceği, açıkça Siyasi Partiler Yasası''nda da, Anayasa''da da belirtilmemekte.)

Vural Savaş, 101''inci maddede yapılan değişiklikle, rejimin tehdit altına girdiğini söylüyor. Oysa söz konusu düzenleme, Anayasa''nın 69''uncu maddesi ile uyum sağlamak üzere gerçekleştirilmiştir.

101''inci maddeden, bir genel başkanın veyahut genel başkan yardımcısının veya genel sekreterin kanuna aykırı konuşmalarının parti kapatma sebebi sayılacağına dair hükümler çıkarılmıştır. Ve doğru olan yapılmıştır.

101''inci madde, kapatma işlemini, Anayasa''nın 69''uncu maddesinde sıralanan sebeblerle sınırlandırmıştır.

Çağdaş dünyada, düşünce zaten suç sayılmıyor. Bizim "çağdaşlar"(!) ise, bir genel başkanın bir kaç cümlesinden dolayı koca bir partinin kapatılmasını savunabiliyorlar.

Sizi gidi gardrop çağdaşları sizi!

Üstelik, genel başkan veyahut yardımcısı, gerçekten böyle bir söz sarfetti mi, hangi amaçla bu şekilde konuştu, bu bile araştırılmadan -şahsi bir yargılamaya gidilmeden- gazete kupürlerini delil göstererek, partilerin kapatılmasını talep edeceksiniz. Bu imkân ortadan kaldırılınca, askerin gölgesine sığınarak rejim bezirgânlığı yapacaksınız. Ne alâ!

Hadep seçimlere girmesin diye Anayasa Mahkemesi''ne derin devletten az baskı gelmedi. Ama, Yüce Yargı''nın hâkimleri direndiler. Ve doğru karar verdiler; demokrasinden yana tercihlerini kullandılar. Çağdaş davrandılar.

103''üncü madde

Siyasi Partiler Kanunu''nun 103''üncü maddesine gelince.

Bu madde odağı tarif ediyor.

Eski metin, odak dolayısıyla bir partinin kolay kapatılmamasını teminat altına alıyordu. Çünkü 101''inci maddenin (d) bendinin göz önünde tutulmasını şart koşuyordu.

101/(d) bendine göre, iki yıllık süre içinde, Cumhuriyet Başsavcılığı, kanuna aykırı fiillerin işlendiği gerekçesiyle, söz konusu organın işten el çektirilmesini veya kişinin partiden ihraç edilmesini talep ediyordu. Parti, 30 gün içinde bu talebi karşılamadığı takdirde, savcı Anayasa Mahkemesi''ne partinin kapatılması için dava açıyordu. Gene 30 gün içinde parti organı işten el çektirilir veya parti üyesi ihraç edilirse, dava düşüyordu.

Anayasa Mahkemesi, Refah davasını görüşürken -bence hukuka aykırı bir biçimde- önce 103''üncü maddeyi iptal etti, sonra da RP''yi kapattı. (Bir başka ifadeyle, oyunun kuralları maçın yarısında değişti.)

Ağustos 1999''da, Siyasi Partiler Yasası''nın bazı maddeleri, Anayasa''ya uyum sağlayacak biçimde düzenlenirken, hem genel başkan, genel başkan yardımcısı ve genel sekreterin sözlerinden dolayı parti kapatma imkânı kalktı, hem de 101/d fıkrasındaki uyarı mekanizmasından vazgeçildi.

Anayasa''nın, parti kapatmaya ilişkin 69''uncu maddesinin kuralları, aynen 101''inci maddeye yansıtıldı.

Bu bakımdan Vural Savaş''ın şikayete ve rejimi zorlayan konuşmalar yapmaya ne hakkı, ne de yetkisi var.

Gazete kupürleri delil

Zaten Anayasa''nın 69''uncu maddesinin 7''nci fıkrasına ilişkin teklif iktidara ait. Anayasa Mahkemesi, bir partinin, kanuna aykırı fiillerin odağı olup olmadığına karar verirken, suçlanan kişilerin hakkında mahkûmiyet kararı bulunup bulunmadığına baksın deniliyor.

Aksi takdirde gazete kupürleri delil yerine geçiyor. Sarfedilip edilmediği ve hangi maksatla söylendiği belli olmayan cümleler yüzünden, milyonlarca oy almış koca parti kapatılabiliyor.

Etkili çevreler, tozlu raflardan üç beş kaset indiriyor, "silâhsız kuvvetler"(!) bir karalama kampanyası açıyor, sert rüzgârlar eserken partilerin kapısına kilit vuruluyor.

Mahkeme kararına dayanmak, çağdaş gelişmelere çok daha uygun.

Buna itiraz edenleri tanıyoruz. Dünyada nesli tükenmiş kelaynak kuşlarına benziyorlar. Takıntıları İmam Hatip Okulları ve başörtüsü.

Sizi gidi gardrop çağdaşları sizi!

24 yıl önce
Sizi gidi gardrop çağdaşları sizi!
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu