|
Satanistlerle rahatlayan karşı-satanistler

Satanizm sahaya indi. Hakeme kızan seyirciler, "satanist hakem" diye bağırdılar. (28 Eylül gazetelerinden)

Satanist gençlerin işlediği cinayetin ardından bir kere daha herkes kendi konumunu meşrulaştıran ve "rahatlatan" bir bahane bulmuş oldu...

Satanist gençlerle aynı müziği dinleyen gençler bile bu vesileyle metal ve rock müziklerin nasıl daha doğru dinleneceğini ya da bu müzikleri doğru dinliyor olmanın göstergesinin hangi "yaşam tarzıyla" anlaşılabileceğini ispat etmeye çalışıyorlar - rocker''ların kolluk kuvveti gibi konuştuğu bir rock dünyası bu. Satanist gençlerle aynı müziği dinleyen, şöyle ya da böyle aynı mekanı paylaşan gençlerin kendilerini satanistlerden ayırma çabası, polisin aynı müziği dinleyenlerin ve aynı mekanı paylaşanların aynı suçun ortağı olduğuna dair yanlış bir izlenim vermekten sakınmayan hareketlerinden sonra oldu. Bir kere daha doğruluk ve yanlışlık arasına devletin çektiği çizgi ile "hizalandı" herkes.

Durum böyle olunca da, ne cinayet zanlısı o gençlere insanlık-dışı hareketleri yaptıran sebepler, ne de öldürülen kızın -normal hayatında- içtiği sigaranın izmaritini sürekli elinde söndürmesi, esas mesele olmaktan çıktı. Barları basılan işletmecilerin barlarının usulsüz şekilde basılmasına ve kapatılmasına itiraz etmeden önce "titizlik" ve "huşu" içinde devlete (aslında "polis"e) bağlılık bildirmek ihtiyacı ("temel ihtiyaç?") hissetmeleri gibi, metal ve rock dinleyerek kendi farklılıklarını beyan ettiklerini iddia eden gençlerden tutun da, her farklı görüneni normalin (aslında, zımnen "Türklüğün") sınırları dışında saymaya hazır olanlara kadar herkes, satanistlerle aralarına devletin çektiği çizgiyi koymanın "güveni" içinde konuşmayı tercih etti. Ya da böyle netameli bir konuda konuşmanın en "elverişli yolunun" satanistlerle kendi arasına devlet çizgisi çekmekten geçtiğini düşünen ne ezici çoğunlukta "sivil" oluşum olduğunu hep birlikte gördük.

Son birkaç yıldır, devletin dini hayatla arasına kesin bir sınır çizmesi karşısında yine "büyük" bir çoğunluk, hem de sivillik adına hazırola geçmişti. Devletin o sınırı çekmesine kadar değişik platformlarda dindar çevrelerle çeşitli sorunları tartışmış olanlardan bile hazırola geçenlerin sayısının çokluğu, aslında bu ülkede işin içine emredici bir güç girmeden kimsenin derinlemesine ve adam gibi bir tartışmayı sürdürmeyi beceremediğini göstermişti. Din ve satanizm gibi "esas"ta tamamen ayrı ve birbirine zıt iki konuya dönük verilen tepkilerin verilmesindeki "usül" benzerliği bu bakımdan dikkat çekici. Satanistlerin işlediği cinayetlere küçük dozda insani tepkiler verildikten ve bu gençlerin içine yuvarlandığı cehennemin temsil ettiği trajedi popüler kültür temalarıyla iyice "sulandırıldıktan" hemen sonra, işin "örgütsel" boyutlarına büyük bir iştahla kamera çevrildi. "Emredici güç"ün bütün sloganları kullanılarak mesele yine salt bir "asayiş meselesi" haline sokuldu. Bu öylesine etkili bir silah ki, devletin çektiği "asayiş" çizgisi yüzünden bir sürü haksızlığa maruz kalmış olan ve kalmaya devam eden bazı dini çevreler bile bundan "yararlanma" yoluna gitmekten çekinmedi: satanistlerin durumunu göstererek kendilerine uygulanan baskıların sonucunun buraya varacağını ima ettiler. Böylece bir kere daha kendi meşruiyetlerini, asayiş çizgisinin "devlet tarafında" kalarak kotarmaya çalışan derin bir yanılsamaya düştüler. Toplumda dini değerlerin daha çok işlenmesi gerektiğine dair talepler, örtülü satanist ihbarlarını yedeklerine almayı ihmal etmediler. Tıpkı bir zamanlar solcu ihbar etmeden, tıpkı şimdilerde "mürteci" ihbar etmeden devletten su istemeye çekinenlerle aynı safa düştüklerini hiç farketmeden.

Maalesef "emredici gücü" yedeğine almadan kendi çocuklarına dair insani bir tartışma bile yapamıyor Türkiye. Satanistleri kötülümenin, satanizme karşı olanları kendiliğinden meşru ve "iyi" yapacağına dair bir ucuzluğa düşmekten çekinmeden. Üç-dört tane cadı yakarak kendi inancını "temize" çıkardığını zanneden o ilkelliği yeniden hortlattığını göremeden. Satanist cinayet zanlıları muhakkak cezalandırılacak, cezalandırılmalı, ama bunu kendi korkak dünyalarına verilmiş bir mükafat zannedenleri nasıl adlandırmalı? Asayiş-perestliğin, dünyayı "insansızlaştırmak" olduğunu anlamayan asayiş düşkünlerine ne demeli?


25 yıl önce
Satanistlerle rahatlayan karşı-satanistler
Sosyal çürüme yazıları 6: Gösterişli sefalet cumhuriyeti
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı