|
Türkiye"nin Di Pietro"ları

DGM Savcısı Talat Şalk''ın, Beyaz Enerji İddianamesi, "Türkiye''de de Di Pietro''lar var" dememize vesile oldu. Sadece Talat Şalk değil. Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, İstanbul DGM Başsavcı Yardımcısı Ercan Cengiz, yıkılmaz sanılan surlara hücum edip, netice de alabiliyorlar.

Mavi Akım şoku

Bir zamanlar, İtalya''daki temiz eller operasyonunu gıpta ile seyrederdik. Nihayet Türkiye''de de, siyasetçilerin direnmelerine rağmen, onları da aşan bir dalga, soygun-vurgun düzenini durdurmaya kararlı görünüyor.

Mesut Yılmaz daha TEAŞ ve TEDAŞ''ın şokundan kurtulamamışken, şimdi de Mavi Akım Operasyonu ile karşı karşıya kaldı.

Olayları bir hatırlayalım. Hüsamettin Özkan hakkında soruşturma önergesi görüşülürken, Cumhur Ersümer onu savunmak için kürsüye çıkmış ve bu arada, bana da Mavi Akım''la ilgili lâf atmıştı. Suç duyurusunda bulunacağımı daha önce açıkladığım için, "Biraz sabredin... Beyaz Enerji dosyası tamamlansın" demişti.

Galiba, içerden aldığı bazı bilgiler, onu rahatlatmıştı; Talat Şalk''ın iddianamesinde isminin geçmeyeceği, dolayısıyla makamını koruyabileceği düşüncesindeydi.

Beyaz Enerji ile kendisi arasında bir ilişki kurulamadığı takdirde, rahatlıkla Mavi Akım''a ilişkin iddiaların da içinin boş olduğunu söyleyebilecekti. Bu yüzden, müstehzi bir edayla bana, "Biraz sabredin" çağrısında bulunuyordu.

Ersümer''e cevap verdim ve "Biz sabretsek bile, millet sabretmiyor" dedim.

Suç duyurusu

Ve hemen ertesi hafta, hazırladığım suç duyurusu dosyasını Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel''e takdim ettim.

Dosyayı, Meclis''te düzenlediğim bir basın toplantısı ile gazete ve televizyonların Parlamento muhabirlerine de dağıttım. Çok az yayın organı, suç duyuruma yer verdi. Dağıttığım belgelerin ise hiçbirini yayınlamadılar.

Türkiye''de temiz eller operasyonu, hem siyasi kadrolara, hem de basına rağmen gerçekleşiyor. Basın, ancak, savcılar harekete geçtikten sonra, ve çok sınırlı bir biçimde, olayların üzerine gidiyor.

Bir büyük medya grubunun, Dinç Bilgin''i nasıl koruduğunu biliyoruz. Aynı himayeci tavrı, uzun süre Cumhur Ersümer için de sergilediler.

Enerji sektöründeki yolsuzluk iddiaları yeni değil. İki yıldan beri çeşitli platformlarda dile getiriliyor. Zaten bu çabalar neticesinde, konu, yargıya intikal edebildi. Basın, iddiaların üzerini hep örttü. Çünkü onlar da, o tarihte elektrik dağıtım imtiyazlarının peşindeydi. Oysa Dünya Bankası, dağıtım tekelleri yaratılmasın diye Enerji Bakanlığı''nı sürekli uyarıyordu.

Şu anda iş çığrından çıktı; ayrıca menfaat ilişkileri de kalmadı; Ersümer gitti; hükûmet sallantıda. Rüzgâra karşı durmamak için, enerji alanındaki operasyonlara -belli ölçüde- gazetelerinde yer veriyorlar.

Mavi Akım''ın anlamı

Mavi Akım, Türkiye''nin daha ucuz olan Türkmen gazından vazgeçmesi, bundan da önemlisi, ülkemizin, Kafkasya ve Orta Asya ile Batı arasında bir enerji koridoru olma iddiasını terketmesi anlamına geliyor.

Türkiye, doğalgazı, bir enerji kaynağı olarak kullanmaya karar verirken, bu tercihi ile, Kafkasya ve Orta Asya''da meydana çıkan Türk Cumhuriyetleri''nin bağımsızlığını teminat altına almayı, onların kaynaklarının dünya pazarına, Türkiye üzerinden çıkmasını sağlamayı hedefliyordu. Ülkemiz, Azerbaycan''ın, Türkmenistan''ın, Kazakistan''ın petrol ve doğalgaz imkânlarını, Avrupa''ya taşıyan bir enerji köprüsü olacaktı.

Bu sahada Rusya ile rekabet ediyorduk.

Rusya, Bakû-Ceyhan Boru Hattı''na karşılık, Bakû-Supsa-Novorosisk Hattı''nı savundu. Türkmenistan doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa''ya taşınmasına karşı da Mavi Akım Projesi''ni geliştirdi.

Amerika''nın ve Batı''nın desteğini de almış olmamıza rağmen, Rusya''nın dediğini yaptık.

Türkiye''nin enerji koridoru olma iddiasını terketmek bir yana, sadece Türkmenistan''ı değil, Türkiye''yi de Rusya''ya bağımlı kıldık.

Bağımlılık

DPT''nin tahminlerine göre, 2010 yılında ancak 30 milyar metreküp doğalgaz tüketebiliriz. Enerji Bakanlığı''nın 1995 yılında yaptığı tahminler de, 2010 yılında, ülkemizde, 31 milyar metreküp doğalgaz tüketilebileceğini gösteriyordu. Bu tahmin, Cumhur Ersümer bakan olunca revize edildi. Enerji Bakanlığı, Türkiye''nin 2010 yılında ihtiyaç duyacağı doğalgaz miktarını, 55 milyar metreküpe yükseltti.

DPT Müsteşarı Orhan Güvener, görevinden ayrılmadan hemen önce, Enerji Bakanlığı''nın tüketim tahminlerinin şişirilmiş olduğunu açıkladı. 30 Haziran 1999''da, bakanlığa gönderdiği bir yazıda, Güvener, bağlantısı yapılan doğalgazın tümünün tüketilemeyeceğini ama, bedelinin, (take or pay) "al veya öde" şeklindeki anlaşmalar gereği, tüketilmiş gibi ödenmesi mecburiyetini hatırlatıyordu. Güvener, bu gazı tüketmek için doğalgaz santralleri inşa edildiği takdirde ise, elektrik fazlası ile karşı karşıya kalacağımızı belirtiyordu.

Sadece DPT Müsteşarı Güvener değil, Dünya Enerji Ajansı da, 2010 yılında Türkiye''nin enerji ihtiyacını 35 milyar metreküp civarında tesbit etmişti.

Rusya''dan, halen alınmakta olan 14 milyar metreküpe ilâve olarak, Mavi Akım ile 16 milyar metreküp doğalgaz daha gelecek. Böylece, Dünya Enerji Ajansı''nın veya DPT''nin tahminlerini doğru kabul edersek, 2010 yılındaki ihtiyacın tümünü Rusya''dan karşılamış olacağız.

Enerji Bakanlığı''nın, 2010 yılı için verdiği 55 milyar metreküplük tahmin dahi doğru olsa, gene de, Rusya''ya % 55-60 mertebesinde bir bağımlılık söz konusu ki, bu oran da kabul edilemez bir seviyeyi yansıtıyor.

Türkiye aleyhine hükümler

Mavi Akım''ın Türkiye''nin stratejik tercihlerine büyük bir darbe vurduğu ortada. Bu suretle, doğalgazda ülkemiz, Rusya''ya bağımlı kılınmış; bir enerji koridoru olma iddiasından da kısmen vazgeçmiştir. Üstelik Mavi Akım, yüksek maliyetli, gerçekleşmesi güç bir projedir.

Ankara-Samsun Hattı''nı tamamladık. Karadeniz geçişi söz verildiği gibi 15 Nisan 2001''de bitmedi. Ne olacak?

Rusya''dan tazminat alacak mıyız? Hayır.

Çünkü (Take or pay) "al veya öde" anlaşması tek taraflı olarak imzalanmış. Türkiye zamanında Samsun-Ankara hattını tamamlayamazsa ve Rusya''dan doğalgaz gelirse, parayı ödemek zorunda. Ama aksine biz tamamladığımız halde, gaz gelmediği takdirde -ki şimdi böyle bir durum mevcut- Rusya tazminat ödemiyor.

Anlaşmayı neden gizli tuttukları ortada. İçinde, hep Türkiye''nin aleyhine hükümler mevcut.

Ayrıca, Rus firması Stroytransgaz''a, Türkiye''ye Rus kaynaklı olarak gelen doğalgazın tümünü dağıtma hakkı verilmiş. Botaş''ın Türkiye''deki dağıtım tekelinden, kanunlara aykırı olarak Stroytransgaz lehine vazgeçiliyor.

Sebeb? Belli değil.

Türkiye ayrıca, Rus kaynaklı doğalgazı, üçüncü ülkelere pazarlayamayacağını da kabul etmiş.

Neden? O da belli değil.

Pahalı bedel

Acaba sebeb bazı rakamlarda gizli olmasın?

Doğu Beyazıt - Erzurum; Erzurum - Sivas; Sivas - Kayseri boru hattı toplam 876 kilometre uzunluğunda; 48 inch boru çapı. Toplam bedel 445 milyon dolar(1). Bu hattın bir kilometresinin bedeli, ortalama 508 bin dolar.

Gelelim Samsun-Ankara hattına. 444 kilometrelik hat, Doğu''daki boru hattının ortalama fiyatına göre yapılsaydı, (444 x 508: 225) 225 milyon dolara malolacaktı. Oysa 339 milyon dolar bedelle Öztaş-Hazinedaroğlu''na verildi. Bu rakamın içinde 40 milyon dolar değerinde bir kompresör istasyonu ve 12.5 milyon dolar değerinde bir ölçüm istasyonu bulunduğunu kabul etsek bile, gene de Ankara-Samsun hattının 339 milyon dolara değil, 277 milyon dolara malolması gerekirdi. Kaldı ki, kompresör istasyonlarının bedeli 40 milyon dolar değil, 25 milyon dolar civarında. (Samsun-Ankara hattının 501 km''ye uzatıldığı belirtiliyor. Bu durumda dahi, inşaat, Doğu Anadolu''daki boru hattı esas alınırsa, 300 milyon dolara tamamlanmalıydı.)

Acaba, Türkiye''nin stratejik önceliklerini bir kenara atmamızın gerekçesini, fazladan ödenen milyonlarca dolarda bulabilir miyiz?

NOT 1: Turgut Yılmaz, Fatih Altaylı''ya, Moskova''da çekilen fotoğrafın kaynağı Nazlı Ilıcak demiş. Bir insan fotoğrafın kaynağı nasıl olabilir acaba? Belki ben, elimde fotoğraf makinesi, görünmez adam kılığında, Gazprom temsilcilerinin arasına saklanmıştım. Veyahut Mesut Yılmaz ile Turgut Yılmaz''ı, fotoğraf hilesi yaparak, masanın çevresine, Gazprom temsilcilerinin tam karşısına oturttum. Yılmaz, bizi suçlamadan önce Mavi Akım müzakerelerinin içinde ne aradığını izah ediversin.

2: Son anda soruşturmanın Nuh Mete Yüksel''de alındığını öğrendim. Doğrusu alışılmadık ve kuşku uyandıran bir işlem.

Dip not (1): Doğu Beyazıt-Erzurum, 291 km, 172 milyon dolar; Erzurum-Sivas 325 km, 154 milyon dolar; Sivas-Kayseri 260 km, 119 milyon dolar.

23 yıl önce
Türkiye"nin Di Pietro"ları
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî