|
All Arts Istanbul"dan izlenimler

Muhafazakarların All Arts Istanbul"a gerekli teveccühü göstermeyişleriyle kastedilenin aslında fuarda sergilenen ürünlerin paraya tahvil edilmesine yönelik bir beklentiyle ilgili olduğunu hemen anlayıvermek mümkün.

Muhafazakarlar derken de söylenmek istenen aslında dindar burjuvadır ki, onlar geleneksel sanatların serbest pazarından ürün kaldırmayı iyi bilenler olarak aynı gayret ve kabiliyetlerini –söylendiğine göre- All Arts Istanbul"a yönlendirmemişler.

Bu tutumu sistem dışı pazarın, sistem içi pazara dahil edilmeye karşı bir tepkisi olarak yorumlamak mümkün olduğu gibi, özellikle "devletlu" ilgisinin adeta önceden belirlenmiş koleksiyonerler ve belli sanatçılarla sınırlı tutulmuş olmasıyla izah etmek mümkün görünüyor.

Öte yandan nazariyesi olanla (modern), nazariyesi olmayan (nazariyata tenezzül etmeyen; gönül işi, meşk işi: geleneksel) sanatları yan yana getirmenin, diğer bir söyleyişle aynı şekilde bakılamayacak, okunamayacak sanatları bir çatı altında buluşturmanın izleyici ve müşteri nezdinde yaratabileceği muhtemel gerilimin gözetilmemesi de yine söz konusu tutum açısından belirleyici olabilir.

Elbette fuar alanında eş-zamanlı olarak gerçekleştirilen bir dizi konferans ve panel bu gerilimi gidermeye yönelik bir çabayı ifade etmesi bakımından anlamlıdır. Ancak yabancısı olunan modern ve tanımlamaya ihtiyaç duymadığı için derin bilgisi dile dökülmeyen geleneksel sanatın dört gün içinde birilerine anlatılması çok zordur. Dolayısıyla bu zorluğun da mezkur olumsuz tutumu beslediği düşünülebilir.

Bu cümleden ihmaller ve sair ihtimaller çoğaltılabilir ama bizi asıl ilgilendiren All Arts Istanbul"un herşeye rağmen ifa ettiği misyon denemesidir ki, bunun altını kimi izlenimlerim eşliğinde tekrar çizme ihtiyacındayım:

1-"Hilal Kazan ve Uluslararası Kadın Hattatlar" grubunun standındaki her bir eser saatlerce izlemeye değecek eserlerdi. Hilal Kazan, Fatma Zehra Ülker, Betül Utku, Ebru Ersoy, Sare Çizmecioğlu, Ahlam Hazini, Nermin Çokoy, Nuria Garcia Masip, Ayşen Uzun, Deniz Öktem Bektaş ve Hanife Apaydın"ın eserlerinde Üstad Hasan Çelebi"nin üslubundan, edasından asil bir iz, göksel bir renk gördüğümü söylersem bu sanatçıların maharetine hürmetsizlik etmiş olmam inşallah.

2-Ebruşen Alparslan Babaoğlu"nun ebrularına kısmen vakıftım; bu fuar vesilesiyle onun "Ebru ile Hüsn-i Hat" örnekleriyle buluşmuş olmaktan seyir hazzıyla yoğrulmuş bir memnuniyet duyduğumu söylemeliyim. Babaoğlu"nun, merhum Necmeddin Okyay"ın sanat dünyasına armağanı olan akase tekniğiyle yaptığı o ebruları görmeyi kaçırmışsanız biliniz ki siz çok şanssız bir dünya yolcususunuz.

3-Zehra Çekin, Üstad Hüseyin Kutlu"nun öğrencisiymiş. Eserlerine bakarken "Onca celalli bir üstadın talebesi olup da böyle sade eserler vermiş olmak maharetin ta kendisi olsa gerek" diye düşünmeden edemedim.

4-Hasan Çelebi"nin, M.Zeki Kuşoğlu"nun, Salih Balabakanlar"ın eserlerini ışıltısından gözlerin kamaştığı eserler olarak nitelersem kesinlikle abartmış olmam. Fatih Özkafa"nın, M.Cemil Efe"nin övgüleri celbeden çalışmalarını da işaretlemeden geçmeyeyim.

5-Müzehhip-Hattat Muhammet Mağ"ın ilk kez bu fuarda sergilediği bir Hilye-i Şerif gördüm ki, hakkında ne söylesem az gelir. Orada Mağ"ın kozmolojik algıyı klasik tarzda yeniden üretmesine rağmen, eserinin üst kısmını kuşaksız bırarakarak onu doğrudan göğe açmak suretiyle gerçekleştirdiği bir yenilik var ki, ayrıca yazmayı gerektirir.

6-Ve ille de Ömer Uluç. Bu fuar olmasaydı onun tablolarına olan özlemimi nasıl giderebilirdim?

Herşeye rağmen Yeni bir All Arts Istanbul"da buluşmak dileğiyle.

11 yıl önce
All Arts Istanbul"dan izlenimler
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet