|
Mustafa Kutlu Sempozyumu

“Mustafa Kutlu''nun sanatı” dendikte, aklıma neden Mimar Sinan''ın geliverdiğini İbn Arabi okumalarım sayesinde daha iyi biliyorum ve bu bağlamda söyleyebileceğim sözlerin arkasında da daha artık iyi durabileceğimi sanıyorum.

Mustafa Kutlu''yu öykücülüğümüzün Mimar Sinanı olarak ilan etmek gibi bir artistliğe kalkışacağımı zannederseniz yanılırsınız. Bakın, meramımı önce mimari üzerinden anlatıp, sonra kanaatimi belirteyim.

Süleymaniye ve Selimiye''nin Florensa Katedrali, San Pietro Kilisesi, Vasili Blajenni Katedrali vb. kubbeleriyle ünlü büyük yapılardan farkı nedir?

Bana göre iki temel fark söz konusudur. Birincisi, Süleymaniye ve Selimiye isimlerini zikrettiğim yapılar gibi “Domus Dei” anlamında birer tapınak değil; asıl imarethanesiyle, şifahanesiyle, medresesiyle, çarşısıyla… toplumsal faydayı içkin yapılar topluluğunun tamamlayıcı unsurudur.

İkincisi, Süleymaniye ve Selimiye Din üzre şekillenen dış hayatın (alemin), ibadet esnasında kesintiye uğratılmaması, ibadetle-hayat arasında bir yarılmanın ya da bir geçişin (laik tutumun) oluşmaması için dış''ın iç''e aktarıldığı mekanlardır.

“Mustafa Kutlu''nun sanatı” dendikte, Süleymaniye''nin ve Selimiye''nin emsallerine olan bu iki farkı, onda edebiyattan hasıl olacak fayda ile dil üzerinden dış''ın iç''e (metne) aktarılmasına tekabül eder.

Bu, en doğru söyleyişle “eş-zamanlılık ve süreklilik” olgusu içinde idrak edebileceğimiz, bir tekrarla ulaşılabilen tekrarlanamazlığın sanat düzeyinde tezahüründen başka birşey değildir.

Bu kanaatimin tam anlaşılabilmesi için Mimar Sinan''dan Şeyh Galib''e, ondan Dede Efendi''ye, ondan da Kutlu''ya (ve elbette Asaf Halet Çelebi''ye, Sezai Karakoç''a, Peyami Gürel''e, Ayşe Şasa''ya, Hüseyin Su''ya, Nazan Bekiroğlu''na vb.) intikal eden “sanat idraki”nin “içinde” durularak düşünülmesi gerekir.

Değilse Batı''nın üçüncü sınıf eleştirmenlerinin söylemini izleyen, Modernizm''in kapıkullarına mahsus bir sözlüğü kullanmayı maharet sayan hatta biraz da post''a bulaşmış idrakin içinden bu ne anlaşılabilir ne de anlatılabilir.

Diyelim ki, Kutlu''nun tabiatı iyi anlatan bir öykücü olduğu, öykülerinin merkezine onu yerleştirdiği, hatta ona bir kahraman muamelesi çektiği söylenmiş olsun. Bunu söylemek Kutlu''yu bir tür düalizme mahkum etmek olacaktır. Çünkü bu yargı, insana göre bir tabiatla, tabiata göre bir insan konumlamasının (modern mantığın) bir karşılığıdır. Oysa ki Kutlu, yukarıda da belirttiğim gibi bir karşıtlığın ya da ittihat gayretinin içinde değil, tevhid düşüncesinin içindedir.

Bu bağlamda, Diyarbakır''da yapılan Sezai Karakoç Sempozyumu''nu nasıl merak ettiysem, yarın ve sonraki gün “Aynanın Sırrı Mustafa Kutlu” adı altında İstanbul''da gerçekleştirilecek sempozyumda konuşulacakları da aynı şekilde merak ediyorum.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi ve Küçükçekmece Belediyesi''nin ortaklaşa düzenledikleri bu sempozyumun Açılış Bildirisi Kutlu''nun dostu, yoldaşı, dert ortağı İsmail Kara tarafından okunacak.

Açılış programının Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi''nde yapılacağı sempozyum Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Yenikapı Mevlevihanesi Yerleşkesi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Davutpaşa Yerleşkesi''nde yapılacak sekiz oturumu içeriyor.

Hasan Akay, M. Fatih Andı, Beşir Ayvazoğlu, Fazıl Gökçek, Ramazan Korkmaz, Ömer Lekesiz, Mehmet Tekin ve Abdullah Uçman''ın moderatörlüğünde yapılacak bu oturumlarda Hasan Akay, Turgay Anar, M. Fatih Andı, Bahtiyar Aslan, Beşir Ayvazoğlu, Yunus Balcı, Sezayi Coşkun, Sabahattin Çağın, Yakup Çelik, Ali Şükrü Çoruk, Yılmaz Daşçıoğlu, Cafer Gariper, Fazıl Gökçek, Ahmet Isparta, M. Fatih Kanter, Alaattin Karaca, Turan Karataş, Mehmet Narlı, Ömer Lekesiz, Şaban Sağlık, Mehmet Samsakçı, Büşra Sürgit, Cemal Şakar, Zeynep Kevser Şerefoğlu, Mehmet Tekin, İbrahim Tüzer, Abdullah Uçman, Ali Ural, Sadık Yalsızuçanlar ve Ali Yıldız Mustafa Kutlu''nun sanat, edebiyat ve öykü anlayışını çeşitli yönleriyle anlatacaklar.

Sempozyumun kapanış programında Mustafa Kutlu''nun “Bir Şey Yap” adlı öyküsü Gökdemir İhsan tarafından seslendirilecek. Küçükçekmece Belediyesi Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi''ndeki kapanış programında ise Mustafa Kutlu Sergisi''nin yanı sıra Hikmet Barutçugil ve Reza Hemmetiad tarafından Ebru ve Resim gösterisi olacak. Sempozyum müzik dinletisi ve bir değerlendirme oturumuyla tamamlanacak.

Sempozyumu izleme imkanı bulamayan okurlarımı bilgilendirmek için de izleyeceğim.

Sempozyumun, Mustafa Kutlu güzellemesine değil, onun sanatının anlaşılmasına önemli bir katkı sağlayacağını umuyorum.

12 yıl önce
Mustafa Kutlu Sempozyumu
Bayırbucak’ın çocuklarıyla…
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi