|
Amerikan askerleri Berlin’den çekilirken Libya’da Türk-ABD ittifakı...

Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO)’nün yazılı olmayan esas amacı çok basitti; ‘Rusları dışarıda, Amerikalıları içeride, Almanları da aşağıda tutmak’... (‘.. to keep the Russians out, the Americans in and the Germans down’.)

NATO’nun ruhu budur ve böyle yaşadı...

Rusya’yı ‘dışarıda tutmak’ bir düşman tarifidir ama Almanya’yı aşağıda tutmak da, “bir Alman sorunu”nun varlığını hep ‘akılda tutmak’ anlamına geliyor...

Berlin sembolizmini anlatmaya gerek yok. Nazilerden dünya savaşına, Doğu-Batı Berlin’den Berlin Duvarı’na kadar, NATO ve Soğuk Savaş dönemi biraz da Almanya tarihi demek...

Başkan Trump’ın Almanya’da yerleşik Amerikan birliklerinin neredeyse üçte birinin Eylül ayına kadar çekilmesi emri, yukarıda belirttiğimiz o ruhun korumasını kaldırmak demek...

***

Almanya-ABD gerilimi iki ülke ile sınırlı değil. Fransa da bu gerilimin bir parçası İngiltere de ayrı bir parçası. Avrupa dediğiniz de zaten bu ülkeler. Hepsinin Çin ve Rusya ile ilişkileri Amerika’nın sinirini haylidir yıpratıyor.

Sorun Amerika-Avrupa hattında. Bu krize, ‘yeni dünya düzeninin girizgâhı’ denmesinin sebebi de o. Yani Batı cephesinde yeni bir şey var; NATO gibi Batı’nın ana payandalarının tuttuğu sütunu tekmelemek elbette üzerinde hayli düşünülmesi gereken bir konu...

Bir evvel anmıştık; G7 zirvesi yapılacaktı. Bu üç ülke orada olacaktı, Trump, ‘bunu hem erteleyelim hem de başka ülkeleri de davet etmek istiyorum, siz şu an dünyadaki gelişmeleri tam temsil etmiyorsunuz’ mealinde konuşup, Rusya-Hindistan-Güney Kore ve Avustralya’yı katmak istediğini söylemişti. Her ‘katma’ sulandırır...

Beyaz Saray’ın amacı şuydu; zirve Eylül’e atılınca, Kasım’daki seçimin kampanyasına denk getirilecek, Trump da, ‘Batı dünyasının lideri benim’i vurgulayacaktı. BM’nin 75. yıldönümü de işin kreması olacaktı...

Almanya ve arkasından giden ülkeler bu oldu-bittiyi reddedince, Trump’ın asker çekme kararı ile Şansölye Merkel’den intikam aldığı söyleniyor şimdi. Merkel’in şimdi, “gelecek sene yokum” demesi de elbette kriz kronolojisinin parçası.

Kuşkusuz konu, küresel polemiğin magazini denebilecek yumuşaklıkta değil. Örneğin, ‘bu çekilen askerler ne olacak’ sorusu bile ayrı tartışmalara yelken açar; evlerine dönerlerse ayrı konu, Polonya’ya yerleşirlerse apayrı konular ortaya çıkar...

NATO caydırıcılığının ana unsuru ABD askerlerindeki azalma Moskova’ya bir hediye gibi görünüyor. Hele Almanya ile ilişkileri düşünüldüğünde. Askerlerin Polonya’ya gönderilmesi ise bir başka cepheye sevkiyat anlamına gelir.

Nihayet, ABD’nin sadece NATO görevlerini değil, Avrupa’yı kontrol eden inzibat misyonunu azaltması; Amerika-Avrupa çekişmesinden Rusya-Çin’in faydalanabileceği çıkarımını besler.

***

Peki, Trump’ın emri Pentagon veya NATO’daki Amerikan generalleri tarafından uygulanır mı?..

Protesto gösterilerine karşı Trump’ın takındığı tutum Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı tarafından eleştiriliyor hatta çelmeleniyor. Kaldı ki bizzat Başkan’ın, ‘çekiliyorum’ deyip ayak sürüdüğü örnekler-Suriye, Irak-bulunuyor.

Ancak emir yerine getirilirse, bu aynı zamanda ABD’deki ayak diremelerin seçimlerde Trump’a kıyak çeken “danışıklı-dövüşler” olduğunun işareti sayılabilir!

Öyle veya böyle Avrupa’dan asker çekme transatlantik ilişkilerin kötüye gittiğinin bir başka teyidi, Avrupa ile ilişkilerin pamuk ipliğine jilet atmak gibi görünmekte...

İYİ İŞÇİLİK: ‘LİBYA CEPHESİ’NDE DEĞİŞEN DENGELER...

Gelelim Libya’ya...

2019’da imzalanan Akdeniz üzerinde Ankara-Trablus anlaşması gibi bugün Libya cephesinde gelinen nokta, Hafter ve arkasındaki Fransa, BAE, S.Arabistan, Mısır, Rusya, Yunanistan’ı iyice köşeye sıkıştırıyor...

Pazartesi akşamı, Türkiye’deki haber kanalları döndür döndür hâlâ “3 milletvekili” olayını tartışmaya çabalarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump ile yaptığı görüşme üzerine, “ABD-Türkiye arasında bazı mutabakatlar var.

Yeni bir süreç başlayabilir. Hafter her an oyundan atılabilir” açıklamaları Ankara’nın klasını gösteriyor.

Esasen; bir, geçtiğimiz hafta ABD ve NATO’nun Libya pozisyonunu güncellemesi, iki, Libya Başbakanı’nın Ankara ziyareti işin sonuna gelindiğini gösteriyor, sahadaki gelişmeler de bunu teyit ediyordu...

Libya’da Türkiye dört dörtlük iş çıkarıyor ve fevkalade bir gelişme olmaması halinde konu paketlenmiş gözüküyor. İşin geleceği bu hali pek evvelden ziyadesiyle tartıştığımızdan, yetişmeye çalışanlara soluk olsun için “geleceğe” bakalım...

Türkiye’nin başarısı ve bunun önümüzdeki dönemde siyasi bir sonuca kancalanması bölgede seri gelişmelerin önünü açacak; Hafter’in arkasındaki şer cephesinin, Arap Baharı’ndan paçasını kurtaran kimi ülkelerin süngülerinin ve kendilerinin düşmesine kadar değişimler üretebilir. Türkiye’nin Libya örneğindeki tutumu Kuzey Afrika’nın tamamı ve hatta alt bölgesine kadar kapılar açabilir, yeni roller yeni ittifaklar kurabilir.

Mısır ve İsrail’in artık daha çok Türkiye’yi düşüneceklerini söyleyebiliriz. Başta Fransa, Afrika’yı kanla yıkayan ülkelerin alan kaybedeceğini, Akdeniz’in kontrolünün daha namuslu ellere geçebileceğini, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, adalar dosyalarına taze sayfalar açılabileceğini, Balkanlara, Ortadoğu’ya Karadeniz’e yansımaları olacağını söyleyebiliriz...

Önce Erdoğan-Putin görüşmesi sonra Kasım ayındaki Amerikan seçimlerinin ardından da, Çin-ABD-Rusya süper güçleri arasındaki finale en büyük alt başlık olarak yazılacağını kestirebiliriz...

#NATO
#G7 zirvesi
#Arap Baharı
#Ortadoğu
#Recep Tayyip Erdoğan
#Vladimir Putin
4 yıl önce
Amerikan askerleri Berlin’den çekilirken Libya’da Türk-ABD ittifakı...
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon