|
Yılmaz gene aklanıyor

Bugün gündemde, soruşturma komisyonu raporları var. Yılmaz, iki önemli konuda hesap verecek ve tabii gene, hakkında dava açılmasına gerek olmadığı kararı Meclis''ten çıkacak.

Oysa, dosyasını yakından takip ettiğimiz hem Kurtköy''de, hem de cep telefonu ihalesinde, devleti zarara uğrattığı ortada.

DLHİ, 1995''te devreye girdi

Önce Kurtköy''deki durumu özetleyelim.

Savunma Sanayi Müsteşarlığı İcra Komitesi (Başbakan, Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı''nından oluşan üçlü yapı) 19 Mart 1988''de, İleri Teknoloji Endüstri Parkı (İTEP) projesini gerçekleştirme vazifesini, Savunma Sanayi Müsteşarlığı''na (SSM) verdi. Bu amaçla 13.6 hektarlık bir alan kamulaştırıldı; master plan 1993''te tamamlandı. Kaynak olmadığı için, SSM çalışmalarına başlayamadı. Bu arada, fon gelirlerini yükseltecek kanun ve kararnameler çıktı. Uygulamadaki gecikme yüzünden, İTEP kapsamındaki Kurtköy Havaalanı alt yapı inşaatı, 1995 yılında Demiryolları, Limanlar, Havameydanları İnşaat Genel Müdürlüğü''ne (DLHİ) verildi.

Ulaştırma Bakanlığı''nın görev ve yetkilerini belirleyen 3348 sayılı kanuna göre, havaalanı inşaatları yapım görevi DLHİ''ye aittir. Aynı kanun, her türlü kamu kuruluşu, belediye, özel idare ve gerçek kişilerce yapılacak havaalanlarının proje ve şartnamelerini inceleyip tasdik etme görevini de, DLHİ''ye veriyor. Bu da, işin asıl sahibinin Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki DLHİ olduğunu gösteriyor.

Unutmayalım ki, arazi Savunma Sanayi Müsteşarlığı''na ait olmakla birlikte, Kurtköy sivil bir havaalanı. Ve Türkiye''de sivil havaalanlarının DLHİ''nin kontrolünde yapılması ve projelerin DLHİ tarafından onaylanması olağan bir durum.

DLHİ, SSM işbirliği

7 Ekim 1996''da Savunma Sanayi İcra Komitesi (Başbakan vekili Çiller, Milli Savunma Bakanı Turan Tayan ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı) SSM ile DLHİ''nin bir protokol imzalayarak, karşılıklı dayanışma içinde Kurtköy Havaalanı alt yapı inşaatını gerçekleştirmeleri kararını verdi.

DLHİ, Müsteşarlığa, İhale Komisyonu''na katılacak isimleri bildirdi. (3 Ocak 1997) Uygulama projelerini, keşif icmalini, teknik şartnameleri müsteşarlığa gönderdi. (5 Şubat 1997)

Önkeşif bedeli -1997 fiyatları ile- DLHİ tarafından 7.5 trilyon lira olarak tesbit edildi.

Ocak - Nisan 1997 döneminde, Savunma Sanayi Müsteşarlığı bünyesinde oluşan İhale Komisyonu faaliyetlerini sürdürdü. İlahe ilânı bile hazırlandı. Haziran ayında, bu ilân yayınlanmak suretiyle ihaleye katılacak firmalardan teklif alınabilirdi.

Yeni bir karar

O tarihte Refahyol Hükûmeti yıkıldı, yerine Anasol-D kuruldu.

Bu defa, başkanlığını Başbakan Mesut Yılmaz''ın yaptığı, Savunma Sanayi Müsteşarlığı İcra Komitesi, gene toplandı. (10 Kasım 1997) (İcra Komitesi''nde Yılmaz''ın yanı sıra Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı bulunuyordu) İcra Komitesi, -GECİKME SEBEBİYLE- işin DLHİ''den alınıp NATO Enfrastrüktür Daire Başkanlığı''na (NATO Enf) verilmesini kararlaştırdı.

Görevi ihmal veya suistimal

İşte burada görevi ihmal veya suistimal durumu ortaya çıkıyor.

l İhale yapılmasını geciktiren veya savsaklayan DLHİ değil ki! Neden, havameydanları yapımından esas sorumlu olan DLHİ devre dışı bırakılıyor?

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Başdenetçisi Mehmet Gülburun da raporunda, gecikmenin DLHİ''den değil Savunma Sanayi Müsteşarlığı''ndan kaynaklandığını belirtiyor.

l DLHİ''nin önkeşif bedeli 7.5 trilyon lira. NATO Enf, birim fiyatlar itibariyle, DLHİ''nin bir kaç katı daha yüksek bedel ödüyor.

Sözgelimi, DLHİ''de, her cins zeminde toprak kazısı yapılması ve depoya atılması (metreküp) 172 bin TL, NATO Enf''te 1 milyon 100 bin TL; emniyet tel örgü (metre) DLHİ''de 3 milyon TL, NATO Enf''te 14 milyon TL; çapı 8-12 betonarme DLHİ''de 54 milyon TL, NATO Enf''te 210 milyon TL vs...

Aradaki uçurum, bütün kalemlerde böylece sürüp gidiyor.

Nitekim 1997 fiyatlarıyla, DLHİ''nin 7.5 trilyonluk önkeşif bedeline mukabil, NATO Enf (gene 1997 fiyatlarıyla) 18 trilyon 891 milyar TL muhammen bedelle ihaleye çıkıyor ve sadece 10 firmayı davet ederek (10 Nato müteahhitinden) teklif alıyor. Toplam 18 trilyon liraya, Kurtköy Havaalanı inşaatı alt yapı tesisleri ihalesinin birinci kısmı Metiş''in, ikinci kısmı ise MÖN AŞ - Orhan Evin İnşaat''ın üzerinde kalıyor.

NATO Enf, DLHİ''nin aksine, yıllık fiyat artışı vermek yerine, her ay fiyat eskalasyonu hakkı tanıyor. Bu da, devlete ek bir külfet getiriyor.

Sonunda -ilâve işlerle birlikte- 18 trilyon liraya ihale edilen havameydanı alt yapı inşaatının maliyeti, 1999 Aralık sonu itibariyle 42 trilyon liraya çıkıyor.

Demek, 18 trilyon lira başlangıç fiyatı; 11 trilyon lira fiyat farkı (fiyat eskalasyonu her ay uygulanmıştır); 12 trilyon lira, yaptırılan ilâve işlerin ve bu ilâve işlerin fiyat farkıyla birlikte maliyeti; ayrıca metraj artışıyla beraber, harcamalar 42 trilyon liraya ulaşılıyor.

DLHİ''nin önkeşif bedeli 7.5 trilyon lira. NATO Enf''in 18 trilyon 891 milyar lira. Birim fiyatları DLHİ''nin bir kaç misli. Aylık fiyat eskalasyonu, inşaatı daha da pahalı hale getiriyor. Ayrıca, sadece NATO müteahhitlerinin katıldığı sınırlı bir rekabet söz konusu.

İnşaatın niçin DLHİ''den alınıp NATO Enf''e verildiği sorusuna verilen tek cevap: "gecikme olduğu için"

Oysa gecikme DLHİ''den kaynaklanmıyor. Böylece daha pahalı bir tercih için öne sürülen tek gerekçe de çökmüş oluyor.

GSM ihalesi

Yılmaz''ın hesap vereceği ikinci konu GSM ihalesi.

Cep telefonları lisansının ucuza gittiği konusunda da tereddüt yok.

İşte çarpıcı birkaç tesbit.

Her firma için 200 bin aboneye kadar koruma vardı. Toplam 400 bin aboneden sonra başka firmaları da bu haktan yararlandırmak üzere ihaleye çıkılmalıydı.

500 milyon dolar, 200 bin abone için tasarlanan bedeldi. Milyonlarca aboneye ulaşılmış olmasına rağmen lisans devir sözleşmesi gene 500 milyon dolar üzerinden imzalandı.

15 yıllık hak 25 yıla çıkarıldı. Gene 500 milyon dolarlık lisans bedeli arttırılmadı.

Lisans devrinden sonra tarifelerde Telekom''un tamamen aleyhine bir durum ortaya çıktı: Sabit telefondan cep ile konuşulduğunda sadece % 25 Telekom''a pay düşüyor. %75 Turkcell ve Telsim''e gidiyor. Oysa cepten sabite telefon ettiğinizde, % 90''ı "cep"çiler alıyor, Telekom''a yalnız % 10 kalıyor. (Lisans devrinden önce PTT, paranın % 67''sini alıyordu)

Telekom azami tarife uygulamaya mecbur. Telsim ve Turkcell ise, GSM abonelerine ucuz tarife tatbik edebiliyor.

(Sabit telefondan cep telefonu arandığında, 1 dakika için 150 bin TL alınıyor. Oysa cepten telefon edildiğinde, abonelere, 1 dakika için 100 bin TL''den 65 bin TL''ye kadar değişen tarifeler uygulanabiliyor.) Böylece Telekom aleyhine haksız bir rekabet doğuyor.

Ama hiç şüpheniz olmasın hikmet-i hükûmet veya istikrar adına devletin trilyonlarca lira zarara sokulduğu bu işte de Yüce Divan kararı alınmayacak.

ÖNEMLİ NOT: Parti içi tartışmaları sütunuma hiç yansıtmam. Ama, olayı çarpıtarak gazeteleri bilgilendirenler bir cevabı haketti doğrusu... Oylama ile ilgili Cumartesi günü yazdığım genel bir değerlendirme yazısını üzerlerine alınanlar, Türkbank ve Çete davalarında Mesut Yılmaz''ı neden akladıklarını makûl bir şekilde izah edemeyen 2-3 kişiden ibarettir. Mazlumun, mağdurun oyunu aldık, yolsuzlukların takipçisi olacağımızı vaad ettik, milletin verdiği bu desteği, güç odaklarının emrine transfer edemeyiz. Merve Kavakçı''nın isteği üzerine, onunla birlikte Genel Kurul salonuna girmemi, ajan provokatörlük sayanlara ise, herhalde en iyi cevabı partimizin tabanı verecektir. N.I.

24 yıl önce
Yılmaz gene aklanıyor
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet