|
"All Arts" mümkün mü?

İstanbul Kongre Merkezi"nde gerçekleştirilen ve "…(G)eleneksel sanatları, geleneğin çağdaş yorumlarını, klasik resmi, modern yapıtları çağdaş bir anlayışla buluşturan, koleksiyonerleri, sanatçıları doğrudan bir araya getiren (…) bütün bu çalışmalarla basının karşılaşmasına zemin yaratan yeni bir fuar..." kelimeleriyle takdim edilen "All Arts Istanbul Uluslararası Sanat Fuarı", 18- 21 Nisan 2013 tarihleri arasında yapıldı.

Fuarı ancak son gününde (Ressam Engin Beyaz"la birlikte) gezme imkanı bulabildim.

"Geleneksel-çağdaş ve modern" kelimeleriyle nitelenen sanatların Cumhuriyet tarihi boyunca buluşmalarının bilinçli olarak engellendiği gözönüne alındığında, All Arts Istanbul"u da buna yönelik bilinçli bir itirazın ilk örneği olarak selamlamak mümküdür.

Dolayısıyla her şeyden önce bu fuarın yapılmasını sağlayan All Arts Istanbul 2013 Yönetimi"ni oluşturan şu üç isme teşekkürlerimizi iletelim: Ali Güreli, Rabia Güreli ve Hasan Bülent Kahraman.

All Arts Istanbul"un misyonunu yukarıda kendilerinin kelimeleriyle belirttim. Ancak söz konusu misyonun "Fisebilillah" olduğu da sanılmamalı.

All Arts Istanbul"un "çağdaş ve modern" (ne demekse?) sanatlarda -gerek üretici ve izleyici gerekse satın alıcı düzeyinde- hızlı bir düşüşün yaşandığı, bu sanatlara mahsus ilgi ve dolaşımın kendi çalıp, kendi dinleyen mutlu bir azınlık içine hapsolduğu bir zamana denk getirildiğini özellikle vurgulamalıyım.

Bu daralma (hatta tıkanma) nedeniyle söz konusu sanatların da artık "tüm sanatlar" cümlesine eklenerek "halka açılması" gerekiyordu ki, All Arts Istanbul 2013 Yönetimi bunu bu zamanda "doğru" gördü ve "doğru gerçekleştirdi."

Demem o ki, son doksan yıldır bir besleme kızdan çok daha fazla itilip kakıldığı için kendisini göstermede son derece ürkek davranan, özü gereği mahcubiyetini aşamadığı için birinci sınıf tenezzüh mekanlarında teşhir edilme konusunda cılız bir talepte bile bulunamayan "geleneksel sanatlar"ın bu psikolojiye rağmen sanat ortamında arz-ı endam etmede "çağdaş ve modern sanat"ların himmetine, reisliğine ihtiyacı halen yoktur. Bilakis yukarıda belirttiğim gibi "çağdaş ve modern sanat"ın geleneksel sanatların himmetine, ağabeyliğine ihtiyacı tahakkuk etmiştir.

Bu manada ilk paragraftaki "buluşma" kelimesi de açıklanmaya muhtaçtır. Tam da vurguladığım ihtiyaç "Fisebilillah" olmaktan uzak, doğrudan pazar ilişkilerine bağlı olarak ortaya çıkmış bir ihtiyaçtır çünkü.

Daha açık olarak ifade etmeye çalışayım: "All Arts" sayesinde, geneksel sanatlara İslami bir öz ve misyon taşıdıkları için teşhir alanları açılmakla kalınmıyor, asıl bu sanatların kendi içlerinde oluşturdukları serbest (özgür) pazar, bidayetinden beri sanat pazarını yönetenlerin (sistemin icazetli koleksiyonerlerinin) nüfuz ve kontrolüne açılmış olunuyor.

Buradan bakıldığında All Arts Istanbul"un geleneksel sanatlar için faydalı olup olmadığının takdirini de siz okurlarıma bırakıyorum ve yine de genel fayda esasınca, sanat alanında karşıtlığı değil uyumu, çatışmayı değil yardımlaşmayı sürekli olarak gözeten biri olarak bu fuarı son zamanlarda gerçekleştirilmiş en olumlu işlerden biri olarak niteliyorum.

Ama şimdi sıkı durun, çünkü üzerinde durulması gereken açık bir problem daha var:

Bu buluşmanın etkileri ve sonuçları özellikle fuara katılan sanatçılar tarafından "çok zayıf" olarak nitelendiriliyor. Deniliyor ki, "Aslında All Arst Istanbul"a muhafazakarların teveccüh etmesi beklenirken, bu beklenti yerini tam bulmadı."

Bunu da konuşabilmemiz için bir yazıyı daha ayırmam gerekiyor demek ki All Arts Istanbul"a.

11 yıl önce
"All Arts" mümkün mü?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî